Merhaba,
Maalesef gidemedik bugün deniz kenarına. İşler vardı.
Gerçi bir tanesini erteledim, çünkü arıları öldürmek istemiyorum.
Şöyle anlatayım; asma da bir, klimanın içinde bir peteğimiz vardı geldiğimizde, aa ne güzel doğal bal yiyeceğiz dedik önce ve fakat sonra telefon bağlamaya gelen bey, bize sormadan, alışık olduğundan olsa gerek; ben böyle çalışamam dedi ve bastı raid i zavallıların üstüne. Öldüler tabi ( Ada ya bayıldılar dedik) petekleri de dağıttı, ben geldiğimde çok geçti. Bide üstüne ilaç sıktığı daldan üzümüde kopardı ve yemeye başladı. Hey Allahım dedik. O arada bunların gerçek, yani bal verecek peteklerden olmadığını, arıların eşek arısı olduklarını ve sadece larvaları beslediklerini, bizi veya çocuğu sokarsa iğnelerinin düşmeyeceğini ve defalarca sokmaya devam edebileceklerini öğrendik.
Çokbilmiş ( oda ayrı bir hikaye) telefoncu bey, giderken, aman dikkat edin geri gelir onlar dedi.
Biz tabi çok üzüldük, yerdeki arılar bizi daha da üzdü fakat hakikaten bir hafta sonra geri döndüler.
E şimdi ne yapacağız. Raid alacakmıyız yoksa bu işin başka bir yolu var mı?? Bi de tam mutfak girişindeler ve hakikaten bize gelip geçtikçe kızıyorlar. Acil cevap bekliyoruz bir bilenden yoksa maalesef sonları mecburen ...
Aaa bir sürpriz, duşakabin geldi ama montaj için bayram sonrasına gün veriyorlar. Şaka herhalde dedim ama çok ciddi olduğunu belirtti beyefendi. Bu durumda asıl işi taksi şöförü olan yerel bey den montaj yardımı alacağız. Gülmekten gözlerimden yaş geldi. Bu arada hasbelkader cam neyin kırılırsa o da bizim bütçemize artı delik yaratacak. Oysa Tekzen yapsaydı montajı, hem iki yıl garanti hem de cam kırılırsa Tekzen değiştirecekti, ücretsiz. Neyse bu arada Tekzen in buralarda Koçtaş olduğunu ve Fethiye de şubesi olduğunu öğrendik.
Yazının esas konusu ise sabah yaşadığımız komik, güzel ve vahşi olay.
Bahçemizde iki kedi var biri Boncuk, kısırlaştırılmış olan ve diğeri Zeytin, normal sex hayatı olan.
Bu sabah tam da yanımızda ki Sığla ağacında öten iki agustos böceği, kendilerini gözlede görüyorduk, bizim sohbetimize konu oluyordu aynı zamanda da Zeytin den bahsediyorduk. Zeytin ikinci kedi olması sebebi ile arta kalan mamaları yedi ve Cem dediki ohh ne ala yeyin bakalım emekli sahibelerinizin parasını .. o arada birbirimizi zor duyuyoruz bu sevimli böceklerin sesi yüzünden.
kaynak için tık.
bilgi için bir tık daha.
Ve birden,Zeytini sanki tatlı uykusu bu sefil böceklerin sesinden bölünmüş gibi yerinden kalktı ve Agustos böceklerinin bulunduğu Sığla nın altına geldi, o iki böcek ve diğer ağaçlarda ki tüm Agustos böcekleri sustu iyimi. Cem hemen aslanım Zeytin beaaa, bu evin esas kedisi Zeytin dir benim nazarımda bundan sonra dedi. Biz gülüp konuşuyoruz ama diğer herkes yerli yerinde ve ortalık sessiz
derken Zeytin zıpladı ve biz yakalar diyorduk ama hantal ve sevimli böcekler uçtu. Bu kovalamaca epeyi bir sürdü ve biz doğa, vahşi yaşam v.s sohbetine daldık.
Şu anda yazarken de, bilgisayar ekranımda en az beş minik sinek mi böcek mi ne desem ondan var.
Evin böcek toplayıcısı da benim. Öldürmeden kavanoza alıp, Ada ile inceleyip, sonra da onları bahçeye bırakıyoruz. Köygöçerten lere dokunmuyoruz, hem böcek yerler hem de çok sevimliler diye.
kaynak için bir tık.
Bugün bide bahçe çimlerini biçme maceramız var ki, off her yanım ağrıyor. Cem diyor ki, ulan ne işim var burada, ne güzel yaşayıp gidiyordum şeherde diye :-)
Malum ara kabloyu, fotoları paylaşabilmek için, yarın bulmayı umuyorum.
Kurban bayramında doluyuz bu arada. Cicoş, annem, teyzem neyin Yaprak toplayıp gelecek. Gelin yine tabi ama pansiyon yada bahçeye çadır servislerimiz devam ediyor olacak haberiniz olsun.
Tabi son anda planlar değişmesse.
Kalın sağlıcakla
Başımızın üstüne diyen anne
31 Temmuz 2013 Çarşamba
30 Temmuz 2013 Salı
İztuzu ve biz
Merhaba,
Ada kız ile İztuzuna gittik bugün. Araba ile 15dk.
Arabaya bikinisi ile oturmak pek eğlenceli geldi ona.
Hava sıcak, saat 16,30 civarı sahildeydik. Su hamam, dışarısı sıcak, sahil dolu ohhhhh...
Havlumuzu serdik ve hoop denize. Ada kız özlemiş suyu, saatlerce oynadı. Yüzme çalışmaları yaptı, bence Ada artık hazır yüzmeye.
Oynarken, anne bak Yunus taklidi yapıyorum dedi ve hemen ardından ekledi. Annecim, Yunuslar la yüzmek insanı bütün dertlerinden arındırıyormuş, hımmm Ada''cım biliyorsun, onları havuzlara koyuyorlar ve aslında hayvanlar hapis, hayır annecim bunlar özgür Yunus larla, dalıyorsun . Oldu o zaman, benim bir derdim yok senin var mı diye sordum, ohooo birsürü dedi !! Neymiş diyince anne burada yeni bir okula gideceğim, dersler hakkında dertlerim var, arkadaşlarımı özlüyorum başka yok, azmış sahi dertlerim dedi.
Dönerken burada ki minik arkadaşını gördük, onlarla da biraz vakit geçirdik ve öğretmen Hatice hnm ın yüzerken caretta caretta gördüğünü öğrendik. Hemde boy seviyesinde. Arkamda birisi bana yakın yüzüyor sandım, bir döndüm, kaplumbağa dedi. Darısı başımıza ne diyelim.
Bu sene gördüğüm en çok yuva ya sahip sahil. Sayabildiğim kadarı ile 25-30 yumurtlama noktası var. Hem de sahilin yalnızca benim bulunduğum kenarındalardı.
O ara Ada, anne gidip bakalım mı belki tanklarda Caretta vardır dedi, olur dedim ve yollandık, yolda iki kafam kadar çekirge gördük, kardeştir onlar dedim ve geçtik. Dönüşte birini araba ezmişti,diğeri başındaydı, aaaa yazık bak kardeşini bekliyor dedim ama Ada yapıştırdı cevabı; ama anne yiyor onu, demekki kardeş değiller. :-)
Bir kaplumbağa vardı rehabilitasyonda. Orada ki bey yarın sabah 10,00-18,00 arası gidersek, hernasılsa bebek kaplumbağaları görebileceğimizi söyledi. Ada ve ben birlikte, birbirimizden habersiz zıpladık, beyefendi pek eğlendi bizimle. Bakalım demirciler ve duşakabincilerden göz açabilirsek gideriz.
Çağla aradı sağolsun, peynir yapım atölyesine daha ekonomik ve kısa olarak katılabileceğim galiba. Saklıkente yakınmış, e ne olacak 45 dk falan sürer, gelir giderim ben hergün diyince, eh siz yeni geldiniz tabi Istanbul dan, buraya göre epeyi bir mesafe bu dedi ama hakikaten bana göre bişi diil, neyse alışacağız ve bizde aaa hayatta gidemem ben o kadar yola, çok uzak diyeceğiz herhalde.
Bu arada bu çifyşikte tam da benim istediğim gibi şirden den yapılıyormuş keçi sütü ile mayalanan peynirler. Sabırsızlanıyorum. Bi de buarada baharda yapılan peyniri de öğreneceğim. Horozlar köyü idi galiba adı.
Bu arada Burcu tabi, haber et geliriz biz. Ohhh ballıyım yine.
Kalın sağlıcakla, kocam bahçede mis havada beni bekler.
Keyifli anne
İmla yanlışları affola.
Ada kız ile İztuzuna gittik bugün. Araba ile 15dk.
Arabaya bikinisi ile oturmak pek eğlenceli geldi ona.
Hava sıcak, saat 16,30 civarı sahildeydik. Su hamam, dışarısı sıcak, sahil dolu ohhhhh...
Havlumuzu serdik ve hoop denize. Ada kız özlemiş suyu, saatlerce oynadı. Yüzme çalışmaları yaptı, bence Ada artık hazır yüzmeye.
Oynarken, anne bak Yunus taklidi yapıyorum dedi ve hemen ardından ekledi. Annecim, Yunuslar la yüzmek insanı bütün dertlerinden arındırıyormuş, hımmm Ada''cım biliyorsun, onları havuzlara koyuyorlar ve aslında hayvanlar hapis, hayır annecim bunlar özgür Yunus larla, dalıyorsun . Oldu o zaman, benim bir derdim yok senin var mı diye sordum, ohooo birsürü dedi !! Neymiş diyince anne burada yeni bir okula gideceğim, dersler hakkında dertlerim var, arkadaşlarımı özlüyorum başka yok, azmış sahi dertlerim dedi.
Dönerken burada ki minik arkadaşını gördük, onlarla da biraz vakit geçirdik ve öğretmen Hatice hnm ın yüzerken caretta caretta gördüğünü öğrendik. Hemde boy seviyesinde. Arkamda birisi bana yakın yüzüyor sandım, bir döndüm, kaplumbağa dedi. Darısı başımıza ne diyelim.
Bu sene gördüğüm en çok yuva ya sahip sahil. Sayabildiğim kadarı ile 25-30 yumurtlama noktası var. Hem de sahilin yalnızca benim bulunduğum kenarındalardı.
O ara Ada, anne gidip bakalım mı belki tanklarda Caretta vardır dedi, olur dedim ve yollandık, yolda iki kafam kadar çekirge gördük, kardeştir onlar dedim ve geçtik. Dönüşte birini araba ezmişti,diğeri başındaydı, aaaa yazık bak kardeşini bekliyor dedim ama Ada yapıştırdı cevabı; ama anne yiyor onu, demekki kardeş değiller. :-)
Bir kaplumbağa vardı rehabilitasyonda. Orada ki bey yarın sabah 10,00-18,00 arası gidersek, hernasılsa bebek kaplumbağaları görebileceğimizi söyledi. Ada ve ben birlikte, birbirimizden habersiz zıpladık, beyefendi pek eğlendi bizimle. Bakalım demirciler ve duşakabincilerden göz açabilirsek gideriz.
Çağla aradı sağolsun, peynir yapım atölyesine daha ekonomik ve kısa olarak katılabileceğim galiba. Saklıkente yakınmış, e ne olacak 45 dk falan sürer, gelir giderim ben hergün diyince, eh siz yeni geldiniz tabi Istanbul dan, buraya göre epeyi bir mesafe bu dedi ama hakikaten bana göre bişi diil, neyse alışacağız ve bizde aaa hayatta gidemem ben o kadar yola, çok uzak diyeceğiz herhalde.
Bu arada bu çifyşikte tam da benim istediğim gibi şirden den yapılıyormuş keçi sütü ile mayalanan peynirler. Sabırsızlanıyorum. Bi de buarada baharda yapılan peyniri de öğreneceğim. Horozlar köyü idi galiba adı.
Bu arada Burcu tabi, haber et geliriz biz. Ohhh ballıyım yine.
Kalın sağlıcakla, kocam bahçede mis havada beni bekler.
Keyifli anne
İmla yanlışları affola.
Dalyan ve yeni ev, yeni hayat
Iyi geceler,
Taşındık. Off ne zormuş taşınmak. Minimalize olmaya karar verdim, bundan sonra ıvır zıvır ı eve sokmayacağım ( dermişim)
Cem diyor ki % 70 yerleştik. Bence %85 i bulduk. Kaldı konuk odası ve ıvır zıvırlar.
Güzel oldu.
Ilk gece kabus oldu çünkü; dedikki ulan biz ne yaptık. Hiçbir düzen yok, titreye titreye uyumaya çalış. Yer yabancı, yatak yabancı, dışarıdan gelen sesler yabancı, hava sıcak. Moralimiz bozuldu. Neyse ki ben ve pozitifliğim işi kurtardı. E, evin ve bahçenin güzelliği de ( bize göre tabi) bize yardımcı oldu tabi.
Bu arada hava gündüz sıcak ama bahçenin bir yanı mutlaka serin. Gece de sanırım toprak tüm sıcaklığı alıp bize serinlik olarak geri veriyor. Henüz klimayı çalıştırmadık mesela.
İşler, burada Istanbul da ki gibi kolay yürümüyor. Örnek mi, duşakabin alınacak değil mi, en yakın Koçtaş - Bodrum da, en az bir birbuçuk saat. Olan dükkanlarda çeşit yok, üstelik montaj bedava değil.
Sivrisinek ise ayrı bir cefa. Eskisi kadar çok değiller ama akşam 20-21,30 arası etkinler. Bacaklarımın halini görmelisiniz. Tazeymişiz, öyle diyor bize Dalyan lılar.
Bahçe sulamak da ayrı bir keyif. Ah bi de Melisam sevse bu bahçeyi, şöyle dallansa budaklansa..
Fakat, pazardan eve gelip, mutfağı doldurunca gelen bostan kokusu, bahçe, bitkiler, meyveler, gece gelen kokular, yıldızların çokluğu ve parlaklığı, kayan yıldızlar velhasıl hayat muhteşem. Umarım herşey yolunda gider ve burada mutlu oluruz. Gerçi olmamak için hakikaten birşeylerin ters gitmesi gerekiyor. Üstelik daha sahile gitmedik.
Bugün D-smart bağlattık, gelen bey ne dese beğenirsiniz, aman abi, elektrikli havalarda dikkat, uydudan gelen kabloyu çıkarın, ben iki tv yaktım !! Bunu araştırmak lazım helbet bi yolu vardır değil mi??
Bisikletle heryere gitmek, mis gibi dışarıda otlanan ineklerin sütünü alıp yoğurt yapmak, ayranımız köy kokuyor, nefis. Tereyağ ve yumurta ohhh.. Yumurta herzaman olmuyor, tavuklar civcive yatmış olunca yumurta falan yok. Bekliyoruz. :-)
Bu akşam misafirimiz geldi, kapıya bi çıngırak asın dediler, e bizde bakınıyoduk zaten. Ne şeker değilmi insanın kapısında zil olması. Sanırım keyften çatlayacağım. Nazar değmesin. Maşallah.
Ada kız iyi biz iyiyiz. E serin ve bol yeşillikli parkımızda var. Gidiş gelişlerde tüm Dünya vatandaşlarının hal ve tavırlarını izleyerek yürüyoruz. Kışa, Allah kerim.
Foto yok, ara kablo ortalıkta yok çünkü.:-)
Aaa bu arada Fethiye de ki, evde peynir yapımı atelye sine gitmek istedim ama çok pahalı geldi. Hop dedik ben Dalyan dayım dedim ama fiyat yine yüksek, du bakalım.ne olacak.
Kalın sağlıcakla.
keyiften yarılmış anne
Taşındık. Off ne zormuş taşınmak. Minimalize olmaya karar verdim, bundan sonra ıvır zıvır ı eve sokmayacağım ( dermişim)
Cem diyor ki % 70 yerleştik. Bence %85 i bulduk. Kaldı konuk odası ve ıvır zıvırlar.
Güzel oldu.
Ilk gece kabus oldu çünkü; dedikki ulan biz ne yaptık. Hiçbir düzen yok, titreye titreye uyumaya çalış. Yer yabancı, yatak yabancı, dışarıdan gelen sesler yabancı, hava sıcak. Moralimiz bozuldu. Neyse ki ben ve pozitifliğim işi kurtardı. E, evin ve bahçenin güzelliği de ( bize göre tabi) bize yardımcı oldu tabi.
Bu arada hava gündüz sıcak ama bahçenin bir yanı mutlaka serin. Gece de sanırım toprak tüm sıcaklığı alıp bize serinlik olarak geri veriyor. Henüz klimayı çalıştırmadık mesela.
İşler, burada Istanbul da ki gibi kolay yürümüyor. Örnek mi, duşakabin alınacak değil mi, en yakın Koçtaş - Bodrum da, en az bir birbuçuk saat. Olan dükkanlarda çeşit yok, üstelik montaj bedava değil.
Sivrisinek ise ayrı bir cefa. Eskisi kadar çok değiller ama akşam 20-21,30 arası etkinler. Bacaklarımın halini görmelisiniz. Tazeymişiz, öyle diyor bize Dalyan lılar.
Bahçe sulamak da ayrı bir keyif. Ah bi de Melisam sevse bu bahçeyi, şöyle dallansa budaklansa..
Fakat, pazardan eve gelip, mutfağı doldurunca gelen bostan kokusu, bahçe, bitkiler, meyveler, gece gelen kokular, yıldızların çokluğu ve parlaklığı, kayan yıldızlar velhasıl hayat muhteşem. Umarım herşey yolunda gider ve burada mutlu oluruz. Gerçi olmamak için hakikaten birşeylerin ters gitmesi gerekiyor. Üstelik daha sahile gitmedik.
Bugün D-smart bağlattık, gelen bey ne dese beğenirsiniz, aman abi, elektrikli havalarda dikkat, uydudan gelen kabloyu çıkarın, ben iki tv yaktım !! Bunu araştırmak lazım helbet bi yolu vardır değil mi??
Bisikletle heryere gitmek, mis gibi dışarıda otlanan ineklerin sütünü alıp yoğurt yapmak, ayranımız köy kokuyor, nefis. Tereyağ ve yumurta ohhh.. Yumurta herzaman olmuyor, tavuklar civcive yatmış olunca yumurta falan yok. Bekliyoruz. :-)
Bu akşam misafirimiz geldi, kapıya bi çıngırak asın dediler, e bizde bakınıyoduk zaten. Ne şeker değilmi insanın kapısında zil olması. Sanırım keyften çatlayacağım. Nazar değmesin. Maşallah.
Ada kız iyi biz iyiyiz. E serin ve bol yeşillikli parkımızda var. Gidiş gelişlerde tüm Dünya vatandaşlarının hal ve tavırlarını izleyerek yürüyoruz. Kışa, Allah kerim.
Foto yok, ara kablo ortalıkta yok çünkü.:-)
Aaa bu arada Fethiye de ki, evde peynir yapımı atelye sine gitmek istedim ama çok pahalı geldi. Hop dedik ben Dalyan dayım dedim ama fiyat yine yüksek, du bakalım.ne olacak.
Kalın sağlıcakla.
keyiften yarılmış anne
10 Temmuz 2013 Çarşamba
4 Temmuz 2013 Perşembe
Ayfer Tuzcu Ünsal ve kenger.
Günaydın,
Bazan ne kadar şanslı olduğumu hissediyorum. Sonra diyorum ki, bu yaşadıklarımın, tanıştığım insanların, önüme çıkan fırsatların hepsi şans veya tesadüf olamaz, demekki sen de bir değersin, hemde farklı bir değersin diyorum. Sonra yok canıım diyorum.
Ama, dün yüz-yüze tanıştığım değerli insanlardan sonra; Ayfer Tuzcu Ünsal ve Armen Aroyan. Diyorum ki evet, ben de farklı bir değerim.
Arada bu kısa filmi izleyiniz ltf.
Ne hoş, ne mütevazi, ne değerli insanlar. Iyi, zengin ve donanımlı insanlar.
Ben Dünyada ki insanları, kara, beyaz, Ingiliz, Amerikan diye ayırmıyorum. Iyi ve kötü insanlar olarak ayırıyorum. Umarım hayatımız boyunca ben, özellikle kızım hep iyi insanlarla muhtap olur ve yaşar gider. Amin.
Değişik tatlar deneme merakım, bu kez yine, yeniden bana iyi insanları tanımayı bahşetti.
Kenger mayası yazısı ve nazik, misafirperver Ayfer önce beni ve ailemi evine davet etti, olmadı çok istememize rağmen gidemedik. Ne yaptık, Kadıköy Çiya da, kenger mayası ile yoğurt yapılan ana mekanda buluştuk. Iyi de yaptık. Armen de, Ayfer ile birlikteydi ve tanışmak bize de kısmet oldu. Bi de utanmadan bu değerli bey den çocuk bakım hizmeti aldık. :-) Çok teşekkür ederiz.
Nasıl güzel bir sohbet oldu anlatamam. Ben ağzı açık dinleyen taraftım. Ayfer de hiçbir bilgiyi benden esirgemedi ve sohbet, onlar kalkalım demese daha da sürecekti. Keyifle.
Eşliğinde bu güzel ve çeşitli tadım tabaklarıyla tabi.
Anneannem bir kurban sonrası yapmıştı Bumbar, taa o zamandan bu yana yememiştim.
Lezizdi.
Kabak bayıldı vardı, ki süperdi. Kesin yapmalıyım. Sunum da süperdi.
Kekik ve daha adını hatırlamadığım ama leziz otlar vardı. Bu da başka bir merak konusu.
Fasülye yaprağından yapılan sarma ise benim bildiğimden epeyi farklıydı. Çok leziz her iki tarifte.
Aralarda içtiğim Zahter çayı da nefisti. Oldum olası kekik çayı severim zaten. Gerçi sevmediğim bir ot çayı yok o ayrı. :-)
Nerelisin diye gelen soru üzerine Malatyalı yım dedim. Neresinden, doğal olarak, ilk soruyu takip etti. Eskiden Çırmıktı denen, Yeşilyurt luyum dedim. Çırmıktı,(Cırmıhtı) ermenice ismiymiş. Neden değiştirirler ki orjinal isimlerini bölgelerin. Hikayesi ile birlikte gelse ya bugünlere. İyi yada kötü.
Tabağım.
Kızım da ekmeği ve zeytinyağlı sarma yı pek sevdi. Teşekkürler Armen ve Ayfer.
Ve kenger yoğurdu. Sunum çok hoş. Bende bu küçük ''sini'' (mi desem) lerden bulsam alsam.
Antep gezisi şart oluyor gibi.
Ayfer den, Afrika dan gelen kenger mayasınıda aldım, tekrar teşekkür ederim. En kısa zamanda deneyeceğim. Tam da torbayı çıkardığında, Ada, aaa.. kenger diyince gülüştük. Ayfer dedi ki; herhalde kengeri tanıyan 6 yaş grubunda bir tek sen varsın. Ne güzel çocuk yetiştiriyorsun Çiğdem cim.
Red Bull a gerek yok benim Ayfer im var.
Çıkışta Penguen kitapevinden, Ayfer in bulabildiğim kitabınını edindim. Yüzssüzlük edip bi de imzalattım.
Sağolsun kırmadı beni. Diğer kitabı için, başka büyük kitapçılara da girdim amma bulamadım. Artık net ten satın alacağım o kitabı.
Bu arada Ayfer in kitaplarından yararlanan bir başka blog da buldum. Bir tık ltf.
Yakında tarifleri bu blog dan paylaşacağım efenim.
Armen Aroyan dan bir yazı için de buraya bir tık ltf.
İnsanlar memleketleri bildikleri yerde özgür olmalılar. Sınırlar, isimler hiç ama hiç önemli olmamalı.
Dünya kaynaklarını koruyan bir biçimde, kardeşçe yaşanmalı.
Feylozof anne
Bazan ne kadar şanslı olduğumu hissediyorum. Sonra diyorum ki, bu yaşadıklarımın, tanıştığım insanların, önüme çıkan fırsatların hepsi şans veya tesadüf olamaz, demekki sen de bir değersin, hemde farklı bir değersin diyorum. Sonra yok canıım diyorum.
Ama, dün yüz-yüze tanıştığım değerli insanlardan sonra; Ayfer Tuzcu Ünsal ve Armen Aroyan. Diyorum ki evet, ben de farklı bir değerim.
Arada bu kısa filmi izleyiniz ltf.
Ne hoş, ne mütevazi, ne değerli insanlar. Iyi, zengin ve donanımlı insanlar.
Ben Dünyada ki insanları, kara, beyaz, Ingiliz, Amerikan diye ayırmıyorum. Iyi ve kötü insanlar olarak ayırıyorum. Umarım hayatımız boyunca ben, özellikle kızım hep iyi insanlarla muhtap olur ve yaşar gider. Amin.
Değişik tatlar deneme merakım, bu kez yine, yeniden bana iyi insanları tanımayı bahşetti.
Kenger mayası yazısı ve nazik, misafirperver Ayfer önce beni ve ailemi evine davet etti, olmadı çok istememize rağmen gidemedik. Ne yaptık, Kadıköy Çiya da, kenger mayası ile yoğurt yapılan ana mekanda buluştuk. Iyi de yaptık. Armen de, Ayfer ile birlikteydi ve tanışmak bize de kısmet oldu. Bi de utanmadan bu değerli bey den çocuk bakım hizmeti aldık. :-) Çok teşekkür ederiz.
Nasıl güzel bir sohbet oldu anlatamam. Ben ağzı açık dinleyen taraftım. Ayfer de hiçbir bilgiyi benden esirgemedi ve sohbet, onlar kalkalım demese daha da sürecekti. Keyifle.
Eşliğinde bu güzel ve çeşitli tadım tabaklarıyla tabi.
Anneannem bir kurban sonrası yapmıştı Bumbar, taa o zamandan bu yana yememiştim.
Lezizdi.
Kabak bayıldı vardı, ki süperdi. Kesin yapmalıyım. Sunum da süperdi.
Kekik ve daha adını hatırlamadığım ama leziz otlar vardı. Bu da başka bir merak konusu.
Fasülye yaprağından yapılan sarma ise benim bildiğimden epeyi farklıydı. Çok leziz her iki tarifte.
Aralarda içtiğim Zahter çayı da nefisti. Oldum olası kekik çayı severim zaten. Gerçi sevmediğim bir ot çayı yok o ayrı. :-)
Nerelisin diye gelen soru üzerine Malatyalı yım dedim. Neresinden, doğal olarak, ilk soruyu takip etti. Eskiden Çırmıktı denen, Yeşilyurt luyum dedim. Çırmıktı,(Cırmıhtı) ermenice ismiymiş. Neden değiştirirler ki orjinal isimlerini bölgelerin. Hikayesi ile birlikte gelse ya bugünlere. İyi yada kötü.
Tabağım.
Kızım da ekmeği ve zeytinyağlı sarma yı pek sevdi. Teşekkürler Armen ve Ayfer.
Ve kenger yoğurdu. Sunum çok hoş. Bende bu küçük ''sini'' (mi desem) lerden bulsam alsam.
Antep gezisi şart oluyor gibi.
Ayfer den, Afrika dan gelen kenger mayasınıda aldım, tekrar teşekkür ederim. En kısa zamanda deneyeceğim. Tam da torbayı çıkardığında, Ada, aaa.. kenger diyince gülüştük. Ayfer dedi ki; herhalde kengeri tanıyan 6 yaş grubunda bir tek sen varsın. Ne güzel çocuk yetiştiriyorsun Çiğdem cim.
Red Bull a gerek yok benim Ayfer im var.
Çıkışta Penguen kitapevinden, Ayfer in bulabildiğim kitabınını edindim. Yüzssüzlük edip bi de imzalattım.
Sağolsun kırmadı beni. Diğer kitabı için, başka büyük kitapçılara da girdim amma bulamadım. Artık net ten satın alacağım o kitabı.
Bu arada Ayfer in kitaplarından yararlanan bir başka blog da buldum. Bir tık ltf.
Yakında tarifleri bu blog dan paylaşacağım efenim.
Armen Aroyan dan bir yazı için de buraya bir tık ltf.
İnsanlar memleketleri bildikleri yerde özgür olmalılar. Sınırlar, isimler hiç ama hiç önemli olmamalı.
Dünya kaynaklarını koruyan bir biçimde, kardeşçe yaşanmalı.
Feylozof anne
2 Temmuz 2013 Salı
Sinbo ve Homeend a teşekkür yazısı
Merhaba,
Bizim Avustralya da doğan bir kuzenimiz var, Arman. Bu aralar onlar büyükanne de kalıyorlar.
Geçenlerde Tükçe si iyice açılan Arman bey, Ada kız dan ona bir şarkı öğretmesini istedi.
Ada başladı; biberine gazıınnaaaaaaa... hemen araya giren büyükanne, aman kızım nasıl şarkılar öğretiyorsun, düzgün bişey öğret dedi, ne de olsa Avustralya da olan tedirgin baba, buradaki olayları izlemiş ve konsolosluğa isim yazdırmıştı. Ada bu sefer başladı, heryer direniş, heryer Taksim.... Anlaşılacağı üzere Arman bey orada ki temsilcimiz olacak :-)
Bugün arabanın bir işi için trafiğe ( Karakol) gittik, Ada kız ı sevdiler, Ada şımardı filan, sadece evrak teslim etmek için bile internetten randevu alınıp öyle gidilmesi gerekiyormuş, yalvardık da evraklarımızı aldılar !!! Sağolsunlar.
Ada, Justın Bieber dövmesini gösterdi, herkes şakalaşırken bizim evrakları alan memur demezmi, bu yaşta bu ne yabancı özentisi diye. Ne diyim, taraflı birisinin memur olması kadar tehlikeli bişi varmıdır? diye düşündüm. Kullandığımız herşey yabancı değil mi diye düşündüm. Yabancı dediğin nedir ki, o sınırlarda insan tarafından çizilmiş ve sadece içine doğduğun coğrafya yüzünden, yabancı, Ermeni, Türk, Ingiliz ve dilleri, dinleri farklı olduğundan diye başlayabilirdim ama teşekkür edip ayrıldım. :-(
Gelelim ana konuya, efenim Home end ve Sinbo ürünleriniz alın çağrısı yapacağım. Neden mi? satış sonrası servisleri süper, o yüzden. Homeend in ''kettle'' ini kullanıyorum, kapakta ki mandalı kırıldı, haber ettim, yurtiçi kargo geldi, kapıdan aldı ve kapıya bıraktı. Garanti kapsamında ücretsiz tamir olmuştu su ısıtıcım. Üstelik yolda başına birşey gelirse ürünün zararınıda Homeend karşılıyor. Üstüne üstlük, yerli, bizden bir firma Homeend.
Bir diğer firma da Sinbo. Onun da el sıvı sabun makinasını kullanıyorduk. Çalışmamaya başladı, garanti belgem yoktu. Migros tan almıştım, fiş yoktu v.s. Yurtiçi kargo bitürlü gelemedi, elden ben teslim ettim. İki gün içinde geri geldi. Evde yoktum, o sebeple ben gittim aldım Yurtiçi kargo dan. Yeni makina göndermişler, üstelik yanında pilleri ile. Herhalde tamir edilememiş yada değmemiş.
Sağolsunlar varolsunlar.
Nasıl tavsiye etmem bu markaları değil mi ama.
Pazarlamacı anne
Bizim Avustralya da doğan bir kuzenimiz var, Arman. Bu aralar onlar büyükanne de kalıyorlar.
Geçenlerde Tükçe si iyice açılan Arman bey, Ada kız dan ona bir şarkı öğretmesini istedi.
Ada başladı; biberine gazıınnaaaaaaa... hemen araya giren büyükanne, aman kızım nasıl şarkılar öğretiyorsun, düzgün bişey öğret dedi, ne de olsa Avustralya da olan tedirgin baba, buradaki olayları izlemiş ve konsolosluğa isim yazdırmıştı. Ada bu sefer başladı, heryer direniş, heryer Taksim.... Anlaşılacağı üzere Arman bey orada ki temsilcimiz olacak :-)
Bugün arabanın bir işi için trafiğe ( Karakol) gittik, Ada kız ı sevdiler, Ada şımardı filan, sadece evrak teslim etmek için bile internetten randevu alınıp öyle gidilmesi gerekiyormuş, yalvardık da evraklarımızı aldılar !!! Sağolsunlar.
Ada, Justın Bieber dövmesini gösterdi, herkes şakalaşırken bizim evrakları alan memur demezmi, bu yaşta bu ne yabancı özentisi diye. Ne diyim, taraflı birisinin memur olması kadar tehlikeli bişi varmıdır? diye düşündüm. Kullandığımız herşey yabancı değil mi diye düşündüm. Yabancı dediğin nedir ki, o sınırlarda insan tarafından çizilmiş ve sadece içine doğduğun coğrafya yüzünden, yabancı, Ermeni, Türk, Ingiliz ve dilleri, dinleri farklı olduğundan diye başlayabilirdim ama teşekkür edip ayrıldım. :-(
Gelelim ana konuya, efenim Home end ve Sinbo ürünleriniz alın çağrısı yapacağım. Neden mi? satış sonrası servisleri süper, o yüzden. Homeend in ''kettle'' ini kullanıyorum, kapakta ki mandalı kırıldı, haber ettim, yurtiçi kargo geldi, kapıdan aldı ve kapıya bıraktı. Garanti kapsamında ücretsiz tamir olmuştu su ısıtıcım. Üstelik yolda başına birşey gelirse ürünün zararınıda Homeend karşılıyor. Üstüne üstlük, yerli, bizden bir firma Homeend.
Bir diğer firma da Sinbo. Onun da el sıvı sabun makinasını kullanıyorduk. Çalışmamaya başladı, garanti belgem yoktu. Migros tan almıştım, fiş yoktu v.s. Yurtiçi kargo bitürlü gelemedi, elden ben teslim ettim. İki gün içinde geri geldi. Evde yoktum, o sebeple ben gittim aldım Yurtiçi kargo dan. Yeni makina göndermişler, üstelik yanında pilleri ile. Herhalde tamir edilememiş yada değmemiş.
Sağolsunlar varolsunlar.
Nasıl tavsiye etmem bu markaları değil mi ama.
Pazarlamacı anne
1 Temmuz 2013 Pazartesi
Takas
Merhaba,
Iyi haftalar. Bu yazıyı da paylaşmasam olmazdı. Teşekkürler, doğal anneyim.
Takas ve serbest geri dönüşüm-freecycle linkleri
İnsanların karşılıksız paylaşımı kadar güzel bir şey daha yok, hele bir de bu sevgi olursa!
Takas Siteleri
http://www.olevole.com/
http://esyakutuphanesi.com/
https://projemefon.com/
https://www.biayda.com/
https://www.facebook.com/askidaekmekvar
https://www.facebook.com/hayatimisadelestiriyorum
https://apps.facebook.com/zumbara/?fb_source=search&ref=ts&fref=ts ZUMBARA
FreeCycle Nedir?
Freecycle, elinde kullanmadigi esyalar olanlar ile, o esyalara sahip olmak isteyenleri, tamamen ucretsiz olarak e-mail yolu ile birlestirmeye ve geri donusumu arttirmaya calisan, uluslararasi bir projedir.
http://www.freecycle.org
İllere Göre FreeCycle Grupları
http://groups.yahoo.com/group/freecycleAnkara
http://groups.yahoo.com/group/freecyclebolu
http://groups.yahoo.com/group/freecyclecanakkale
http://groups.yahoo.com/group/freecyclediyarbakir
http://groups.yahoo.com/group/tepebasi-eskisehirturkey
http://groups.yahoo.com/group/freecycleistanbul
http://groups.yahoo.com/group/freecycleizmir
http://groups.yahoo.com/group/kartepeturkey
http://groups.yahoo.com/group/freecyclesinop
Anneler ve bebekleri icin: bebedonusum+subscribe@googlegroups.com
http://bebedonusum.blogspot.com/
Kalın sağlıcakla
Hala kopyacı ve hayran anne