Merhaba,
Kardeşim buraya doğru yolda.
Hey yerde fırtına uyarısı, uçak 25 dk rötarlı. Kemerini hiiç çıkarma dedim.
Burada da anons etmişler; Cumartesi sabah tan itibaren fırtına ve yağmur diye.
Evet, evet anons yapılıyor. Biz duymuyoruz ama mutlaka haber veren oluyor. Ne mi yapıyoruz; hazırlık. Uydu kablosunun ucunu Tv den çıkarıyoruz, dışarıda uçacak yada ıslanacak birşey bırakmıyoruz. Burada fırtına olduğunda, demir sandalye bile uçabiliyor. Bisikletleri içeri alıyoruz. Bazı pancurları kapatıyoruz, elektrik kesilebilir diye, mumlar, generler kolay ulaşılabilir yerlerde oluyor v.s.
Şehirde hava durumunu takip etmezken burada mutlaka hergün kontrol ediyoruz. Doğa dayız tabi, dikkat etmek gerekiyor.
Hayırlısı.
Onu almaya gitmeden bir ''post'' yazayım değil mi?
Bahçemizde ki üzümler, siyah ve muhteşem kokuyorlar. Hatta Ada kız ın camı açık olduğunda, yukarıya çıktığımızda ki kokuyu size anlatabilmem herhalde mümkün olamaz, olamaz.
Geçen sene toplayıp, üst arka, harika güneş alan balkonda kurutmuştum. Kış boyunca keyif içerisinde yedim.
Bu sene sanırım daha fazlalar, kurutmak için balkona koydum ve ancak daha birsürü üzüm var dalında.
Araya acı biber turşu fotoğrafı sıkıştıralım.
Annem bile benden turşu tarifi alıyor artık, turşu içinde bir tarif gelecek. Sağolsun ustam Hikmet anne. Eda ya selam yola devam.
Kalanlar, görünmeyen kısım ve daha aşağıdaki salkımlar var. Maşallah. Bu üzüm çeşidine Karadeniz bölgesinde ''Isabella'' deniyormuş. Burası çok sıcak ama sevmiş bu iklimi demekki. Bu sene sadece bir kere kükürt püskürttük, bilinçli olarak çok az kükürt döktük. Gerçi çook eski zamanlardan beri kullanılan bir yöntemmiş.
Yıkadım, biraz da suda beklettim.
Arada maalesef hazır maya dan ( GDO lu) ekmek yaptım, menüde hamburger vardı o öğlen.
Kış lıklarımmmmmm
Üzümlerin saplarını ayıklayıp, tencereye aldım.
Üzerine bir bardak suyu ekledim.
Ve kısık ateşte yaklaşık yarım saat fokurdattım. İlk etapta su az gibi gelebilir, tariften şaşmayın sonra üzüm de sulanıyor.
Aşağıda kalan üzümler.
Sirke olacak bir kısmı da.
Sirke atölyesi duyurusu yaptım ama meraklısı çıkmadı. Nasip. ben kendim bastım tabi.
Ada ekmeklere 112 üzerinde 112 verdi :-)
Kaynayan üzümleri süzgeçten geçirip suyunu süzdüm, posasını iyice sıkarak suyunu bir kere daha sıktım ve yan bahçeye attım posaları.
Suyu tencereye alıp, mısır unu ve şekerini ekledim. Muhallebi kıvamına gelene kadar tuttum ocakta veeee
Sonuç. Renk ne kadar güzel değil mi.
Tadı da bence müthiş; ekşi -tatlı. Ağzınıza gelen pütürlü üzüm tadı ve kokusu da mükemmel.
Birçok diğer tatlıda ki gibi şeker ön planda değil, meyvenin tadı ve kokusu ön plandaydı.
Ada kız ilk gün hımm dedi ve bıraktı ama bugün götürdü pepeçura yı çok güzelmiş diye.
Acaba ne anlama geliyor?
Bu üzüm çok da yararlı, demir deposu imiş.
Tarif; 1 kg kokulu üzüm
yarım bardak mısır unu
yarım bardak şeker
1 bardak su
Tarif Rize mutfağına aitmiş.
Tarifi Hamarat Abla blog undan aldım. Teşekkür ederim.
Kalın sağlıcakla
uyyy ha uşağım diyen anne
26 Eylül 2014 Cuma
25 Eylül 2014 Perşembe
Çocuklarla krem atölyesi
Merhaba,
Nasıl da unuttum yazmayı, geçenlerde Dalyan da, bu sene Sonja nın işlettiği özel yuva da atölye yapmam istendi.
Sonja isterde ben yapmazmıyım.
Iyiki de yapmışız çok ama çok keyif aldık.
Torpil yapayım, benim kızın ve favori arkadaşının fotoğrafı ile başlayayım.
Ben masayı hazırlarken, Sonja dışarıda çocuklara kısa bir bilgi verdi atölye ile ilgili.
Hepsi pür dikkat dinlediler.
Hepsi daha önceki yürüyüşlerimizden beni tanıyorlardı, üç beşi hariç diyelim.
Kuzu bunlar, kuzu. Bakarmısınız nasıl bakıyorlar.
Ve masanın başına geçtik. Meraklı bakışlar, sorular. İzin verdim, neredeyse herşey hakkında sohbet ettik. Nasıl akıllı hepsi. Maşallah.
Bazıları kullandığımız bazı maddelerin kokusunu sevmedi.
Bazıları yardım istedi. Sude, kuzusu kendisi yaptı. Jessica, hoşlanmazmış böyle şeylerden :-)
Yarı İngilizce yarı Türkçe bazan Almanya, Dutch. Bayılıyorum buranın bu çok uluslu BM hallerine.
O gün aldığım rende büyük sükse yaptı çocuklar arasında.
Bir koyu sohbet oldu ki hakkında. İyiki tesadüf etmişim de almışım bu rendeyi dedim.
Erkekler, annelerine hediye edeceklermiş. Baba larda traştan sonra ve normal zamanlarda kullanabilirler dedim, pek sevindiler.
Merak. İlgi. Beni çok mutlu etti. Ummuyordum bu kadar.
Daha önce İstanbul da yaptığım atölyelerde çocuklar hep anneleri ile katıldılarAmma +4 bence gayet güzel kendisi de tabi ki ufak yardımlarla yapabilir.
herkes rendelemek istedi. Neden olmasın dedim.
Yavaş yavaş ürünler çıkıyor ortaya.
Barbara da çok yardımcı oldu, çook teşekkür ederiz.
Tabi atölyenin sonların da birbirlerini beklemek istemediler, eh, onları ocakta yalnız bırakamayız, ne yaptık; korsan oyunu için Sonja onları dışarı aldı, ben de ikişer ikişer, kontrollü olarak işin ocak kısmını hallettim.
Aman ne sohbetler. Ne hikayeler.
Sude hanım, ben dokunmam dedi, tüm kuralları da biliyordu, ocak, yemek v.s. hakkında :-)
İşin sihirli bölümü, aaaaaa...
ben yaparım. Yap bakalım.
Kankiler.
Yetenekli civcivimiz G.P.
Hahh.. anneye hediye gidecek bunlar
Jessica, ellemezmiş bile. Bazı çocuklar yağlara dokunmayı sevmedi, hemen gidip ellerini yıkadı Piraye ve Jessica. Tabi banyo sohbetlerinin cazibesinin bu seçimlerinde payı çok.
İstemeyenler bile, isimlerini krem kutularına özenle yazıp buzdolabına koydular.
Ve evlerine bu küçük paketlerle gittiler.
Ebeveynlerine yaşadığımız bu atölye tecrübesini o akşam anlata anlata bitirememişler.
Kalın sağlıcakla
Keyften dört köşe anne
Nasıl da unuttum yazmayı, geçenlerde Dalyan da, bu sene Sonja nın işlettiği özel yuva da atölye yapmam istendi.
Sonja isterde ben yapmazmıyım.
Iyiki de yapmışız çok ama çok keyif aldık.
Torpil yapayım, benim kızın ve favori arkadaşının fotoğrafı ile başlayayım.
Ben masayı hazırlarken, Sonja dışarıda çocuklara kısa bir bilgi verdi atölye ile ilgili.
Hepsi pür dikkat dinlediler.
Hepsi daha önceki yürüyüşlerimizden beni tanıyorlardı, üç beşi hariç diyelim.
Kuzu bunlar, kuzu. Bakarmısınız nasıl bakıyorlar.
Ve masanın başına geçtik. Meraklı bakışlar, sorular. İzin verdim, neredeyse herşey hakkında sohbet ettik. Nasıl akıllı hepsi. Maşallah.
Bazıları kullandığımız bazı maddelerin kokusunu sevmedi.
Bazıları yardım istedi. Sude, kuzusu kendisi yaptı. Jessica, hoşlanmazmış böyle şeylerden :-)
Yarı İngilizce yarı Türkçe bazan Almanya, Dutch. Bayılıyorum buranın bu çok uluslu BM hallerine.
O gün aldığım rende büyük sükse yaptı çocuklar arasında.
Bir koyu sohbet oldu ki hakkında. İyiki tesadüf etmişim de almışım bu rendeyi dedim.
Erkekler, annelerine hediye edeceklermiş. Baba larda traştan sonra ve normal zamanlarda kullanabilirler dedim, pek sevindiler.
Merak. İlgi. Beni çok mutlu etti. Ummuyordum bu kadar.
Daha önce İstanbul da yaptığım atölyelerde çocuklar hep anneleri ile katıldılarAmma +4 bence gayet güzel kendisi de tabi ki ufak yardımlarla yapabilir.
herkes rendelemek istedi. Neden olmasın dedim.
Yavaş yavaş ürünler çıkıyor ortaya.
Barbara da çok yardımcı oldu, çook teşekkür ederiz.
Tabi atölyenin sonların da birbirlerini beklemek istemediler, eh, onları ocakta yalnız bırakamayız, ne yaptık; korsan oyunu için Sonja onları dışarı aldı, ben de ikişer ikişer, kontrollü olarak işin ocak kısmını hallettim.
Aman ne sohbetler. Ne hikayeler.
Sude hanım, ben dokunmam dedi, tüm kuralları da biliyordu, ocak, yemek v.s. hakkında :-)
İşin sihirli bölümü, aaaaaa...
ben yaparım. Yap bakalım.
Kankiler.
Yetenekli civcivimiz G.P.
Hahh.. anneye hediye gidecek bunlar
Jessica, ellemezmiş bile. Bazı çocuklar yağlara dokunmayı sevmedi, hemen gidip ellerini yıkadı Piraye ve Jessica. Tabi banyo sohbetlerinin cazibesinin bu seçimlerinde payı çok.
İstemeyenler bile, isimlerini krem kutularına özenle yazıp buzdolabına koydular.
Ebeveynlerine yaşadığımız bu atölye tecrübesini o akşam anlata anlata bitirememişler.
Kalın sağlıcakla
Keyften dört köşe anne
24 Eylül 2014 Çarşamba
Maş Fasülyesi- Cin börülcesi
Merhaba,
Sıcaaaakkkk.
Bana mı öyle geliyor.
45 dereceye göre serin tabii, 32 derece. Bir haftadır deniz kenarına gitmiyoruz. Özledim.
Okullaraçılınca çabucacık okul zamanı rutinine girdik, oysa havalar tam da şeker, deniz kenarı havaları bunlar.Eminim dalga da yoktur.
Yan komşum Alman bir çift. Bir torba içinde maş fasülyesini getirdi bana bu sabah , Yuta almış - bir diğer Alman komşu- ama çok olurmuş, paylaşabilirmiymişiz. Oluurrr, burada; maş fasülyesine, cin börülcesi diyorlar.
Bir bardak maş fasülyesini hemen haşladım, aman düdüklüye koymayın, tencerede pişirin ve çok haşlamayın. Tecrübeyle sabit kötü oluyor. Bir bardak da iki gün yeniyor haberiniz olsun. Bence akşamdan suya koymanıza gerek yok, çabuk haşlanıyor. Ammaaa hemen bir not ekleyeyim; eğer büyük şehirlerde yaşıyorsanız sorumluluk almam. Ne demek istiyorum, çok beklemiş bakliyatlarda satılabiliyor oralarda demek istiyorum.
Dereotum yoktu koymadım. Balsamik sirkeyi kendim yapıverdim; sirke, nar ekşisi, z.yağı, ve az limon.
fotograflar anca geldi;
İşte orjinal tarif;
1 su bardağı Maş Fasulyesi
3 çorba kaşığı zeytinyağı
2 diş sarımsak
1 çorba kaşığı nar ekşisi
1 tatlı kaşığı balsamik sirke (şart değil)
yarım limonun suyu
yarım bağ dereotu
yarım bağ maydanoz
yarım bağ taze soğan
1 adet kırmızı kapya biber
1 adet sarı kapya biber
1 adet yeşil çarliston biber
2 çorba kaşığı haşlanmış mısır
5-6 adet kornişon turşu
1 adet sert domates
Şimdi Pelin gülecek yine bana ama ben turşu, biber,mısır, domates koymadım. Neredeyse kısır yapar gibi yaptım. Taze soğan ve kuru soğanda koydum. Harika oldu. Tavsiye ederim.
Afiyet olsun.
Yine I pad den yazmak zorunda kaldım ve blog üzerinde kontrolüm sıfıra yakın.
Kalın sağlıcakla
Sıcaaaakkkk.
Bana mı öyle geliyor.
45 dereceye göre serin tabii, 32 derece. Bir haftadır deniz kenarına gitmiyoruz. Özledim.
Okullaraçılınca çabucacık okul zamanı rutinine girdik, oysa havalar tam da şeker, deniz kenarı havaları bunlar.Eminim dalga da yoktur.
Yan komşum Alman bir çift. Bir torba içinde maş fasülyesini getirdi bana bu sabah , Yuta almış - bir diğer Alman komşu- ama çok olurmuş, paylaşabilirmiymişiz. Oluurrr, burada; maş fasülyesine, cin börülcesi diyorlar.
Bir bardak maş fasülyesini hemen haşladım, aman düdüklüye koymayın, tencerede pişirin ve çok haşlamayın. Tecrübeyle sabit kötü oluyor. Bir bardak da iki gün yeniyor haberiniz olsun. Bence akşamdan suya koymanıza gerek yok, çabuk haşlanıyor. Ammaaa hemen bir not ekleyeyim; eğer büyük şehirlerde yaşıyorsanız sorumluluk almam. Ne demek istiyorum, çok beklemiş bakliyatlarda satılabiliyor oralarda demek istiyorum.
Dereotum yoktu koymadım. Balsamik sirkeyi kendim yapıverdim; sirke, nar ekşisi, z.yağı, ve az limon.
fotograflar anca geldi;
İşte orjinal tarif;
1 su bardağı Maş Fasulyesi
3 çorba kaşığı zeytinyağı
2 diş sarımsak
1 çorba kaşığı nar ekşisi
1 tatlı kaşığı balsamik sirke (şart değil)
yarım limonun suyu
yarım bağ dereotu
yarım bağ maydanoz
yarım bağ taze soğan
1 adet kırmızı kapya biber
1 adet sarı kapya biber
1 adet yeşil çarliston biber
2 çorba kaşığı haşlanmış mısır
5-6 adet kornişon turşu
1 adet sert domates
Şimdi Pelin gülecek yine bana ama ben turşu, biber,mısır, domates koymadım. Neredeyse kısır yapar gibi yaptım. Taze soğan ve kuru soğanda koydum. Harika oldu. Tavsiye ederim.
Afiyet olsun.
Yine I pad den yazmak zorunda kaldım ve blog üzerinde kontrolüm sıfıra yakın.
Kalın sağlıcakla