12 Ocak 2012 Perşembe
The Rum Diary / Tutku Günlükleri Film
Merhaba,
Film, film yine film.
Çok şanslıyım çok. Zekiye anne sürpriz yaptı, 09,45 civarı bize geldi. Bi de anahtarla açıyor kapıyı, torun uyanmasın diye ama torun ve gelin çoktan uyanmış oluyor tabi. Bir çığlık bir kıyamet Ada kız seviniyor.
Kahvaltımı edip attım kendimi dışarıya, minibüs e bindim ve aklıma MP3 ümü almadiğim geldi. O kadar sinirlendimki neredeyse geri dönüyordum. Haftada bir müzik dinleme şansım var ve ben mp3 ü evde unutuyorum. Neyse kendi kendime gaz verdim ve yola devam ettim yoksa seansı kaçırabilirdim.
Sanki saatlere veya hangi film var diye baktım mı, yoooo... gittim öylesine. Aslında şu an adını hatırlamadığım kadını bol filme gidecektim. Hani Demet Akalın, Nihal Yalçın, Asuman Dabak ın oynadığı filme ama sadece ön sırada yer vardı. Eh haftaya kısmetse dedim ve ''Tutku Günlükleri'' ne bilet aldım. Daha 20 dk vardı, bende aşağıda ki pozisyonu aldım cafe de.;
Yolda kendime beş-altı ceviz ve iki adet kayısı kurusu almıştım, yanına bir kaave ve kitabım. Koltuklarda bir rahattı, hem de cam kenarı idi. Aydınlık. Ohhh değmeyin keyfime. Sonra kaaveden bir yudum almadan - sıcaktı- hoop sinemaya, bi yerleştim. Ne güzel. Bin kere şükür. Fincanımı da koydum kenara..
Filmi çok beğendim, sanki filmin geçtiği yerlere gittim. Johnny Depp rolü ciddi olmasına rağmen Karayip korsanında ki muzipliklerini - eminim doğaçlamadır - eksik etmemiş. Bence çok yakışıyor bu adama muzip roller. Yine bazı yerlerde gülen birtek ben vardım. Ya ben garibim yada kalan çoğunluk!
Doğaçlama dışında espriler de eklenmiş tabi. Bruce Robinson u ben hiç duymadım. Cahilliğime verin eğer bu yönetmen ünlüyse.
1955-60 larda geçiyor. Konu aslında farklı değil, ezilen halk, sömürge, arada para kazanmaya çalışan kötü işadamları v.s.
Konu da güzeldi. Gerçek bir hikaye olduğunu öğrendiğim de daha da beğendim ve keyiflendim.Amber Heard a bayıldım. O ne kıç ööle. Taş valla. - Pardon ama öööle - Gazeteci, Hunter S. Thompson, Depp inde tanıdığıymış, nasıl oluyor Depp okadar yaşlı mı. Gerçek hayatta Thompson 67 yaşında intihar etmiş ve filmde ki güzel kızla evlenmiş. Ilginç.
Konu ilerlerken, kültür farklılıklarına da şaşmamak elde değil.
Birde filmde o kadar çok sigara içiliyor ki, bir ara psikolojik olarak nefes alamadım. Uyuşturucu,içki bolca var.
Yan rollerdeki aktörler de bence döktürmüşler.
Bazı sahnelerde de durağanlık var ama o kadar kusur kadı kızında da olur. Dedim ben.
Aralara serpiştirilmiş güzel sözler de var ama ben şua nada bu deyişleri tamı tamına yazamam. Hatırlamıyorum.
Vakit ayırıp gitmenizi öneririm. Güzel bir film.
The Rum Diary
Tutku Günlükleri
Oyuncular : Johnny Depp, Aaron Eckhart, Michael Rispoli, Amber Heard
Yönetmen : Bruce Robinson
Tür : Komedi, Macera, Dram
Konu : 1950’li yıllarda serbest gazetecilik yapan Paul Kemp, New York’taki hayatını bırakarak, küçük bir gazetede çalışmak için Porto Riko’ya gider. Gazetede çalışan Amerikalıların iç yüzlerini kısa bir sürede keşfeder. Kemp, çevresini saran öz yıkıma meyilli bu gruptan uzak durmaya ve kendisini korumaya çalışmaktadır..
Dönüşte iki Halep işi lahmacun ve ayran ben götürdüm. Evde yemek yoktu, büyükanne de ye aldım.
Afiyet olsun. Ada kız yemedi, o karnıbahır ve yoğurt yemiş.
Büyükanne çıkarken ben aman sarının ısırıyor hava dedim. Sonra el sallamak için salonun camına konuşlandık ve ben camı açtım, Ada nın sesini büyükanne duysun diye. Benim kız ne dese beğenirsiniz, bedenini de biraz geri çekerek; acıtıyor mu anne? Ne kızım? Hava ısırınca canın yanıyo mu. Ah güzel kızım dedim, kocaman sarıldım ve anlattım durumu ona. Hemen cümle içinde kullandık günün geri kalan kısmında.
Bilenler bilir; Ben ''ısıran hava'' gördüm. Cem Yılmaz dan.
Sonra cimnastik ve evde balık yemece. Cimnastik te bizim dersler 75 Tl olarak belirlenmiş, herkes kızmış. 50 Tl demiştiniz diye. Haklıyız, bakalım ya 50 yada 75 ödeyip yola devam edebilecekmiyiz.
Ada kız ın kendi hazırladığı tabak. Rapunzel miş.
Kalın sağlıcakla.
Yarın Hatice hanim günü, Karal la kaçar.
Keyifli anne Çiğdem
Bol kadınlı filmi ben de çok merak ediyorum. Zaten film tercihlerimi içindeki aktris sayısı belirliyor desem yanlış olmaz herhalde. İçinde hiç kadın yoksa, savaş filmidir; hiç işim olmaz. Birkaç kadın varsa hiç olmazsa biri aşık olur da film biraz keyifli hale gelir. Favorim The Women. Meg Ryan'a da hastayım zaten...
YanıtlaSilFilm seyredesim gelmiş...
Çiğdemcim,,yalnız o bol kadınlı filmdeki kadın Demet Akalın değil Demet Akbağ'dı.Aman maazallah bir de oralara el atmasın o hanfendi:(
YanıtlaSilOhh pek ala bir keyif olmuş,imrendim çookk.
Bende izlemeyi düsünüyorum. Hele su yogun günler bir geçsin!
YanıtlaSilGün güzel geçmiş, anlaşılan filmde güzel..ama anlatımınız hepsinden güzel olmuş..
YanıtlaSilne güzel gecmis gün :)
YanıtlaSilfilmi de ne güzel anlattin, hic aklimda yoktu, göresim geldi simdi:)
Medura,
YanıtlaSilHaftaya giderim inşallah.
Çocukken bende öyle yapardım ama benimki bilinçsiz bişeydi. Hani o film yapımcılarının logosunda ki kadını görünce hah kadinli film der seyrederdim.
Nostalji anne Çiğdem
-----------------------------------
Yaruze,
Aaaa.. yanlış mı yazmışım.
Sağol.
Hatalı anne Çiğdem
Xmedy,
YanıtlaSilHaydi durma, yoğun günler bitmezzz..
Tavsiye eden anne Çiğdem
-------------------------------------
Mavi Tutku,
Ne hoş iltifat. Teşekkür ederim.
Mutlu anne Çiğdem
--------------------------------
Melange,
Gör ltf. Ardında o çok kadınlı filme git ltf. Oyuncular sağlam film de güzeldir diye düşünüyorum.
Filmsever anne Çiğdem