Hemen kısa bir post atayım, yoksa sonra çok birikiyor. Yorgun savaşçı olarak, ıslak bir biçimde saat 19,30 da eve geldik. Buyrun bugünkü hikayemiz;
Sabah saat 08,45 te çıktık evden, sonra bidaa saate bakmadık, trene bindik, Haydarpaşa da hazırda vapur yoktu, motora bindik. Son durak Karaköy. İnince sert bir rüzgar vardı Ada kız üşüdüm dedi. Oh olsun beni dinlemeyip, taytın altına çorap veya üstüne pantalon giymessen olacağı bu olur dedim. Bidaa seni dinleyeceğim anne dedi. Artık ne kadar güvenilirse bu cevaba.
Hemen aç parantez yapalım; geçen biryerde bir pedagogun tavsiyesini okudum. Diyorki; Kış ortasında çocuklarınız evden Yaz lık etekle çıkmak istiyorlarsa onlara bir kez olsun izin verin, böylece kendileri gerçekle tecrübelenirler ve birdahaki evden çıkış seferinde durumu anlatmak zorunda kalmassınız.
Tünel le ( Dünya nın ikince Metro suymuş ) Galatasaray a çıktık ve ilk gördüğümüz Penti den kendisine içi muflonlu, tabiki pembe bir çorap aldım ve giydirdim. Oh annecim dedi. İçim eridi. Bakalım gelecekte bizi neler bekliyor bu konuda.
Oradan Galatasaray Lisesi nin oraya kadar yürüdük ve hemen yanında ki sokaktan sağa, Çukurcuma yönüne doğru döndük, zaten duvarda kocaman tabelasi var müzenin, görmemeniz imkansız.
10.40 da oradaydık. Erken ama Anadolu yakasından geldiğimiz düşünülürse süper zamanlama.
Fotolar, müzenin, net sitesinden. İçeride fotoğraf çekmek yasak.
Link için bir tık
Kitaplık ta süper gözüküyordu ama gezemedim, sanki üyelik sistemi ile çalışıyor gibiydi ve zamanım yoktu.
Ada kız la tüm personel çok güzel ilgilendi. Sağolsunlar. Herşey tertemiz. Aktivite saati gelince yaklaşık 10 kadar çocuk Aslı ablalarının arkasına takılıp 5. kata çıktılar. ( Aktivite ücreti 15 Tl ) Henüz açık olmayan manzaralı Lokanta katına. Bende derhal bir capp. söyledim ve yeni kitabımı açtım, aa o ne gözlüğüm yok, hadi buyrun. Cem i arayayım, geldik v.s. diyeyim dedim, telefonda yok. Müzenin telefonunu kullandım. Bir kocaman teşekkür daha. Öyle bir telaş oluyorki sabah, önceden hazırlansamda mutlaka birşey unutuyorum ama Ada nın eşyaları tam. Nasıl?? :-)
Ada afişlere bakıyor.
Konuşlandığımız masa.
Aman bir sohbet muhabbet. Bin kere teşekkür ederiz.
Yola çıktılar, önce müzeyi gezecekler.
Aslında herişte bir hayır vardır ( herşeyi unuttum ya, yoksa kitap okuyacaktım ve müze yi tam gezemeyecektim) derler ya, ben de önceden aldığım biletle ( emekli 5 Tl) müzeyi gezmeye erken başlayayım dedim. Iyiki demişim, anca bitti, neredeyse Ada ya yetişemiyormuşum, ben gruba katıldığımda tüm anneler oradaydı.
Müze süper, 4. kattan aşağı doğru gezmeye başlamanız tavsiye ediliyor. Benim pek ilgilenmediğim, harika, eski ışıklandırma, seslendirme aletleri, makinaları ve kameralar vardı. Onun dışında; afişler, fotoğraflar, bilgiler, bazı özel eşyalar ve balmumu heykeller. Harkulade düzenlenmiş bir müze, kesin görülmesi ve gezilmesi gerek bence. Öğleden sonra bugün ücretsiz olan İstanbul Modern e gitmeye niyetliydim ama vazgeçtim, çünkü; bu müzenin bende bıraktığı izi birkaç gün yaşayayım istedim. Öyle etkiledi beni. Ellerine sağlık.
Şiddetle tavsiye ediyorum, gidiniz ve görünüz.
Adını unuttuğumuz çocukların dilinden müthiş anlayan ablamız, kağıt makas oynuyorlar.
Ada biraz çekindi başta ama ablamız çözdü meseleyi. Milyon kere teşekkür ederiz.
En son bombayı patlatıyorum, sıkı durun; Ada ve ben tuvaleti kullandık çıkmadan, elimde ki cüzdanı tuvalete çanta koyma yerine astım. Sonra müzeden çıktık, YKB Kültür yayınları kitapçısına girdik, sömestr dolayısıyla çocuk kitapları /%25 indirimli diye. Kitapları aldım, parayı ödeyeceğim cüzdan yok. Yuh artık dedim kendime ve Allah tan yakın olan müzeye koşarak geri döndük, onlarda bizi CEP ten ( unuttuğum) arıyorlarmış. Komik değil mi. Çok da korkutucu. Neyse eksiksiz tam aldım diye tutanak tuttturdular ( haklı olarak) ve yolumuza devam ettik. Haa.. bu arada eve dönebilirdik cüzdansız çünkü Istanbulkart cebimdeydi. Allah tan kitap aldık yoksa evde fakedecektim. O arada cüzdanı başka biri almış olabilirdi yada offff...hoş olmayan şeyler.. Uğraş dur.
Ada acıkmış, ne istersin dedim çıkışta. Cevap belli, Burber King, ( Burger demiyor Ada bizde düzeltmiyoruz, hoşumuza gidiyor) özellikle unuttururum diye tekrar tünel tarafına döndük, biliyorum ki yol üzerinde burberking yok. O acıkmış halde dayandı, belki Karaköy iskelede vardır demiştim ama sonra taze ama kaya gibi simidi alttaki sallanan dişine rağmen yedi, vapurda yanına da bir ayran. Yırttık derken, simidin yarısını yiyeceğim, akşama Burber yeriz baba ile demez mi. Of ki of. ''El mi yaman bey mi'' yaptı kızım bana resmen. Eh bir kere söz verdik tabi.
Yol üzerinde olan St Antuan klisesinin ( galiba) X-mas süslerini kaldırmamışlardı, Ada ile öncelikli bir Cami içini ziyaret edelim isterdim ama olmadı, Ada kız süsleri görünce girmek istedi. Kırmadım, anlattım Isa yı, Muhammet i dilim döndüğünce. Kızdım, Maltepe Cami ine bizi geçen ay içeriye almadılar diye. En kısa zamanda bir Cami ziyareti var planımızda.
Yolda öğrensin diye ona Beyoğlu çukulatasında da aldım, gerçi klasik olmayan antep fıstıklısını seçti ama yiyişimizi görmeliydiniz. Bir de alırken dükkanda ki kavgamızı, bir tablet aldık, beraber paylaşırız dedim ama kabul etmedi ve ağlamaya başladı. Kızım bu kocaman paket yalnız yiyemessin, paylaşacağız, de ki ben yemedim, yine de hepsini bir oturuşta yiyemessin, zararlı. Ağlamaya devam edince o zaman almıyorum dedim. Neyse sonunda anlaştık, öğle yemeğimizden sonra paylaştık vapurda, ama bir keyifli yedi ki sormayın.
Kadıköy den metro ve ver elini cicoş, sohbet muhabbet ve sonra baba yı karşıla ve burber, ıslanarak eve dönüş. Cicoştan, eve gelmek için bindiğimiz minübüs şöförü felaket kullanıyordu arabayı, gerçi bu tarz kullanmayan yok. Yakındır büyük bir facia kopması, umarım o faciadan önce alınır tedbirler ve cezalar uygulanır.
Yarın Pera müzesindeyiz, haydi rastgele bize
Gezerek anne-kız