Bu sabah bir haber okudum; Tüm Dünya da insanlar doğala dönüş yapıyorlarmış.
Okuduktan sonra düşündüm, aslında Dünya bana ve benim tercihlerime dönüş yapıyor.
Çocukluğum Suadiye nin harika bağ bahçelerinde, Çatalçeşme deki denizinde geçti, ilkokul bittiğinde Bostancı ya taşındık, orada da heryer yeşildi, biz büyürken büyüyen, tek tek ve yavaş yavaş kaybolan oynadığımız arsalara yapılan binaların, o zamandan yavaş yavaş gelişen inşaat sektörünün inşaatlarında oynardık. Velhasıl neredeyse 50 yıldır inşaatların içindeyim.
Oldum olası ağaçlardan inmez, bitkilerin adını, şeklini merak eder, herkese sorardım. Bu nedir, bu, ya bu. Çitlenbik ağacınn meyvelerini dört gözle bekler, ateş dikeni, böğürtlen yer öğlen yemeğine eve gitmezdim.
Yediklerimiz hep daha doğal şeylerdi, ve fakat Rama diye bir margarini, bir eklmekle hapur hupur götürdüğümüzüde hatırlarım. Sokaktan gelirdik ve evde birkaç çocuk, bir ekmek ve bir kutu Ramayı bitirirdik. Şanssızlık ama o zamanlarda ki hazır gıdaların bile bugünkülerden masum olduğuna inanıyorum. Bakkal Haçik amcadan aldığımız ülker in fındıklı bisküvileri de unutmamak lazım tabi.
Allah Rahmet Eylesin.
Bazan soruyorlar, neden krem yapıyorsun, nasıl başladın, nereden aklına geldi diye?
Aklıma gelmedi, sanırım benim Dünya da olmamda ki amaçlardan biri bu.
Hani derler ya ilham geliyor diye, bana da doğa da, en rahat olduğum yerde sanki fısıldıyor bitkiler, beni krem yap, beni tonik yap, hey baksana bana, dokunsana bana bak ne güzel kokuyorum. Veya tüm ilgili insanlarla bir şekilde bir vesile ile tanışıveriyorum.
Isırgan tarlası bulduğumda gelincik toplarken sanki elmas topluyorum.
Sanki gençleşiyorum sanki ruhum okşanıyor.
Kelimelere dökmek zor tabi. Yükseliyorum sanki.
Hah. İşte bahçede kurtbağrı açtığında, hemen araştırmalar başlıyor, kitaplar, internet, bilgi deposu ustalar ve hoop ortaya cilt kuruluğuna çok iyi gelen krem çıkıveriyor. Dalyan da olmanın avantajı da büyük tabi, etrafım arıcı dolu, en güzel ve taze balmumuna erişebiliyorum, zeytinyağı gözümün önünde soğuk sıkım, çuvallardan akıyor, sanki içime akıyor. Kızım gözümün önünde büyüyor, eşim dizimin dibin de, deniz 12 km, kanal 10 adım ileride. Dostalar aktiviteler çevremde.İnsan emekliliğinde daha ne ister a canlarım. Ve tabi tüm bu iyi enerjiler tüm CrocuS ürünlerime sirayet ediyor. En azından ben öyle olduğuna inanıyorum. Şükürler olsun, size de şifa olsun.
Kalın sağlıcakla
İçi dolup taşan anne
4 yorum:
Okurken tüm o bitkileri topladım, sevdim, kokusunu duydum sanki. Şimdi Tallinn deyim. Tüm şehir ahududu kokuyor. Gerçekten. Bir de yalın kat gül var her yerde. O dört yapraktan inanılmaz güçlü bir gül kokusu yayılıyor her yere.
İşte böyle :)
Harika bir post olmuş bu. Okurken çok zevk aldım. Yaptığınız işin sizi mutlu ettiği, ruhunuzu beslediği o kadar belli ki. Bu pozitiflik kremlerinize de yansıyordur kesinlikle. Temmuz başından ortalarına kadar Fethiye'de olacağım, eğer bu tarihlerde Fethiye'de ya da yakınlarında bir pazara çıkacaksanız, gelmek sizi görmek isterim. Sağlıklı mutlu güzel günler sizin olsun.
Dilek
Çok güzel bir yazı olmuş :)
Tulin ne hos yazmıssın.
nem amca cevap veriyorum.
dilek.
klavye problemim var, imlayı nagıslayın.
aaa kacırdımı mı sizi ben. tuh.
sagol asortik.
gecikmiş anne
Yorum Gönder