Dun yine Istanbul a soguk hava geldi. Yagmur, ruzgar, kiyamet.
Trafik felaket.
Arada Goztepe de bir isimiz vardi bu sebeple yine kurtarici Metro yerine, minubus kullandik. Sonrasi yagmur da kahve dunyasinda mahsur kaldik. Aslinda dinlendik diyelim. Agizda patlayan Ada kiz in cok sevdigi cukulatalardan da yedik.
Aklimiza sinemaya gitmek otomatik olarak geldi. Turkiye de sadece iki tane olan I max gonlumuzden gecti. Vee ver elini Akasya alisveris merkezi. Eskiden tam da o binanin yerinde Ford ofiste calisan esim ve kardesim hala pek yadirgasada, cogunluk bu eski bilgiyi unutmustur bile.
Dirilis filmine girdik. Hikaye bayat ama goruntuler super.
Di Caprio super ama kotu karakteri oynayan oyuncu bana gore daha iyiydi.
Bircok sahnede goruntuler o kadar sahiciydi ki, kendimi hep gerilmis buldum.
Hele Ayi saldirisinin oldugu sahne ve birkac digeri.
Kameranin, ana karekterin nefesi ile bugulanmasi ise beni birkac kere hey film izliyorsun anina geri getirdi. Bir de yandaki saygisiz kizin mesajlasmayi birakamadigi telefonun isigi.
Yonetmen de oscar odullu imis.
Gidiniz, siddetle tavsiye ediyorum.
Kalin saglicakla
Gezerek anne
1 yorum:
Film aklımda olsun. O tip insanlara sinema saygısızlık diyorum ben.
Yorum Gönder