Herhalde bir 20 yıl önceydi, Kaş ta kaldığımız pansiyonun balkonuna bir ağacın dalları çok hoş bir şekilde geliyordu, deniz manzarasını seyrederken, fasülye ye benzer meyveleri farkettim, keçiboynuzu, meyve onlar yiyebilirsin dediler. Yedim ve o günden bu yana çok severim. Ağacı bulunca da yerini mimler, Temmuz, Agustos gibi oaralarda olmaya çalışırım.
Baharatçılarda satılanları hiç sevmem, hem hep ağzı açık satarlar hem de eski ürün olduğu için bence keçiboynuzu ile alakaları yoktur.
Daha sonra da Kekovada n pekmezi ni almıştım, e yine 20 veya 25 yıl önceydi ve hayran kalmıştım pekmezin tadına, kokusuna, dokusuna. Harnup ta ne demiştim o zaman. Meğer Keçiboynuzunun litaratürde olan ismiymiş.
Burada ki pazarlarda da var. Tazecik, bayılıyorum ben tadına, sanki kağıt helva gibi desem bilmem keçiboynuzunun tadını anlamanıza yardımcı olabilirmiyim. Bu aralar malum Karatay yaşam stilini benimsedim, kontrol etmedim bol bol tükettim, aklım başıma yeni geldi ama telaşlanacak birşey yok. Yaradan yine harkulade bir besin sunmuş biz sefil kullarına.
Net ten bulduğum bazı bilgiler;
Bizim bahçede ki ağacın neden meyve vermediği anlaşıldı. 15 yaşında olması lazımmış. Bizim ağaç daha genç. Nelere iyi geliyormuş, her meyve gibi tabi ki, bağırsak hareketleri. Başka; ishali önlüyormuş, kilo kaybına yardımcı imiş, kemikleri güçlendirirmiş ve öksürüğe iyi gelirmiş. ooo antioksidan etkisi ile yaşlanmayı da geciktirirmiş. Burada kilosu 5 ila 8 Tl. Ve o senenin ürünleri pazarda bulunabiliyor. Büyük şehirdeyken almazdım ben hiç. Ağaçtan koparırsam yerdim sadece. Büyük şehirlerde fiyatı ne kadar acaba?? ( ikinci baskı biliyorum)
İshal olan çocuk ve bebeklerde ve hatta yetişkinler de; iki kaşık keçiboynuzu tozu, elma püresi ile karıştırılarak yendiği takdirde çok iyi gelirmiş. Aklımızda bulunsun. Bir yemek kaşığı keçiboynuzu tozu günlük lif ihtiyacının % 10 unu karşılarmış. İçinde kalsiyum, demir, magnezyum,potasyum ve bakır gibi mineraller de bulundururmuş.
Çayı da yapılıyormuş, ben direkt yediğim için bu yöntemi hiç denemedim, ama neden olamasın;
Saraçoğlu şöyle tarif etmiş;
Orta
büyüklükteki keçi boynuzundan 6-7 tanesini önce soğuk su altında
yıkayınız. Daha sonra bunları küçük küçük (3-4 cm uzunluğunda) kırarak,
kaynamakta olan yarım litreye yakın suyun içine atınız. Hafif ateşte 7-8
dakika kaynatınız. Soğuduktan sonra süzerek suyunu cam şişeye
doldurunuz. Buzdolabında en fazla üç gün beklete bilirsiniz.
Her
gün sabah kahvaltısı arasında ve akşam yemeğinden önce bir çay bardağı
içilir. Yaklaşık yarım litre olarak hazırladığınız keçi boynuzu suyu üç
gün buzdolabında bozulmadan korunabilir. Her üç günde bir, taze olarak
hazırlamanız gerekecektir. Hiç ara vermeden 20 gün uygulayınız. Yirmi
gün tamamlandıktan sonra aynı şekilde hiç ara vermeden 15 gün devam
ediniz. Onbeş günlük kürü uygularken bir çay bardağı içerisine bir küçük
çay kaşığı bal ilave edip karıştırınız, sabah kahvaltınız arasında ve
akşam yemeğinden önce birer çay bardağı içiniz. Keçi boynuzu kürünü
uygularken sabah kahvaltınızda ayrıca bal tüketmeyiniz.
Bir diğer bilgi;
Olgunlaşmadan yenirse
bağırsakları yumuşatır, olgunken kabızlık yapar. Yabani olanların
tohumlarına Kırat veya Karat adı verilir. (0,2 gram 1 karat) Karat
ölçüsü buradan gelmektedir. Tohumlarından zamk elde ediliyor ve yurt
dışına ihraç ediliyor. Kağıt ve Mobilya sanayinde kullanılıyor.
Keçiboynuzunda kolesterol
bulunmaması ayrı bir avantajdır. Kaffein ve theobromine içermediği için
de tansiyon problemi olanların rahatlıkla uygulayabilecekleri bir
kürdür. Fosfor ve kalsiyum bakımından zengindir. Bu nedenle osteoporoz
rahatsızlığı olanlara kalsiyum ihtiyaçlarının karşılanmasında çok iyi
bir destekleyicidir.
Fasulye
ve bezelye ile aynı bitki ailesinden olan keçiboynuzu genellikle
Akdeniz’e kıyısı olan güney Avrupa, Kuzey Afrika ülkeleriyle,
Ortadoğu’da doğal olarak yetişir. Bilimsel adı ceratonia siliqua olan
keçiboynuzu ağacı 10-15 metreye kadar boy atabilir ve dona karşı
dayanıklı yaprakları 10-20 santim uzunluğa ulaşır. Ağaç Eylül-Ekim
aylarında küçük ve sık çiçekler açar. Erkek çiçeklerin karakteristik bir
kokusu vardır. Ağacın meyve üretimi 15 yaşından sonra başlar ve tohum
kesesi olarak da adlandırılan meyvelerin uzunluğu 30 santime kadar
ulaşabilir.
Yaklaşık olarak 4000 yıldır çeşitli hastalıklara karşı tedavi amaçlı olarak kullanılan keçiboynuzu meyveleri, tohumları ve kerestesi ile pek çok kültüre yerleşmiş kullanım alanlarına sahiptir.
Yaklaşık olarak 4000 yıldır çeşitli hastalıklara karşı tedavi amaçlı olarak kullanılan keçiboynuzu meyveleri, tohumları ve kerestesi ile pek çok kültüre yerleşmiş kullanım alanlarına sahiptir.
- Prostat enfeksiyonlarının tedavisine yardımcı olur
- İshali geçirir
- Sindirim sistemi sorunlarını hafifletir
- Kemikleri güçlendirir
- Kilo kaybını destekler
- Öksürüğe iyi gelir
Fasulye
ve bezelye ile aynı bitki ailesinden olan keçiboynuzu genellikle
Akdeniz’e kıyısı olan güney Avrupa, Kuzey Afrika ülkeleriyle,
Ortadoğu’da doğal olarak yetişir. Bilimsel adı ceratonia siliqua olan
keçiboynuzu ağacı 10-15 metreye kadar boy atabilir ve dona karşı
dayanıklı yaprakları 10-20 santim uzunluğa ulaşır. Ağaç Eylül-Ekim
aylarında küçük ve sık çiçekler açar. Erkek çiçeklerin karakteristik bir
kokusu vardır. Ağacın meyve üretimi 15 yaşından sonra başlar ve tohum
kesesi olarak da adlandırılan meyvelerin uzunluğu 30 santime kadar
ulaşabilir.
Yaklaşık olarak 4000 yıldır çeşitli hastalıklara karşı tedavi amaçlı olarak kullanılan keçiboynuzu meyveleri, tohumları ve kerestesi ile pek çok kültüre yerleşmiş kullanım alanlarına sahiptir.
Yaklaşık olarak 4000 yıldır çeşitli hastalıklara karşı tedavi amaçlı olarak kullanılan keçiboynuzu meyveleri, tohumları ve kerestesi ile pek çok kültüre yerleşmiş kullanım alanlarına sahiptir.
- Prostat enfeksiyonlarının tedavisine yardımcı olur
- İshali geçirir
- Sindirim sistemi sorunlarını hafifletir
- Kemikleri güçlendirir
- Kilo kaybını destekler
- Öksürüğe iyi ge
Kalın sağlıcakla
Keçi anne
3 yorum:
Küçük bir bilgi de benden olsun ; gerçi siz mutlaka biliyorsunuzdur ; keçiboynuzu tozunu kakao yerine puding , kek ve kurabiyelerde de rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Sevgilerimle.
Evvet biliyordum ama hiç denemedim. Çekirdeklerini çıkarıp ki bu zor kısmı, rondoda denemem lazım yada şu Sinbo nun en ekonomik baharat değirmeninden almak lazım.
Teşekkür eden anne
Olur olmaz kimsenin yemedigi seyleri yemeyi pek severim,igde ve keciboynuzu bunlardan sadece biri,cogu tanimiyor,ben hep sert olanindan yemistim,simdi siz anlatinca yumusagini düsünemiyorum,her zaman oralarda varmi bilmiyorum ama unutmazssam alirim kesin,not aliyorum sonra onlarida bulamiyorum:)) Evde keciboynuzu pekmezi var,özellikle aciklamislar,koyu olur merak etmeyin bozuk degil diye,bende merak ediyordum neden böyle kivamli diye...
Yorum Gönder