Bugün dinlenelim, yürüyüş yapalım, gölü tavaf edelim dedik. Neden çünkü Cem in bagajı ağırlığa dayanamayıp alüminyum çubuk yamuldu. Sabah kahvaltıdan sonra atladık bisikletlere ve Bafa merkeze gittik. E bugün pazar da kuruluyormuş. Alırız domates neyin geliriz dedik.
Aaaaa bir baktık pazar bitmiş e saat daha 11.00 bile değil. Meğer burada pazar erken başlar, erken bitermiş. Sanayi de hemen pazarın oradaymış, bulduk demirciyi işimiz görüldü ama geçici. Yani derdimiz var.
Sırf bu sebeple yolumuzu Söke ye oradan Dilek yarımadasına çevirebiliriz. E o zaman Süleyman bey e de bir merhaba deriz.
Bu bilgileri bu akşam kampa gelen bir motosikletli çiftten öğrendik. Bisikletleri görünce durdular, kasklarıyla birlikte bizimle konuşurken dedim ki; ama biz sizi böyle böcek gibi hatırlayacağız, güküştük ve kasklarını çıkardılar ve çayımızı içtiler, sohbet muhabbet. Meğer " az bilinen antik kentler bisiklet turunu düzenleyen Serhat ve Semra y mış. İyiki tanıştık, iyiki durdular. Sağolsunlar.
Sanayi den dönerken hadi domates, biber alalım dedik. Sanayi de ki bey Pınarcıkta bacanak manavda satıyor dedi. Herhalde 4-5 km yokuş yukarı gittik. pınarcık ı bulduk, nefis odun ateşinde çay yapan, bulaşık makinesinde çay bardaklarını yıkayan kalabalık bir lokanta,nyanında bizim manav. Dedik biz taaaaaa Bafa dan size geldik. Delimisiniz diye baktı ama memnun da oldu tabi. Oradan geri dönmeyelim aralardan yol bulup göl çevresinden gidelim dedik, manav a sorduk, olur abla dedi. I phone da ok dedi. Girdik yola, süper yol, hava Yaz, yol daraldı, ağaçlar, otlar çoğaldı, kenarlarda eski çok güzel evler. Bir tanesine girdim, aaa eskiden camiymiş. Fotoğraflar sonra. Yolda ki otlar öyle çoktuki, bazıları gidon umu tuttu düştüm bile ama Allah tan yük yoktu üstümüz de. O yol olmayınca, döndük. I phone a göre her yol Paris.
Girdik başka bir yola. Ama hiç üzülmüyoruz. Yolda atlar, koyunlar, keçiler, mandıralar ( ama peynir
Maalesef hazır mayadan yapıyorlar) bu sefer yol dere yatağı gibi, bazı yerlerde yüdük, gidilecek gibi değil. Tam yolu gördük, bu sefer çamura battık, hele Cem bayağı iki bileğine kadar çamura girdi, küfürün bini bin para, yolu görüyoruz ama çıkamıyoruz. Döndük.
Başka bir yol ve yaşasın yola çıktık, bide çıka çıka...cık..cık... Daha epeyi bir yol var. Olsun keyif. Bakkala uğradık, yoğurt aldık, ekmek aldık, bira aldık ve yola çıktık..ekmekler berbat, normal fırın ekmeği ve şekilleri berbat. Yumuşak. Neyse, yola düştük, aa bir baktık gözleme, girdik aaa. Bira da var. Kaç tl, bakkalla aynı fiyat, yuh dedik. E bizim biralar soğuyacak. Sizinkini için dediler ama biz onları kampta içeriz dedik ve nefis hakikaten nefis gözlemeler eşliğinde oturduk ve eğlendik. Sohbet muhabbet.
Bu arada şu anda ekranda dolaşan aynı sivrisineğe benzeyen bizi ısırmayan ve ışığa bayılan "ışık sinekleri" var burada. Dün onları sivrisinek zannettik Allah tan değillermiş. Heryerdeler ve milyonlarca var. , sesleri de sivrisinek gibi ve burnunuza, ağzınıza, gözünüze giriyorlar. Şu anda beyaz duvar gözükmüyor, sinek, sinek. Ve sesleri, arı gibiler. İnanılmaz
Bu gece son gecemiz, yarın hedef Söke.
Kalın sağlıcakla
Yeni birşeyler öğrenen anne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
"Oğlak Kizları!"nı ziyaret ettiğiniz ve yorum bıraktığınız için teşekkür ederim. Hesabınız yoksa lütfen adınızı yazmayı unutmayın. Soru ve yorumlarınızı cevaplarken "Adsız" olarak hitap etmek istemiyorum. Herbiriniz benim için çok değerlisiniz.
İşini ciddiye alan anne Çiğdem
Teşekkür ederim.