30 Kasım 2015 Pazartesi

Ev yapimi kantaron yagi - St. johns Wort

Merhaba,

Haziran in 6 si, sabah, taze topladigim kantaronlari, Saltuksoy un guzelim zeytinsutune ay daha az zeytinyagi koysam diyerek kavanozun agzini kapatmistim. Ah akilsiz kafam, simdiki aklim olsa, uc kavanoz daha yapardim.

Bugun bir siparis icin actim, satmak hic aklimda yokken. Aman Tanrim, oldum de cennete mi geldim. Tanrim gucenmesin. O nasil bir koku, nasil bir his, rahatlama, cennete dusmusluk hissi. Hep koklama istegi. Elime, sifama saglik.

Gonderdigim bayana da sifa, ilac olsun.

Aslinda Kantaron yagini, icine, isirgan, mersin vs... Koydugum ve artrit romatizma hastalarinin sizini alan bir yag icin yapiyorum iki yildir. Annem ve teyzemd bu sikayet var, onlar icin basladi ve gerisi geldi. Teyzem, artrit icin yaptigim yagi aksam surup yatiyormus, sabah yuruyusten sonra artik dizlerim sizlamiyor demisti. Annem zaten pek inanmaz, sanirim denemedi bile. 



Burada bir hanim var, ona o kadar iyi glmiski ilaclarini birakmis, amman diyim, bu hastalik oyle bir meret ki, aman diyim sakin ilaclarinizi birakmayiniz. Alternatif yaglar, homeopati bence hep destek urunler, sikayetlerinizi azaltan urunler. Bence heriki tedavide beraber gitmeli. 



Ve fakat, kantoron o kadar hoski sanirim yani hayir satmamaliyim. Artrit icin sira listesi var yahu.

Sisedeki etiketi de o an aklima estigi gibi kestim, hos olmus degil mi. Son bir sise bilegi agriyan Asli ma kiyamadigim icin sonra artrit icin saklamaliyim. Ay bir de ayurveda dan Emel e sozum vardi, hayir..hayir...

Fakat seneye en az 4 kavanoz yapmayan, CrocuS kremi kullanamasin.

Keske buraya koku ve doku duyularinida ekleyip sizinle paylasabilsem.

■Antiseptik özelliği ile yarada mikrop oluşmasını önler
■İltihap önleyici özelliği ile yarada herhangi bir iltihap oluşmasını engeller
■Damar büzücü etkisi ie kanamayı kısa sürede durdurur
■Hücre yenileyici özelliği ile yaranın çabuk kapanmasını sağlar
■Aynı zamanda sürüldüğü sürece yaranın sebep olduğu ağrı ve sızıları giderir.
■Yanıklarda ve haşlanmalarda da kantaron yağı kullanılabilir. Yanıkları kısa sürede iyileştirdiği gibi, yanık anındaki acıyı dindirir. Yanığın mikrop kapmasını ve iltihap oluşumunu engeller.
■Güneş yanıkları için kantaron yağından yararlanabilirsiniz. Yanık bölgelerinize sürdüğünüzde acınızın azaldığını hemen hissedebilirsiniz. Yanıklarınız kısa sürede iyileşecektir.
■Trafik kazaları sonucunda meydana gelen iç yaralanma ve iç kanamalarda hem sürülerek, hem de dahilen içilerek kullanılır. Damar büzücü özelliği nedeniyle iç kanamaların durmasına yardımcıdır.
■Hematomlarda (derideki mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde ilgili bölgeye sürülerek masaj yapılır.
■Pürüzsüz bir cilde sahip olmak için, cilt bakım yağı olarak faydalanabilirsiniz.
■Kantaron yağı bebeklerin pişiklerinde de çok etkilidir.
■Yine bebeklerin karın ağrılarında kantaron yağı kullanıldığında ağlamaları sona erer. Ağlayan bebeğin karnına kantaron yağıyla, sağ avuç içi kullanılarak hafif hareketlerle masaj yapılır.
■Sırt ağrıları, lumbago, siyatik ve romatizmada masaj yağı olarak kullanılmaktadır.
■Yalnız bu rahatsızlıklarda 1/10 oranında ardıç ya da kekik yağı (veya her ikisi de) eklenerek kullanılır. Ağrılı bölgeye bu yağ ile masaj yapılır. Kısa süre içinde ağrılarınızın hafiflediğini göreceksiniz. Değişik bitki kürlerinin yanı sıra, bu masajla hastalığınızı tamamen tedavi etme şansına sahipsiniz.
■Dahilen kullanımda kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olur.
■Dahilen kullanımda iç ve dış varislerin tedavisinde etkilidir. Bunu damar büzücü özelliğiyle yapar.
■Mide ağrılarında ve mide ülserinin tedavisinde de dahilen kullanılır.
■Yaz-kış ayaklarını ısıtamayanlar da kantaron yağından yararlanabilir
■Uyarı: dahilen kullanımlarda günde bir tatlı kaşığından fazla içilmesi uygun değildir
■Kantaron yağı 2-3 sene boyunca tazeliğini ve etki gücünü muhafaza eder.
Kaynak neyeiyigelir.com


Kafayi yemis anne Cigdem
Not umarim fotograflar duzgundur de Recep beyi kizdirmam.


28 Kasım 2015 Cumartesi

Evyapımı el, ayak ve hatta tüm vücut ovması

Merhaba,

Geçen  Istanbul seyahatinde bir hafiyelik yaptım, o dükkanda denediğim  el ovması çok hoşuma gitti, etkilendim. 

Acaba ben yapabilirmiyim ki dedim. Eve geldim, biraz internet, biraz kitap biraz deneme, çokça elimi ovduğumda ki o hisse ulaşmak için, vallahi şaka değil, denemeleri arttırdım. Yaptığım ürünü, gelenlere
denettim. Denediklerinde ne ki bu, ne olmuşki ifadeleri vardı yüzlerinde ama 20 dakika sonra kapıdan çıkarken istisnasız hepsi.. Ihmmm çok iyiymiş dediler. 

Ve sonunda son rotuslarıda yaptım ve ta...taaa... Yeni ürün hazır. Bence, CrocuS el,  ayak ve hatta tüm vucut ovma, peeling tuzumuz hazır. Tuz, Çorum mağara tuzu, rafine edilmemiş ki bu çok güzel. Badem yağı, gliserin , gizli bir madde ve portakal aroması. 



Önce tuz ile ellerinizi ovarak başlamanızı tavsiye ederim. Romatizma çıkıntılarına daha rahat masaj yapabiliyorsunuz, el de ki tüm olu hucreler gidiyor, tırnak diplerini yumuşadıkları için rahatça itebilirsiniz. Beş dakikanın sonunda avuçlarınızdaki ısı sizi birşekilde pek mutlu ediyor, o noktada ister avuçlarınızı gözlerinizin üstüne koyun, ister reiki yapın, bir süre sonra kazagınızı yada hırkanızı da çıkarıyorsunuz. Bence banyodan önce tüm vücut ovulsa ve üzerine ılık duş, vallahi hamama gitmiş gibi olursunuz. Bnden söylemesi.

Ilık su ile durulayıp, sonrasında Crocus, mürverli yada olmezotlu krem kullanabilirsiniz. Eğer çok yıpranmışssa, CrocuS göz serumu da kullanabilirsiniz, daha iyi olur.


Urun hazır değil bu arada, ne kavanoz vaaarrr ne de tuz kaldı.

Kendimle gurur duydum.
Kalın sağlıcakla
Stok kontrolü eksik anne

24 Kasım 2015 Salı

Müzik ruhun gıdasıdır.

Günaydın,

Yine yeniden bu çok bilgilendirici " bir dolap kitap" post unu sizinle paylaşıyorum. Bana ışık oldu, kızıma baskıya başlıyorum. 


Hayta, El Sistema, Barış İçin Müzik ve Çocuk Hakları

Hayta“Yoksulluk, yalnızca yiyecek ve barınak eksikliği değildir. Yoksulluk, ‘Hiç kimse’ olma duygusudur, kimlik eksikliğidir. Müzikle ilgilenmek, bir orkestrada olmak, bir müzik aleti çalmak veya şarkı söylemek çocuğun özsaygısını geliştirir, onu yoksulluktan çekip çıkarır. Çünkü çocuk, müzik aletini eline alır almaz artık yoksul değildir. Keman çalan bir çocuk yoksul olamaz!”

Bu sözler iktisatçı, müzisyen, yenilikçi ve El Sistema’nın kurucusu olan Venezuellalı José Antonio Abreu’ya ait. El Sistema’nın  ne olduğunu biliyor musunuz? Ben daha önce duymuştum ama tam olarak ne olduğunu bilmiyordum. Sonra, geçen yıl bana bir kitap gönderildi. “Değişen Yaşamlar” adlı bu kitap sayesinde El Sistema’nın ne olduğunu ve binlerce çocuğun yaşamının müzik sayesinde nasıl değiştiğini öğrendim. Bu arada El Sistema ile benzer yaklaşımlarla Türkiye’de başlatılan bir girişim ola Barış İçin Müzik Vakfı‘ndan haberdar oldum. Her iki oluşumu da araştırın. Gerçekten çok çarpıcı öykülere denk geleceksiniz.

Çarpıcı öyküler demişken, yayının ilk kısmında “Hayta” adlı kitaptan söz ettik. “Sokaklardan senfoni orkestrasına uzanan gerçek bir öykü” alt başlığıyla dilimize çevrilen “Hayta” bir sokak çetesi ile bir keman arasında tercih yapması istenen ve bu sayede kendini, kimliğini bulan bir çocuğun gerçek öyküsünü anlatıyor. Bu çok etkileyici öykü, bir o kadar anlamlı resimlerle tamamlanmış. Bu yazının altına yorum bırakanlardan bir kişiye armağan edeceğiz. (Çekiliş tarihi 30 KAsım 2015 Pazartesi) Çekiliş kazanamasanız bile bu kitabı mutlaka alıp okumanızı öneririm.

Geçen hafta Dünyalı’nın blogunda 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle özel bir yayın gerçekleştirdiğimizi yazmıştıkYıldıray’ın sunuş yazısının ardından Blogcu Anne Elif Doğan bizler için “Rakamlarla Çocuk Hakları“nı derledi. Sayılar son derece çarpıcıydı. “Yapboz Çocukları” adlı kitabında okuru çocuk işçilerin dünyasına götüren Mehmet Atilla Çocuk Hakları, Çocuk İşçiler ve Sanatsal Emek başlıklı yazısında ülkemizde çalışmaya zorlanan yaklaşık 1 milyon çocuk işçiden söz etti. Habib Bektaş önümüzdeki aylarda yayımlanacak yeni kitabı “Ben Öykülere İnanırım” için kaleme aldığı, bir mülteci çocuğun baş rolde olduğu “Sara” adlı öyküsünü bizlerle paylaştı. Toprak Işık ise çocukların eğitim hakkından Fıstık Yeşili Değil, Çağdaş Eğitim Hakkı adlı yazıda söz etti. Bir de poster yayınladık blogda: Gökçe Yavaş Önal‘ın resimleriyle şenlendirilmiş Ben Çocuğum, Haklarım Var! başlıklı posterimiz ile etkinliği sanal ortamın dışına çıkarmak, çocuk hakları konusunda biraz daha farkındalık yaratabilmek istedik.

İşte bu pazar günkü yayının ikinci kısmında tüm bu çalışmayı özetledik. Dinlerseniz, sonra posteri indirirseniz, yazıları okur ve paylaşırsanız çok seviniriz. Her çocuk yaşamayı, sağlıklı bir şekilde büyümeyi, okula gitmeyi ve iyi bir eğitim almayı, oyun oynamayı, spor yapmayı, düşüncelerini söylemeyi ve barış ortamında yaşamayı hak ediyor.
Hamiş: Barış İçin Müzik Vakfı bu yıl 10. yılını kutlamış. Bu nedenle Ilgın Erarslan Yanmaz’ın “Müzikle Değişen Yaşamlar” adlı fotoğraf sergisinden kareler görmek isterseniz buraya tıklayın.

Yayının podcast’ini dinlemek için aşağıdakiikona tıklayın.

20 Kasım 2015 Cuma

Angus

Merhaba,

Sevimsiz bir hastalık sebebi ile Istanbul dayız. Allah tüm hastalara şifa versin. 

Bu sebeple, malzeme tedarikimi de karşılamalıydım, yine İstoç, ardından, Flyinn de, ozlediğimi düşündüğüm Satrbucks da bir kahve, iki shot espresso ve latte dememe rağmen , gayet de güzel olmasına rağmen artık evde yaptıklarımı daha çok seviyorum. Yaşlanıyormuyum ne. Sonra Tahtakale, arada aşağıya inerken, guruldayan midelerimiz ve aaa ben okudum bu Angus u bir yerde diyerek Cem i sürükledim. Iyiki, pek memnun kaldık, buyrun ;

Mekan küçük ancak dışarıda ve içeride 5er 6 şar masa var. Peçeteler yeterli, soslar standart.
Mutfak temiz.
Tuvalete bakamadım. Aşağıda ve merdivenleri çok dardı.



Eee ne yiyeceğiz, bakalım bir menüye dedik. Hemen listeyi getirdiler. çok karışık buldum menuyu, genç erkek çocuklardan oluşan garsonlardan birine sordum, yeni girdim dedi, diğeri bir öneride bulundu ancak ikna edici değildi. Lokum burger ben yedim, Virginia yı Cem götürdü. Ben bir de uzzuuun zamandır içmediğim kola ya yüz verdim. Keyif aldım. Arada kaçamak olur, dedim kendi kendime.



Ismarladıktan sonra en az 20 dk bekledik. Değer ancak bu konuda müşteriye bilgi verilmiyor. Ayrıca, Onden yenilebilen söğüş etten bahsedip hermasaya pazarlamalılar bence. Hem beklerken müşteri sıkılmaz hem onlar daha çok kazanır. Hem de benim aklımda kaldı acaba tadı nasıldır diye. 



Burger lar geldi, sunum süper, tat süper. Lokum burger iri kuşbaşı etinden ve soslardan, peynirden oluşuyor. Bildiğiniz hamburger ama tadı çok güzel. Sonrasında mide de veya ağızda herhangi bir mekanik tat kalmıyor. Ekşime yok. Tokluk hissi fevkalade. Birkaç parça ette maalesef sinir vardı, lokum diye adlandırılan ette sinir olmamalı. Terbiye edilmiş etlerin tadı güzel. 



Patates kızartması felaket tuzluydu, garsona söylediğimizde, ahçımızın elinden kaçmış dedi. Olmaz 50 Tl hesap odüyorum bir standardı olmalı, patateslerimi lezzetlerini ve baharat oranlarını çok beğenmeme rağmen tuzdan yiyemedim. 





İki hamburger bir kola toplam 50tl. Bahşiş 6 Tl verdik. Bira yok, olsa tadından yenmez. 
Tam muzur şeyler yanına bira ister.

Oradan yine alışveriş. CrocuS ürünlerini kullananlara sürprizler olacak önümüzde ki günlerde.

Sonra feribot, güzel manzaralar ve ver elini Harem. Oradan Kuzguncuk, Çekmeköy ve ev. Teşekkür ederim kardeşim, arabayı bize vermesen bu kadar işi bir günde bu trafikte halletmek mumkun olmazdı.

Kalın SAĞLICAKLA
Sağlığın kıymetini yine, yeniden hatırlamış anne.









17 Kasım 2015 Salı

Bir Dolap Kitap

Merhaba,

Epeyidir onaları dinleyemiyoruz ama bu demek degildir ki, kalbimizdeki yerlerine uzaklar.
Buyrun; yorumlarını ve radyo programlarını kaçırmayın, biz kızımla çok seviyoruz onları, ustelik kitap seçimlerinde de bayagı bir zaman tasarrufu sağlıyorlar bize.

Kalın sağlıcakla
Hayat diyen anne


Gazeteci Çocuk; İşte Bunlar Hep Bilim

gazeteci cocuk_kapakBazı şeyleri başımıza gelmeden bilemiyoruz. Bazı şeyleri ise başımıza hiç gelmediği için asla bilemiyoruz. empati becerisi işte bu noktada devreye giriyor. Kitaplar ise bize dünyaca mesele hakkında empati kurmayı öğretiyor. “Gazeteci Çocuk” da işte böyle kitaplardan biri.

Yaz tatilinde gazete dağıtan arkadaşının görevini üstlenen Victor, bu işin üstesinden nasıl geleceğinden emin değildir; çünkü Victor kekemedir. Kekemelikle gazete dağıtmanın ne ilgisi mi var? Victor için çok ilgisi vardır; çünkü her bir gazete, farklı farklı sorunları olan müşteriler demektir ve sorunlu müşteri demek de onlarla iletişim kurman anlamına gelmektedir.

Yıldıray’ın anlattığına göre çok güzel bir romanmış “Gazeteci Çocuk”. Aşağıdaki radyo kaydımızı dinlerseniz, eminim siz de benim gibi Yıldıray’ın anlattıklarını merak edip, bir koşu gidip kitabı almak ve okumak isteyeceksiniz. Yayının ilk kısmını hayli uzun tuttuk. Bazen böyle oluyor; sevdiğimiz bir kitap hakkında konuşurken her şeyi, her şeyi anlatmak, söylemek istiyorsunuz; ama okurların da hevesini kaçırmamak lazım. Yıldıray’ın anlattıkları benim hevesimi kaçırmak bir yana, kitaba daha da ilgi duymama neden oldu. İşin içine bir de bir dönem romanı olması ve gerçek bir yaşam öyküsünden izler taşıması da girince, okunacak kitaplar listeme bir yenisini eklemiş oldum.

iste bunlar hep bilim_kapakYayının 18:49. dakikasından itibaren başlayan ikinci kısmındaysa eğlenceli bir bilim kitabı hakkında konuştuk. “İşte Bunlar Hep Bilim” adını taşıyan ve değişik zorluk düzeylerinde 50 deneye yer veren bu kitap bana göre tam bir eğlence kitabı. Bilime ilgi duyan çocukların tek başlarına yapabileceği deneyler de var, aileleriyle bir pazar günü eğlencesine dönüştürecekleri deneyler de. Bazı deneyler yetişkinler için, bazılarınıysa öğretmenler okulda öğrencileriyle rahatlıkla yapabilirler. Elli deney içinden elbet size göre bir deney de vardır. Ben kola şişesini fıskiyeye dönüştürme deneyiyle ilgileniyorum mesela. Bu kitap ilginizi çekiyorsa ve siz de efervesan roket uçurmak, küvette hız motoru yüzdürmek ya da ev yapımı lav lambası yapmak istiyorsanız bu yazının altına yorum bırakın. Gelecek hafta yapacağımız çekilişte kazanan kişiyi 23 Kasım Pazartesi günü açıklayacağız.

16 Kasım 2015 Pazartesi

Kitap aliskanliklarim

Gunaydin,

Farkediyorum ki kitap okuma ve onlara gosterdigim ilgi sekli degisiyor ben yas aldikca.

Soyle aciklayayim, hayatimda boyle babalarda var diyerek tanistigim, mihenk tasi arkadaslarimdan biri olan Arzu Nun babasi nin kitapliginda ki seffaf naylonla kaplanan kitaplari gorup, ayni aliskanligi takip ettigim bir donem var. hem de uzunca bir sure. Kitabimi kimseye vermemek hatta gazeteyi yada dergileri once benim okumam gibi simdi sacma gelen birsuru aliskanlikda vardi.


(7. Kitabimiz, yorum yapmam yasak, ama keyifli haberiniz olsun, bu sefer klup toplantisi sonunda filmini de seyredecegiz) 

Yendim kotu olan aliskanliklarimi. Kitaplari kaplamanin ise birsuru faydasini gordum, goruyorum.
Ancak artik kaplamiyorum, canim istemiyor.

Yine kitabimi verdigim zaman, liste tutuyorum ama aklimda bir kosede artik soyle bir dusunce var; okusam sonra versem yada biraksam kitap nerede bittiyse.kutuphanemde ki kitaplarida satsam. 

Yas ile mi alakali bu yoksa bu Ayurveda, yoga, pilates mi beni boyle yapan.
Haydi bir yazin bana fikirlerinizi.

Neden mi yapmiyorum, e cunku Cem cim cok mantikli bir sebepnsunuyor bana. Ada. Benim ortaokulda klasikleri bitirmis olmamin sebebi, babamin kutuphanesidir. Gerci simdi hersey bu I pad yada teknolojik aletlerde ama... Dursun yaw. Biraz daha dursun. 

I pad ime hayranligim hergecengun artiyor. Dun aksam iki adet bence cok guzel Turk filmleri seyrettim. Youtube dan ve artik su cumleyi cok seviyorum. Tek parca. Once Belgin in birlikte sinemada seyretmistik dedigi hic hatirlamadigim " gule gule" sonra Cagan Irmak in hic haberim olmayan filmi, Tamam miyiz? Sonra bitiremedigim bir film Belcim Bilgin in kor rolu oynadigi, cok guzel oynadigi, bir film; sadec sen. Oyle hem cocuklarla ilgileneim, hem de kulaklikla bu filmleri izledim. Boluk porcuk ama sonucta Turk filmi iste idare ettim.

I pad icin birkere daha cok tesekkur ederim kardesim, bana kalsa almazdim hayatta.

Kalin saglicakla
Sifa olsun, guzel haberler gelsin diyen anne


15 Kasım 2015 Pazar

Pijama partisi

Bunlar var ya bunlar, nasil kikirdekler, nasil keyifller. Masallah.

Uc boyutlu, Sirinler i seyrettiler, nasil bir teknolojiye hakimiyet. Vallahi pes. 


Cem e de ogrettigi icin bravo.





Nazar degemsin, sevgileri ve bariislari Dunya ya yayilsin.

Iyiki dogurmusum diyen anne

14 Kasım 2015 Cumartesi

Dogumgunu ve Ada

Merhaba,

Hazırlandık, Poyraz ın dogumgunu için, bır 15 -20 dakika ses çıkmadı Ada dan sonra aşağıya indi, aman ne guzel n yaratıcı boyamış kendini. 


Nereden öğrenir, nası yapar inanılmaz.
Evde rujum bile yok dusunun.

Teyzesinin marifetleri bunlar.

Makyajını yüz boyası ile yapmış, bayıldımmm.

Poğaçalarımızıda aldık ve bir trafik bir trafik, beş dakikaya Sonja ların bahçeyediz, evlerin içi serin, dışarıda denize gir havası ohhh. Kasım ayı bize nazik davranıyor bu sene.



Tarifi, bayatlamayan sodalı poğaça diye var blog umda, link koyamıyorum çünkü I pad imdn yazıyorum. Bagıslayınız.

Bahçede çocuklar Ada yı görür görmez, tabiki erkek, oha dediler, gulduler, boyaya bak dediler gulduler, Palyalço gelmiş dediler. ah kızımın yurek buken halini görmeliydiniz. İçim eridi. Ada hemen eve gitmek istedi ama sağolsun Sonja ile birlikte ikna ettik. Oysa oyle güzel yapmıştıki yuzunu. 


Gelen kızlar da "oha" diyince tüm çabalarıma rağmn tuvalete gidip sildi yuzunu kuzum.
Oysa ben beğendim, kızım özgüvenin olsun, bırak beğenmesinler dedim. Normalde ben kızardım boyle şeylere ama. 

Hayat, böyle böyle öğrenecek. Neyseki, Nisa ve Gülperi var. Soyleyeyimde onlara giderken yapsın aynı şeyleri. 

Kızım da kızım, maşallah, nazar değmesin kızıma.

Kalın sağlıcakla
Iyiki doğdun Poyraz



13 Kasım 2015 Cuma

Ortaca Pazar i

Merhaba,

Insana mutlluluk verir pazarlar, en azindan bana hep oyle olurdu. 

Fakat bu aralar canim sikkin, gidip geliyor ruh halim.
Geciyor, gecer ama ya biraktigi izler, eksiklikler. Bize olmazdi haniler, hepsi bizim icin iste.
Sebebi bende sakli olsun. 

Her Cuma bana gozukur Ortaca yollari, hep tazecik gozlemelerden yemeye calisirim, favorim otlu - peynirli ama bu aralara degisen mevsim gibi kiymali yiyorum hep. Yanina ayran degil herzamanki gibi ama cay var. Aliskanliklarimi degistirirsem, degisirmi hayat istedigim yonde.




Daha ilk giriste guldum dolu dolu, " koru"  lu tavuk isteyen var mi?



Zeytinler beni benden aldi, size de boyle etkileri var mi pazarlarin ?


Kurtlu bir misir, Gdo suzmudur ki?


Tezgahlar, yurtdisinda yasarken en bi ozlediklerim.


Bazan alip kavuruyorum yer fistiklarini, yada hasliyorum. Yok bnden baska yiyen, varsa yoksa alistirildigimiz hep ayni bizi hasta eden tatlar tercih ediliyor.

Birakayim sizi dolasin pazarda.


Kalin saglicakla
Bu aralar agir anne



10 Kasım 2015 Salı

Dalyan In kitap kurtlari

Merhaba,

Yillardir istedigim kitap klubu isini burada, sevimli, akilli, uyumlu, hatirli, guzel Dalyan li hanimlar sayesinde ki biri de benim, kurmayi basardigimizi yazmistim degil mi?

Epeyi olmus olmali yazali cunku artik 7. Kitabimizdayiz;

1. Ada     Victoria Hislop
2. Mavi Surgun   Halikarnas Balikcisi
3. Gelibolu  Buket Uzuner
4. Yaban Ordegi.  Henrik Ibsen
5. Bulbulu oldurmek. Harper Lee
6. Demian Herman Hesse
7. Kevin hakkinda konusmaliyiz. Lionel Shriver

Guzel bir liste degil mi. Ben, kendine kitap kurdu diyen anne bile dagarcigina cok hos, degisik yazarlar v kitaplar ve konular ve dunyalar ekledi. Tekrar tum kitaptaslarima tesekkurler. Iyiki variz.



Simdi kitabi okurken ve kulagimda  sevgili i- pad e baglanmis kulaklik varken " acik radyo" sizlerle paylasayim istedim aldigim bu keyfi.

Aslinda birde soba yanma zamani olsaydi, offf ki offf, soba uzerinde isinmis suyla hazirlanmis limonlu, zencfilli, tarcinli icecegim olsaydi.

Saglikla kalin
Kremci anne

4 Kasım 2015 Çarşamba

Fethiye

Merhaba,

İşler, işler, Fethiye ye gittik bugün sabahtan.
Ortaca ya uğrayıp, yurtiçi kargo ile anlaşma metnimi bile imzaladım. İş kadınımı oluyorum ne. Kargolarıda gönderdim.

Arkadaşımın harika minik, elektrikli, benzinli, kontak anahtarı yerinde parmakma basılan bir düğme, parmaklarla açılıp kapanan kapılı Toyata arabasını kullandım bugün. Gerçi bir sersefil motorlu çocuk ( allahtan sıfır yaralanma) arabaya, o güzelim arabaya çarpmış. Çıkan fatura da süper tabi. Neyseki kasko var. Güle güle kullansın, tam şehiiçi arabası.




Toyota servisde, oturma ve bekleme odası da, tuvaletlerde süperdi. Çalışanlarda çok kibardı. 

Orada burada gezdik, tüm işlerimizi hallettik, Ada ya etamin bile aldım, evet, Ada kız etamine ve nakışa bayılıyor. Bakalım bu hevesi ne kadar sürecek. Ah Yıldız burada olsaydı ne güzel öğretirdi ona.


Siz böyle bir kaktüs gördünüz mü, kaktüs ağacı resmen.

Balık pazarında balık yedik, Edith ve Lisa yı gördük, lafladık, herayın ilk Çarşamba sı kurulan ikinci el pazarına gitmeyi unutarak, babafırın a uğradık ve eve geldiiiik.

Kalın sağlıcakla
Gezerek anne ve iş kadını






3 Kasım 2015 Salı

Kasim da Oludeniz



Merhaba,

Bu sene Kasim ayi bize nazik davraniyor, hala ilik olan suya girbiliyor, ciktigimizda havluya sarinmadan, usmeden gunes altina serilebiliyoruz. 

Dun okullarin tatil olmasini firsat bilip Fethiye, oludeniz e gittik. Girerken adam basi 6 tl verdik, araba ile girerseniz 22 Tl. Ada ya ucret almadilar.

Yuruyus ve sahilde oturarak gune dvam ettik, yanimizda mayo, havlu v.s. yoktu. Bizde oole giriverdik suya. Sanki 50 yul oncesi gibi. Superdi, keske yanimda snorkel olsaydi.



Yamac parasutleri heryerdeydi. Pek keyif aldk, Ada bende yapmak istiyorum buyuyunce dedi, heyyyy mesaj yerini buldu.



Sabah cocopops yedigi  icin, evet haftasonu birgun izni var, cok acikti Ada, neyseki tost bulabildk ama sahile konulan platform olmamis.



Yukaridaki yer cook eskiden sahildi, simdi yollar var, hoteller var. Yazik bize. 


Kizim da kizim. Guzel kizim.



Tost gidiyor. 10 tl. 


Oludeniz Kasim da guzel. Mevsimde cok kalabalik, hemde cok.



Cok gulduk bu canlandirmaya cok.


Binemedik, gec olacakti, Ada kiz uzuldu tabi.

Gunu Balik pazari ve Erasta da sonlandirdik. 

Sukur bin kere sukur.



Kalin saglicakla
Aa bidakka CrocuS olmazsa olmaz degilmi. En bi sifalisi.

Bağlantılar, bağlantılar

Merhaba,

Bayılıyorum, kadınların kurduğu yaşattığı bağlantılara, bakın ne guzel anlatmış Ayfer Tuzcu,
Ellerine sağlık,

Sadece birkaç sene oldu onların farkına varalı... Farkında olduklarım şehirli köylüler... Şehirdeki, kasabadaki herşeylerini yüzüstü bırakıp kırsaladoğanın ortasına gidiyorlar. İlk, Aysun the Sütçü’yü tanımıştım köye göçen ve inek bakmaya başlayan. Derken Aysun vasıtasıyla Çiğdem Karal’la tanıştım. Onun da şehri bırakıp Dalyan’a göçtüğüne tanıklık ettim. 
Çiğdem’de doğanın ortasında kalınca hobisini ticarete dönüştürdü ve Crocus doğal kremlerini yaparak internetten satmaya başladı. Ekim ayının başında peynir kursuna gittiğim Buket Ulukut da şehirden köye göçenlerden, keçi yetiştiriyor, keçi sütüyle peynir yapıp satıyor. Benim tanıyıp ulaşamadığım yüzlercesi var muhakkak, keşke daha fazla şehirli köylü ile tanışabilsem.
            Vicdan Anne -Vicdan Karabudak- ile de Çiğdem Karal vasıtası ile tanıştım. Çiğdem’in sayfasında ki yorumlarda Vicdan Anne diye görüp, takma bir isim olduğunu düşünüyordum. Meğer ismi gerçekten Vicdanmış... Tanıştık ve bir buçuk günlük tatilimizi onun yanında geçirmeye karar verdik. Eskiden harita olurdu, atlasa bakardık, hangi kenti nerede olduğunu içimize sindirirerek öğrenirdik. Şimdi, Google haritası var, ben onu kullanamıyorum! Benim sevgili kocam Google haritasını şahane kullanıyor. Hatta geçen sene, Selaniklilerin bilemedikleri bir yeri, Google haritasından bulup, bizi oraya götürmüştü. Bu seferde yine Google haritasından Vicdan Anne’nin yaşadığı Yenikaramürsel bölgesini eliyle koymuş gibi buldu... Ben ise, Yenikaramürsel’in Marmara Deniz’inin güneydoğusunda olduğunu yaşayarak öğrendim. Yolu kısaltmak amacıyla Yalova’ya feribotla geçtik. Yalova’dan sonra Çamdibi köyüne kadar aşağı yukarı bir saat gittik. Yol daha muntazam diye Çamdibi köyüne kestirme yol yerine uzatarak Yenikaramürsel’den gittik. İyiki de öyle yaptık. Yenikaramürsel’den sonra dağa tırmanmaya başladık, bir ara ne oldu bilmiyorum, dönüp arkama baktım. Ve Aman Allahım, müthiş bir manzarayla karşılaştım! İzmit körfezi ve yeni yapılmaya başlayan köprünün ayaklarını gördüm. Arabayı oğlum kullanıyordu: “Aman dur da fotoğraf çekeyim” diyemedim! Üzerinde bulunduğumuz yol, gayet dar ve iki araba ancak geçebiliyor, oğlum nasıl ve nerede dursun? Sürekli yola bakıp, uygun bir yer arıyorum durmak için ama yok! Nasıl içim geçiyor, fotoğraf çekemiyorum diye, eşimi ve oğlumu da huzursuz ediyorum! Özellikle eşim, “merak etme mutlaka bir seyir balkonu, tepesi vardır, bu kadar güzel manzaraya seyir terası mutlaka yapmışlardır” diye bana ümit veriyor sık sık... Kafamdan neler geçiriyorum, ilk uygun yerde duralım, manzaranın görünüşüne göre, ben gerekirse geldiğimiz yöne doğru yürüyüp fotoğraf çekeyim. Veee mutlu son! Tam tepe bir yerde Belediyeye ait sosyal bir tesis görüyoruz, içeri dalıp, arabamızı uygun bir yere parkediyoruz. Ohhh, nihayet manzarayı gönlümce seyredebileceğim bir yere geldik... Fotoğraf makinamı alıp, gönlümce kesintisiz basıyorum deklanşöre... Yeteri kadar fotoğraf çektiğime kanaat getirince etrafa bakmaya başlıyorum... Aaa, güzel bir restoran var burada... Aslını sorarsanız  mimarisi yöre ile ilgisi olmayan, gözü tırmalamayan beton yığını şeklinde bir yapı. Şimdi böyle... En olmadık yerlere gayet modern görünümlü beton yığınlarını yerleştiriyorlar. Halbuki Türkiye’de azımsanmayacak çeşitte yerel mimari var. Ve biz bunların hiçbirinin izini yeni yapılan binalarda süremiyoruz.
            Konuyu dağıtmaya pek meraklıyımdır! Tekrar manzaraya dönelim: İzmit Körfezi’ne yeni yapılan köprü, İstanbul’u Batı Anadolu’ya bağlayacak yolu çok kısaltıyor. Zaten yukardan bakınca da yolun ne kadar kısaldığını rahatlıkla görüyorsunuz.  Manzaraya gelince, İzmit Körfezi ve çevresi ne kadar güzelmiş meğer, daha önce hiç farkında olmadığım bir yer buraları... Yaklaşık on sene evvel, Armen Aroyan ve konuğunu İznik gölü civarına götürmüştük. Oralar da pek güzel, hoşuma gitmişti. Ama, İzmit Körfezinde böyle nefes kesecek manzaralar olduğunu ancak gidince gördüm. Manzarayı bırakıp gidemiyorum, Vicdan Anne: “nerede kaldınız?” diye sıkıştırıyor. Gitmek üzere arabaya doğru yürürken gördüm ki, restoranın arka kısmında da muhteşem bir orman manzarası var. Buranın dört bir tarafı kartpostal gibi. Uzakta, minareli bir cami ve köy gözüküyor, tıpkı Mehmet Ali Diyarbakırlıoğlu’nun yaptığı tablolara benziyor. Gerçekten etraf, ressam fırçasından çıkmış tablolarla bezenmiş.
            Çamdibi köyüne ulaşınca Vicdan Anne’nin kocası Ayhan Bey karşılıyor bizi ve rehberlik edip çiftlikvari evlerinin olduğu yere götürüyor. Etrafta çok hoş renkli sağlıklı tavuklar ve yaşlı bir köpek görüyorum. Çiçekler ve meyve dolu ağaçlar da pek güzel... Tavuklar, oğulları Levent’e ait ve yumurtaları için besleniyorlar. Levent, vicdananne.com isimli internet sitesinden annesinin ürettiği hünnap pekmezi ve diğer ürünlerin yanısıra köy yumurtası da satıyor. Hünnap pekmeziile Vicdan Anne aracılığığla tanıştım. Biraz araştırınca İngilizcesi jujube olan hünnapın Asya kökenli olduğunu, anti bakteriyel, anti mantar özelliklerinin yanısıra antiseptik ve yara iyileştirici özelliğe de sahip olduğunu öğreniyorum. Ayrıca, muhteşem bir c vitamini deposu, bildiğiniz gibi c vitamini bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
            Vicdan Anne tek kelime ile muhteşem bir kadın... Çok hikayesi var. Nereden başlasam acaba? Solcu olduğu için hapis yatmış, o sırada en büyük oğlunu yeni doğurmuş imiş, bebekle hapise gireceğine onu Karamürsel’de yaşayan bir Alman bakıcıya teslim etmiş. Alman bakıcı ile o kadar yakınlaşmışlar ki, yaşlılık yıllarında Vicdan Anne de Alman bakıcıya hem de kendi evinde bakmış. Bugün Alman bakıcı, köyün mezarlığında, güzel manzaralı bir yerde huzur içinde uyuyor.
            Bu arada, Vicdan Anne’nin ve Ayhan Bey’in bankadan emekli olduklarını yazmalıyım. Karamürsel’i de şehir saydıkları için emekli hayatlarında köyde oturmayı tercih etmişler. Bütün bahçeyi ve tavuğu kendilerinin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla düzenlemişler. Derken, en küçük oğulları Levent, ziraat mühendisi olmuş ve köye gelip, yumurta tavuğu yetiştirmeye başlamış. Levent’in ve kardeşlerinin arkadaşları yıllarca Vicdan Anne’nin sofrasına oturdukları için, onun her türlü yemeğini tatmışlar. Levent, ticarete girince, Vicdan Anne’de ürettikleriyle Levent’in yanında yer almış.
            Vicdan Anne’yi bir yazı daha yazarak anlatayım...

Dvamını merak ednler için Gaziantep - Sabah gazetesidir kaynak

Kalın sağlıcakla
Unlu anne