31 Ocak 2013 Perşembe

Turvak Sinema - Tiyatro Müzesi ve Sanat Kitaplığı

Merhaba,

Hemen kısa bir post atayım, yoksa sonra çok birikiyor. Yorgun savaşçı olarak, ıslak bir biçimde saat 19,30 da eve geldik. Buyrun bugünkü hikayemiz;

Sabah saat 08,45 te çıktık evden, sonra bidaa saate bakmadık, trene bindik, Haydarpaşa da hazırda vapur yoktu, motora bindik. Son durak Karaköy. İnince sert bir rüzgar vardı Ada kız üşüdüm dedi. Oh olsun beni dinlemeyip, taytın altına çorap veya üstüne pantalon giymessen olacağı bu olur dedim. Bidaa seni dinleyeceğim anne dedi. Artık ne kadar güvenilirse bu cevaba.

Hemen aç parantez yapalım;  geçen biryerde bir pedagogun tavsiyesini okudum. Diyorki;  Kış ortasında çocuklarınız evden Yaz lık etekle çıkmak istiyorlarsa onlara bir kez olsun izin verin, böylece kendileri gerçekle tecrübelenirler ve birdahaki evden çıkış seferinde  durumu anlatmak zorunda kalmassınız.

Tünel le ( Dünya nın ikince Metro suymuş ) Galatasaray a çıktık ve ilk gördüğümüz Penti den kendisine içi muflonlu, tabiki pembe bir  çorap aldım ve giydirdim. Oh annecim dedi. İçim eridi. Bakalım gelecekte bizi neler bekliyor bu konuda.

Oradan Galatasaray Lisesi nin oraya kadar yürüdük ve hemen yanında ki sokaktan sağa, Çukurcuma yönüne doğru döndük, zaten duvarda kocaman tabelasi var müzenin, görmemeniz imkansız.

10.40 da oradaydık. Erken ama Anadolu yakasından geldiğimiz düşünülürse süper zamanlama.

 
Fotolar, müzenin, net sitesinden. İçeride fotoğraf çekmek yasak.
Link için bir tık



Kitaplık ta süper gözüküyordu ama gezemedim, sanki üyelik sistemi ile çalışıyor gibiydi ve zamanım yoktu.

Ada kız la tüm personel çok güzel ilgilendi. Sağolsunlar. Herşey tertemiz. Aktivite saati gelince yaklaşık 10 kadar çocuk Aslı ablalarının arkasına takılıp 5. kata çıktılar. ( Aktivite ücreti  15 Tl ) Henüz açık olmayan manzaralı Lokanta katına. Bende derhal bir capp. söyledim ve yeni kitabımı açtım, aa o ne gözlüğüm yok, hadi buyrun. Cem i arayayım, geldik v.s. diyeyim dedim, telefonda yok. Müzenin telefonunu kullandım. Bir kocaman teşekkür daha. Öyle bir telaş oluyorki sabah, önceden hazırlansamda mutlaka birşey unutuyorum ama Ada nın eşyaları tam. Nasıl?? :-)



Ada afişlere bakıyor.



Konuşlandığımız masa.



Aman bir sohbet muhabbet. Bin kere teşekkür ederiz.



Yola çıktılar, önce müzeyi gezecekler.



Aslında herişte bir hayır vardır ( herşeyi unuttum ya, yoksa kitap okuyacaktım ve müze yi tam gezemeyecektim) derler ya, ben de önceden aldığım biletle ( emekli 5 Tl) müzeyi gezmeye erken başlayayım dedim. Iyiki demişim, anca bitti, neredeyse Ada ya yetişemiyormuşum, ben gruba katıldığımda tüm anneler oradaydı.   



Müze süper, 4. kattan aşağı doğru gezmeye başlamanız tavsiye ediliyor. Benim pek ilgilenmediğim, harika,  eski ışıklandırma, seslendirme aletleri, makinaları  ve kameralar vardı. Onun dışında; afişler, fotoğraflar, bilgiler, bazı özel eşyalar ve balmumu heykeller. Harkulade düzenlenmiş bir müze, kesin görülmesi ve gezilmesi gerek bence. Öğleden sonra bugün ücretsiz olan İstanbul Modern e gitmeye niyetliydim ama vazgeçtim, çünkü; bu müzenin bende bıraktığı izi birkaç gün yaşayayım istedim. Öyle etkiledi beni. Ellerine sağlık.

Şiddetle tavsiye ediyorum, gidiniz ve görünüz.

 

Adını unuttuğumuz çocukların dilinden müthiş anlayan ablamız, kağıt makas oynuyorlar.
Ada biraz çekindi başta ama ablamız çözdü meseleyi. Milyon kere teşekkür ederiz.

En son bombayı patlatıyorum, sıkı durun; Ada ve ben tuvaleti kullandık çıkmadan, elimde ki cüzdanı tuvalete çanta koyma yerine astım. Sonra müzeden çıktık, YKB Kültür yayınları kitapçısına girdik, sömestr dolayısıyla çocuk kitapları /%25 indirimli diye. Kitapları aldım, parayı ödeyeceğim cüzdan yok. Yuh artık dedim kendime ve Allah tan yakın olan müzeye koşarak geri döndük, onlarda bizi CEP ten ( unuttuğum) arıyorlarmış. Komik değil mi. Çok da korkutucu. Neyse eksiksiz tam aldım diye tutanak tuttturdular ( haklı olarak) ve yolumuza devam ettik. Haa.. bu arada  eve dönebilirdik cüzdansız çünkü Istanbulkart cebimdeydi. Allah tan kitap aldık yoksa evde fakedecektim. O arada cüzdanı başka biri almış olabilirdi  yada offff...hoş olmayan şeyler.. Uğraş dur.

Ada acıkmış, ne istersin dedim çıkışta. Cevap belli, Burber King, ( Burger demiyor Ada bizde düzeltmiyoruz, hoşumuza gidiyor)  özellikle unuttururum diye tekrar tünel tarafına döndük, biliyorum ki yol üzerinde burberking  yok. O acıkmış halde dayandı, belki Karaköy iskelede vardır demiştim ama sonra taze ama kaya gibi simidi alttaki sallanan dişine rağmen yedi, vapurda yanına da bir ayran. Yırttık derken, simidin yarısını yiyeceğim, akşama Burber yeriz baba ile demez mi. Of ki of. ''El mi yaman bey mi''  yaptı kızım bana resmen. Eh bir kere söz verdik tabi.





Yol üzerinde olan St Antuan klisesinin  ( galiba) X-mas süslerini kaldırmamışlardı, Ada ile öncelikli bir Cami içini ziyaret edelim isterdim ama olmadı, Ada kız süsleri görünce girmek istedi. Kırmadım, anlattım Isa yı, Muhammet i  dilim döndüğünce. Kızdım, Maltepe Cami ine bizi geçen ay içeriye  almadılar diye. En kısa zamanda bir Cami ziyareti var planımızda.

 
Yolda öğrensin diye ona Beyoğlu çukulatasında da aldım, gerçi klasik olmayan antep fıstıklısını seçti ama yiyişimizi görmeliydiniz. Bir de alırken dükkanda ki kavgamızı, bir tablet aldık, beraber paylaşırız dedim ama kabul etmedi ve ağlamaya başladı. Kızım bu kocaman paket yalnız yiyemessin, paylaşacağız, de ki ben yemedim, yine de hepsini bir oturuşta yiyemessin, zararlı. Ağlamaya devam edince o zaman almıyorum dedim. Neyse sonunda anlaştık, öğle yemeğimizden sonra paylaştık vapurda, ama bir keyifli yedi ki sormayın.



Kadıköy den metro ve ver elini cicoş, sohbet muhabbet ve sonra baba yı karşıla ve burber, ıslanarak eve dönüş. Cicoştan, eve gelmek için bindiğimiz minübüs şöförü felaket kullanıyordu arabayı, gerçi bu tarz kullanmayan yok. Yakındır büyük bir facia kopması, umarım o faciadan önce alınır tedbirler ve cezalar uygulanır.

Yarın Pera müzesindeyiz, haydi rastgele bize

Gezerek anne-kız





30 Ocak 2013 Çarşamba

Yarı yıl tatili 2

Merhaba,

Dinleniyoruz biz, dinlenirken Ada kız ın sınıfında ki yap-boz ları yapıyoruz. Çok dağılmış. Bayağı keyf alıyoruz. Büyükanneden yardım alacağız orası kesin tabi.

Salı ve Çarşamba cimnastik teyiz, yeni pilates eğitmenlik kursu başlamış, bir diğeri o bitmeden başlayacak. Hızlandılar, oysa biz 6 ay beklemiştik. Üstelik ellrinde kağıtlarla dolaşmıyorlar, hareket isimleri duvarlarda kocaman yazılı. Şanslılar. Ben de aralarında hareketlerimi yaptım. Şaşırdılar soru sordular. Ben de yanıtladım, aldım ya sertifikayı onların gözünde önemli bir şahısım. Hareketlerim değişik geldi onlara, anlattım.Çok da geveze olmadan tabi.

Yarıyıl programımıza Turkuazzo yu ekleyeceğim. Palyaçoların su içinde ki gösterileri ilginç olabilir, katılımcılara bir sonra ki Cumartesi yapılacak Winks için davetiye verilecekmiş. Ada delirecek.

Bir de şöyle bir link var, daha fazla yarıyıl programı isteyenler için bir tık

Bir de Kadıköy de yıllardır olan 5-8 katlı bir binada hizmet veren Pera varmış. Biz yeni öğrendik. Bizim programımız dolu ama siz yararlanabilirsiniz. Bir tık da onun için.

Dünden komik bir anı; az kullanılan bir odadaki tozlu masanın üstüne, oraların tozunu alması gerekli beye uyarı olsun diye, toza, ''sen öldün ... bey''  yazılmış. Sonra sohbet sırasında o bey e notu gördünmü diye sorulmuş, o da aynen yanıtlamış, siz cevabı gördünüz mü?? Gidip bakmışlar, toza şunlar yazılıymış; ''melekler ölmezzz..''  nasıl, çok güldüm.



Bu yazı kısa olsun.
Uykulu anne






28 Ocak 2013 Pazartesi

Eti Tiyatrosu - Çizmeli Kedi

Merhaba,

Sabah saat 10,30 da çıktık evden, kızım tv seyretmek istediğini, evde kalmak istediğini belirtti. E o zaman gitmeyelim dedim, sildi göz yaşlarını, gitmek istiyormuş  ve hoooop dışarıya.

Tam Yasemin ve Beliz in evi önünde Yasemin ile konuşurken ki Beliz hala uyuyormuş. Ada cık ağlamaya başladı, nasıl pıtır pıtır dökülüyor gözyaşları. Ne oldu kızım?? Dişim çok acıyor dedi, sakızı ver o zaman dedim, nasıl bir teslimiyetle ağzında avucuma atıverdi sakızı görmeliydiniz.
Oysa ki tüm haftasonu neden benim dişim dökülmüyor diyordu, al işte.  Üstelik ilk çıkan dişi sallanıyor yani Yıldız teyzesinin çıkarken gördüğü :-)  Hayırlısı.

Artık ben bişey yiyeyemem anne sadece çorba içebilirm dedi Ada.  Olur mu kızım, yan dişlerinle yer birazda dikkat edersin olur biter dedi, telaşlı anne. O ara Cem aradı, bizimki heyecanlandı, telefonu istedi ve hemen havadisi verdi, dişim sallanıyor babacığım.

Tren geldi ve hemen bindik, mesafe uzun olduğu için tabiki eski tren geldi. Indik Söğütlüçeşmede, yürüdük minibüs yoluna bindik 8A ya ve aşağı yolda inip ( Gözcübaba yoluna sapmadan) vurduk kendimizi yokuş yukarı acıbadem yoluna, nasıl güzel bir çam, servi güzelliği tabiki mezar, Ermeni, Rum, Katolik..  duvar bitiminden sağa kıvrıl, biraz daha yürü hopp Doğuş Üniversitesi, saat 11,40 tı.

Bilet varmı dedik, var dediler. Yukarı çıktık bizi koca bir ayı karşıladı hani şu çukulataların üstünde olan Petito ayısı, pek de cana yakındı ama Ada nedense çekindi, utandı, eh ne yapalım ısrar yok.

 

O salona girdi ben de dışarıda kitap okudum. Ara ara kontrol ettim tabi. Bir de salon sıcak, t-shirtle oturttum onu.  O ara sohbet eden ve part time çalışan öğrencilerden biri çukulata getirdi, hayır dermiyim. E hani kahve nerede diyince, kız bir telaş, getireyim aşağıda filan derken, şaka yapıyorum bitanem dedim. Aynı çikolatadan çocuklara da tiyatrodan çıkarken dağıttılar, dişi acıyan kızım kütür kütür götürdü. Bir anne olarak bunu derhal kenara yazdım tabi.


Huysuz kızım, önde yer varken arkaya oturmak istedi, ayaküstü orada da hırlaştık. Neyse ortasını bulduk sonunda. Bir de bana hadi anne sen git demez mi..


Biletimiz.

Salon da 30 kişi ya var ya yoktu. En son Eti nin aktivitesi çok kalabalıktı ama bu sefer çalışanlar bile şaşkındı. Salon boş, gelen var mı diye sorup durdular aşağıya, girişe. Bize yaradı tabi. Davetiyesiz  girdik. Çıkışta eskisi gibi aktivite yok.

Teşekkürler Eti, ücretsiz olan bu etkinlik çok kaliteli. 03. Subat a kadar tiyatro bu sahnede. Mutlaka çocuğunuzu götürün.


Sahne süper.


Kızımın ''eti'' bayrağı ve kitabını okuyan anne.


Çıkışta dağıtılan çukulatalar ve çalışan öğrenciler.


Ohhh değemyin keyfime.



Neşesi yerine gelmiş Ada.


Sonra oradan Kadıköy e ara sokaklardan yürüdük. Kızım dediki beni '' sosili '' diye kandırıp yürütüyorsun. E kızım bende yürüyorum. O dükkan senin bu dükkan benim yürüdük, sonra da görüldüğü üzere sosisli keyfi. Acı hardalllı ve turşulu olan benim sandom fena acıydı o ayrı ama güzel. İli sosili, iki ayran 8 Tl.

İstanbul Kart ada 20 Tl aldık bugün.


Sineksekiz yayınevine uğradık hem belki anneye fihrist buluruz, borcumuzu öder diğer kitaplara bakarız diye ama kapalıydı. Bina çok güzeldi. Eski binaların gözünü seveyim.

Çarşıda yine Beyaz fırın ziyaretimiz ve topu topu 6 kurabiye biri tabi ki Ada nın favorisi ''macaron'' hesap 6 Tl. Pahalı.
Ama çok güzel. 


 Neyle dönelim kızım, tren mi, otobüs mü, metro mu. Metro anne, e hadi o zaman. E-5 ten de Maltepe ye yürüdük. Bir de azıcık çips yedik. Eve geldik, sarmayı sardık. Menümüz, ezogelin, sarma ve ayran. Ve sonrasında  post yazılıyor.

Metronun da bu görüntüsüne bayılıyorum, vagon yok ya taaa öteki uç gözüküyor ve simetri ve derinlik  müthiş. Yeni trenlerde de manzara aynen böyle oluyor.

Yarın cimnastik günü, menü belli değil.
Kalın sağlıcakla.
Hala aktif anne






   


27 Ocak 2013 Pazar

6 yaşında ki kızımla sömestr (yarıyıl tatilinde) de neler yapacağız.

Günaydın,

İstanbul soğuk ve yağmurlu. Pis bir yağmur var, şiddetli değil.

Kızım Cuma günü karne aldı. Daha doğrusu ''gelişim raporu''. E haliyle ''pekiyi '' tabi. :-)

Gelelim Sömestrde neler yapılacak konusuna. İki hafta önceden rezervasyonları yaptırmıştım, size de rehber olması açısından paylaşmak istiyorum.

Önce bir dinleneceğiz, daha doğrusu avareliğin tadını çıkaracağız. Pek alışveriş merkezi aktivitesi istemiyorum ama mecburen boş günlerimizde bu tip değerlendirme yollarına da başvuracağız.

31. Ocak saat 11,00-13,00 arası TURVAK da olacağız. Önce müze gezilecek ve sonra boyama aktivitesi yapılacak. Ücret 15 Tl.

Türker Inanoğlu nun açtığı güzel bir müze. Ben de daha önce gitmedim. Benim için de bir fırsat olacak.

SÖMESTR TATİLİNE ÖZEL ÇOCUK ATÖLYELERİ
TÜRVAK Sinema-Tiyatro Müzesi, 29 Ocak – 9 Şubat 2013 tarihleri arasında 5-12 yaş çocuk grupları için eğitim etkinlikleri düzenliyor.


Çocuklar, Karagöz-Hacivat’tan balmumu heykellerine, oyun kostümlerinden film afişlerine kadar, tiyatro ve beyazperdenin büyülü dünyasında yapacakları eşsiz yolculuk ardından, “Benim Müzem” ve “Benim Afişim” isimli atölye çalışmalarına katılacaklar. Bu atölyelerde, dilerlerse kendileri için hazırlanan özel çalışma kağıtlarından kesip-yapıştırarak Müze sergilerinin bir kolajını yapacaklar, dilerlerse boyalarla ve renkli harflerle, hayal ettikleri kendi film afişlerini tasarlayacaklar.

Etkinlik tarihleri*:
29 Ocak Salı 11:00-13:00
31 Ocak Perşembe 11:00-13:00
2 Şubat Cumartesi 12:00-14:00
5 Şubat Salı 11:00-13:00
7 Şubat Perşembe 11:00-13:00
9 Şubat Cumartesi 12:00-14:00

Etkinlik katılım ücreti:
15 TL
Rezervasyon gereklidir. Eğitim atölyeleri süresince aileler CineTele Café’de %20 indirimden yararlanabilir.
(*) Belirtilen gün/saat dışındaki çocuk grup gezileri için lütfen bilgi alınız.
Detaylı bilgi ve rezervasyon:
TÜRVAK Sinema-Tiyatro Müzesi
Yeniçarşı Cad. No:24 Beyoğlu
0 212 245 80 92
aslicanan.yilmazsoy@turvak.com

-------------------------------------------------------------------------------------
 
01.Şubat ta Pera Müze sinde olacağız. Önce müze gezilecek sonra aktivite yapılacak. Ben de gezerim diye düşünüyorum, olmadı harika cafe sinde kaave höpürdetir, kitap okurum. Ücret 30 Tl.

Çölün Hayvanları
Çocuklar, çöldeki hayvanları tanıyarak yetiştikleri doğal yaşam alanlarıyla ilgili bilgi edindikten sonra oyuncak hayvanın özelliklerine göre yaşadıkları çevreyi kille şekillendirecekler.

4-6 yaş
1 Ocak Cuma
11:00 – 13:00

8 Şubat Cuma
11:00 – 13:00

Suyun Üstündeki Resim: Ebru
Çocuklar, geleneksel ebru sanatıyla tanışarak, küçük dokunuşlarla boyaların su üzerindeki büyülü şekillerini kağıda aktaracaklar.

Devamı için ltf. bir tık.

----------------------------------------------------------------------

Doğuş Kampüsünde ki ücretsiz Eti tiyatrosu '' Çizmeli kedi '' için davetiye alınabilir.
Keza Migros un da bir tiyatro etkinliğ mevcut, davetiyeler, Migros mağazalarında.

-------------------------------------------------------------------------------------------------

Çengelköy de ki '' araba  müzesi var. Bilgi için telefon;  0216 329 50 30

----------------------------------------------------------------------------------------------------

Çocuk tiyatrolarının heryerde alası ve çeşitleri mevcut. Kadıköy de ki etkinlikler 10 Tl.

----------------------------------------------------------------------------------------------------

Oyuncak Müzesin de 7 yaş ve üstü için harika etkinlikler var.

---------------------------------------------------------------------------------------------------


 Arada Cumartesi Ada kız ın son d. günü partisi var. Bu yıl 40 gün 40 gece oldu biliyorsunuz.

------------------------------------------------------------------------

Santral İstanbul da ki Siemens aktivietisi maalesef Mart ayına kadar ara vermiş, daha fazla bilgi isteyenler için link. Bir de tabi burada çocuk yaşları daha büyük en az 7 üstü olmalı bence. Haftasonu atölyeleri hariç.

Nasıl gidilir de kolay.  Taksim, AKM nin önünden her yarım saatte bir servis kalkıyor. Dönüşte de aynı düzende çalışıyor. Girişte 10 Tl, 12 yaş altı çocuk ücretsiz.

-------------------------------------------------------------------------

05. Şubat ta, İstanbul Modern de ''kostüm tasarım '' a katılacaktık ama 7 yaş sınırına takıldık. Çocukları 7 ve üstü olanlar bu aktiviteleri kaçırmasınlar ltf. Ücretler 55 Tl civarında. Ben Ada yı müzenin ücretsiz olduğu bir Perşembe götüreceğim.

İstanbul Modern, 7-12 yaş grubundaki çocuklar için, yarıyıl tatilinde sanatla dolu, eğlenceli bir program hazırladı. Her gün farklı bir etkinliğin düzenlendiği 7-12 Yaş Grubu İçin Yarıyıl Sanat Atölyeleri’nde çocuklar resim, heykel, fotoğraf, animasyon, yerleştirme ve performans gibi disiplinlerin yanı sıra edebiyat ve tasarımı da içeren uygulamalar yapıyorlar.  
Yarıyıl tatili boyunca çocuklara, sabah ve öğleden sonraları için iki program seçeneği sunuluyor. Haftanın her günü farklı bir program uygulanıyor.
3 saatlik sabah atölyeleri: 90 TL (üyelere 80 TL)
1,5 saatlik öğleden sonra atölyeleri: 55 TL  (üyelere 50 TL)
Programlar hakkında detaylı bilgi ve kayıt için 0212 334 73 52 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.


Daha detaylı program için bir tık ltf.

--------------------------------------------------------------------------

06. Şubat ta, favorimiz İyi Cüceler de ücretsiz bir aktivet de olacağız. Başka günlerde de ani ziyaretlerimiz olur kitapçımıza. Zira alacağımız birsürü kitap birikti.

6 Şubat Pazar günü, İyi Cüceler’de Aytül Akal söyleşisi olacak. Aytül Akal, yüzün üzerinde çocuk kitabı yazmış, üretken bir yazar. Aytül Akal’ı bizim dolapta yer verdiğimiz Armağan Dizisi’nden tanıyorsunuz. Pınar Büyükgüral tarafından resimlenen diziye geçtiğimiz günlerde iki kitap daha eklendi. Yani 6 Şubat günü İyi Cüceler’de çocuklarınız hem dizinin yeni kitaplarını görme, hem de bir yazarla tanışma, sohbet etme ve kitap imzalatma olanağı bulacaklar.
Elbette hepsi bu değil. İyi Cüceler, Tudem Yayınları ve Bir Dolap Kitap oturup konuştuk ve bu etkinliği daha renkli kılmak için size bir sürpriz hazırladık: 6 Şubat günü İyi Cüceler’e gelip Aytül Akal söyleşisine katılan çocuklardan dördü kitap, biri de “Moli ve Olaf” resmi kazanacak. Çekilişe katılmak için 0216 385 91 11 numaralı telefondan İyi Cüceler’i arayıp rezervasyon yaptırmanız ve 6 Şubat günü saat 11’de İyi Cüceler’de olmanız yeterli. Etkinlik saat 11 – 14 arasında gerçekleşecek. Bu süre içinde çekilişle dört kitap ve bir resim kazanma şansınız var. İşte armağanlar:

daha fazla bilgi için Bir dolap kitap ve iyi cüceler detayları burada.

---------------------------------------------------------------------------------

Haftasonları da muhtemelen, Türkan Saylan, Caddebostan Kültür Merkezi v.s de oluruz.
Belki yine bir haftasarası bir Mohini yaparız, bir de Acarlar Kent te  ''Funloft '' adında  gitmek istediğimiz bir bowling salonu mevcut.

Funloft için detay;

ACARLAR MAHALLESİ POLENEZ BAĞLANTI YOLU
BEYKOZ / İSTANBUL


Telefon numarası : (0216) 680 71 71
Faks numarası : (0216) 680 71 70
E-posta adresi :
İnternet sitesi : www.funloft.com.tr



Adres krokisi

--------------------------------------------

Kalın sağlıcakla.
Yoğun anne



23 Ocak 2013 Çarşamba

Blindness - Körlük film yorumu



Merhaba,

Hayırlı Kandilleeer olsun.

Aile gibisi yok değil mi. Niye mi söyledim, anlamsız gelecek ama insan bir gece yemekte hemde sadece pizza ve bira ile kardeşini  ağırlar ve bukadar mutlu olur mu.

Ya da, teyze yeğen aşk bakışmalarını görüp.

Duygusal anlar yaşadım, paylaşmak istedim.

Ada kız ''yalan'' söyledi ama diyorlar ya size göre ''yalan'' o yaş çocuklara göre ''hayal gücü'' Anlatayım;

Akşam Ada cım kakanı yaptın mı dedim, düzeltti anne ''büyük yada küçük tuvalet'' demelisin. Pekiii, Ada cim, büyük tuvaletini yaptın mı?? Gerek yok anne bugün okulda yaptım, eee.. der bendeniz; Emine hnm ( yardımcı öğrt.) poponu ben yıkayamam dedi bende kendim temizledim, afferim kızım sonra peki ellerini iyi yıkadın mı, evet annecim.

Dün Ada yı okuldan alırken, Ada duymadan, Emine hnm a sağolun, aman ellerini iyi yıkasın gözetin ne olur dedim. O da demez mi, Ada okulda kaka yapmadı ki diye. 

Bir yolunu bulup Ada ya sordum, ben yaptım anne Emine teyze hatırlamıyordur. dedi. Nasıl !!  


Aşağıda ki şiiri de kızıma ithaf ettim. 6 yaşında kızım var. Dün tren e binmeden az önce gördüm uyarıyı  ''6 yaşından büyük çocuklar bilet ücretine tabidir.'' Vayy kızım büyüyor.

When I was one
I had just began
When I was two
I was nearly new
When I was three
I was hardly me
When I was four
I was not much more
When I was five
I was just alive
When I was six
I am a clever as clever
So, I think I'll be six now and forever.
 
Kızım da bööle diyor, hiç büyümeyecekmiş.  Birkeresinde de çalışmayacağım demişti.. Haydi hayırlısı diyelim. Bakalım bizim aileyi hangi maceralar bekliyor. 

Dün akşam bir film seyrettik. Konusu değişikti diyemeyeceğim çünkü benzer ama yine güzel bir filmi bir önceki hafta tv de izlemiştik. 

Körlük, 2008 yapımı, Kanada, Japonya ve Brezilya yapımı. İlginç değilmi??

 Körlük


 Julianne Moore u pek severim, gerçi son gördüğüm tv programlarında gereksiz zayıf ve çirkin gördüm kendisini ama herhalde birileri onu uyarır.

 Julianne Moore

Başrolde ki diğer beyin yüzünü de herzaman sempatik bulmuşumdur. Mark Ruffalo. 

 Mark Ruffalo

Film aniden kör olan insanların, ırkın, Dünya nın çevresinde dönüyor. Bu körlük ''beyaz'' bir körlük. Kapkara bir Dünya nız olmuyor. Film de yine ''sineklerin tanrısı'' filmindeki insanları boş bırakırsanız, sistem olmassa neler olabileceğini anlatan konu civarında dönüyor film. Ve evet çarpıcı sahneler bolca. Bireysellik değil de, yardımlaşmayı da vurguluyor. 

En sinir olduğum  tecavüz ve sabırsız, hoşgörüsüz, saygısız davranışların olduğu sahneler. Elimde değil, empati yapıp acaip sinirleniyorum.

Hoşlandığım sahne ise köpekli olan. 

Şiddetle tavsiye ediyorum, seyrediniz.

Kitabınıda okumak lazım, eminim daha çarpıcıdır. Yazar Jose Saramago. 


JSJoseSaramago.jpg


Nobel ödüllü bir yazar. Lizbon 1922 doğumlu, 87 yaşında vefat etmiş. Film de tam bir çok kültürlü olmuş hani. Türkiye de de çeşitli yayınevleri tarafından basılmış kitapları var. Benim niyetim iki İş bankası yayınını almak. Mağara ve Bilinmeyen Ada nın öyküsü. 


Kalın sağlıcakla
Çok yönlü anne 












 
 

22 Ocak 2013 Salı

Türkçe altyazılı yayınların yasalaşması için yardım çağrısı

Türkçe altyazılı yayınların yasalaşması için yardım çağrısı

Güncel not;

Destek veren tüm blogger arkadaşlarıma,İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği Gençlik Komisyonu Başkanı Onur Cantimur adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

delianne / damla  / FADİŞ / sezobigo / Asortik Krep / Hayattan Azıcık / Öykü / Aynur (Küçük Hala) düğün hikayesi Ayça 


                              ® pictures from siemens

Yıllardır blogda Türk yayınlarının Türkçe altyazılı olmamasından dolayı çocukların,gençlerin,yetişkinlerin ve ülkede yaşayan her işitme kayıplının a-sosyal bir hayata sürüklendiğini yazıyorum...

2013'e geldik arpa boyu yol alamadık...

Geçen hafta Cem Yılmaz'ın filmini 3 milyon kişi izlemiş,o 3 milyonun arasında işitme kayıplıların olmadığını biliyor muydunuz? Sadece duyabilen/anlayabilenler gidip filme katıla katıla gülebildiler.

Kim bilir,artık bir şeyler değişebilir belki.Altyazı konusu şu an mecliste,yasalaşması için belki bir ömür bekleriz bilmiyorum ama bunu tersine çevirmek bizim elimizde...

Türkçe altyazılı yayınlarla ilgili yasa teklifinin yasalaşması için desteğinize ihtiyacımız var.Haydi gösterelim gücümüzü.

Aşağıdaki linkte yer alan vekillere örnek maili gönderin,tepkimizi anlasınlar,yasa yürürlüğe girsin ve bir an önce Türkiye bu anlamdaki geri kalmışlıktan kurtulsun...

Haydi arkadaşlar...


milliegitimkom@tbmm.gov.tr,
nabi.avci@tbmm.gov.tr,
avni.erdemir@tbmm.gov.tr,
fikri.isik@tbmm.gov.tr,
osman.cakir@tbmm.gov.tr,
mehmetnaci.bostanci@tbmm.gov.tr,
orhan.atalay@tbmm.gov.tr,
israfil.kisla@tbmm.gov.tr,
ismet.ucma@tbmm.gov.tr,
hakan.sukur@tbmm.gov.tr,
selcuk.ozdag@tbmm.gov.tr,
nebi.bozkurt@tbmm.gov.tr,
cigdemmunevver.okten@tbmm.gov.tr,
suatonal@tbmm.gov.tr,
aysenur.islam@tbmm.gov.tr,
mehmet.altay@tbmm.gov.tr,
temel.coskun@tbmm.gov.tr,
metinlutfi.baydar@tbmm.gov.tr,
recep.gurkan@tbmm.gov.tr,
alihaydar.oner@tbmm.gov.tr,
fatmanur.serter@tbmm.gov.tr,
tolga.candar@tbmm.gov.tr,
engin.ozkoc@tbmm.gov.tr,
zuhal.topcu@tbmm.gov.tr,
ozcan.yeniceri@tbmm.gov.tr,
ahmetduran.bulut@tbmm.gov.tr,
mulkiye.birtane@tbmm.gov.tr
GÖNDERİLECEK MAİL:
Konu: YASA TEKLİFİNİN YASALAŞMASI HAKKINDA
T.B.M.M. MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU
Sayın vekilim,

Ben işitme engelli vatandaş / işitme engelli ailesiyim. Kültür komisyonu üyesi olduğunuzu öğrendim. Türkiye'de ortalama 50-60 Türk sinema filmi vizyona girmektedir. Ancak filmlerde "türkçe altyazı" olmadığı için konuşmaların hiç birini anlayamamaktayım. "Türkçe altyazı" olduğu için mecburen yabancı filmleri izlemekte kendi kültürümden uzak kalmaktayım. Ayrıca sosyal hayattan kopmaktayım. Aşağıda internet adresi verilen ve üyesi olduğunuz komisyona sunulan yasa teklifinin  acilen komisyondan geçmesini ve yasalaşmasını saygılarımla arz ederim.
İlgili yasa teklifinin internet adresi: http://www2.tbmm.gov.tr/d24/2/2-1055.pdf

21 Ocak 2013 Pazartesi

Evde bulaşık makinası detarjanı yapımı.



 Merhaba,

Uzun zamandır evde ki tüm detarjanları kendim yapıyorum bilenler biliyor.
Yol göstericim de Nurhayat ve onun  sayesinde Buğday ve yayınladığı bir yazı.

Isteyenler, yararlandığım yazı için tık layınız.

Taaaaa en başından beri bulaşık makinası ile cebelleşiyordum. Birtürlü istediğim parlaklık yada temizlik olmuyordu, önce elde yıkayıp, durulayıp sonra makinaya koyuyordum ki bu da çok vakit alıyor ve beni sinirlendiriyordu. Çok kere kıyısından döndüm gidip marketten detarjan almanın. Neyseki Cem de destek oldu ve almadık.

En son yöntem süper, LİMON TUZU yani, sitrik asit, yani E330 ve zararlı diil.
Üstelik su ısıtıcısı ( kettle ) da tertemiz. Kireçler için sirkeden daha etkili. Kettle tertemiz yaw.

Bulaşık makinasında da artık sadece fırçalayıp tüm kirlileri yerleştiriyorum ve sonuç süper. Ufak tefek buğulu çıkanlar var amma o kadar kusur kadıkızında da olur. ( bu deyimin hikayesi ne acaba)

Birsürü şey hazırlamıştım yazmak için ama bakın yazılmışı var. Çok güzel bir çalışma yapmış Sormabulma dünyası adlı blog. Çook teşekkür ederim ve sizi onun kayıdı ile yalnız bırakırım;

Bulaşık Makinesinde Kimyasal Deterjan Yerine Ne Kullanılabilir?


Bulaşık makinesinde deterjandan başka bir ürün kullanmak isteyince çok eleştiri almıştım. Efendim, makinelerin karmaşık çalışma prensiplerine uygun deterjanlar ancak fabrikalarda üretilebilirmiş filan falan...
Bakın şu karmaşık (!) bulaşık makinesi nasıl çalışıyor (http://home.howstuffworks.com/dishwasher.htm)
1. İçine su alıyor.
2. En alttaki yuvarlak bölgede bulunan elektrikli tesisat ile suyu ısıtıyor.
3. Otomatik olarak deterjan kapağını açıyor. Deterjan sıcak suyun içine dökülüyor.
4. Üst rafın altında ve en altta bulunan pervaneler yardımı ile deterjanlı sıcak suyu bulaşıklara püskürtüyor.
5. Kirli suyu akıtıyor.
6. Bulaşıkların üzerine bu sefer temiz su püskürterek durulama yapıyor.
7. Durulama suyunu boşaltıyor.
8. İçindeki havayı ısıtarak, buharlı kurutma yapıyor.
Elde yıkamaktan ne farkı var şimdi bunun?
Ben 5-6 senedir bulaşık makinesi tuzu yerine limon tuzu kullanıyorum. Henüz makinemde hiçbir sorun olmadı. Zaten limon tuzu kireç çözüdür. Siz de gözünüzle etkisini görmek istiyorsanız kireçlenmiş çaydanlık ya da elektrikli su ısıtıcısına su ve limon tuzu koyup kaynatın, kireçlerin nasıl çözüldüğünü ve aletin pırıl pırıl olduğunu göreceksiniz. Hatta soğuk buhar makinesi kullanıyorsanız, onda da aynı işlemi uygulayabilirsiniz. E, bulaşık makinesi tuzunun asli işlevi de kireç çözmek olduğuna göre, neden onun yerine limon tuzu kullanmayayım?

Parlatıcı olarak da sirke kullanıyorum. Parlatıcı durulanmadığı için bulaşıkların üzerinde kalıyor ve bu nedenle özellikle parlatıcının doğal ve yenilebilir bir madde olması çok önemli. Parlatıcının tek işlevi, camların mat görünmesini engelleyen cam cilasını korumak. Sirke de bu işlevi gayet iyi yerine getiriyor. Sık yıkamada camların cilası zaten çıkar bir süre sonra. Parlatıcı kullansanız da çıkar, sirke kullanınca da çıkıyor. Ama arada herhangi bir süre farkı yok. Yani sirke, kimyasal parlatıcılardan daha az korumuyor kesinlikle. Ayrıca her ihtimale karşın daha sık kristal bardak kullanmaya başladım. Kristallerde cila mı yok, nedir; bilmiyorum ama kristal her şekilde pırıl pırıl parlıyor. Benim makinemde sirke koku da yapmıyor. Ama eğer üzüm sirkesinin kokusunu duyar ve rahatsız olursanız, daha az kokan elma sirkesini deneyebilirsiniz.

Makinenin tuz gözüne limon tuzu, parlatıcı gözüne de sirke doldurduktan sonra geriye kaldı bulaşık deterjanı gözü... Onun için de çeşitli karışımlar denedim. Ama hepsi de matlık yaptı... Bir de ben öyle deterjan imalatı ile zaman harcayabilecek bir tip değilim. En sonunda şunda karar kıldım:

Bulaşıkları eskiden sudan geçirmez, doğrudan makineye atardım. Şimdi bulaşıkları önceden sudan geçiriyorum. Ki sanırım dünya üzerindeki tüm kadınlar, bulaşık makinesi kullansınlar kullanmasınlar, bu ön sudan geçirme işlemini yapıyorlar zaten. Sudan geçirirken ellerim suya değmesin diye İKEA'dan bulaşık fırçası aldım. Başka yerlerde de satılıyor bu tür fırçalar.

Eğer hakikaten dibi tutmuş bir şeyler varsa çok çok nadiren telle de ovalıyorum. Sonra da makinenin deterjan gözüne limon tuzu dolduruyorum. Eğer tencere, tava filan çok aşırı yağlı şeyler varsa belki bir avuç da makinenin içine limon tuzu atıyorum. Ve hepsi bu kadar...

Eğer bulaşıklar çok yağlıysa yüksek ısıda çalıştırıyorum. Bir sene Rusya'da, Rus bir ailenin yanında yaşadım ben. Orada bulaşık deterjanı hiç kullanılmaz. Bulaşıklar yüksek ısıda akan suyun altına sokulup, çıkarılmak suretiyle yıkanır. Bulaşık deterjanı kullanmak zorunda olduğumuz fikri nedense bizim beynimize işlemiş, aksini düşünemiyoruz. Aslında yüksek ısıda su bile yeterli yemek bulaşığını yıkamak için.

Eğer bulaşıklar çok da yağlı değilse, zaten de ön sudan geçirme de yaptığım için, bardak yıkama programında, 35 derecede yıkıyorum. Ki aslında bir insan elinin dayanabileceği maksimum sıcaklık zaten 40 derece. Dolayısıyla bulaşık makinesi yokken, yani bundan 20 sene evveline kadar zaten bulaşıklar elde ve en fazla 35 derece sıcaklıkta yıkanıyorlardı. Bardak programı çok da kısa olduğundan, elektrik sarfiyatı da az oluyor.

Senelerdir bulaşık makinesi tuzu ve parlatıcı kullanmıyorum. Hiçbir sorunla karşılaşmadım, makinem hala pırıl pırıl yıkıyor, herhangi bir arızası da olmadı. 6 aydır da deterjan yerine limon tuzu koyuyorum. Tavsiye ederim...



Limon tuzu nedir? Sitrik Asit:
http://beta.eksisozluk.com/limon-tuzu--73373?p=1
http://www.genetikhastaliklar.com/sifali-bitkiler/limon-tuzunun-faydalari.html
http://en.wikipedia.org/wiki/Trisodium_citrate
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sitrik_asit
http://www.merakname.com/sitrik-asit-nedir/

Yazıma gelen sorular oldu, hemen onları cevaplamak isterim:
  1. Pahalı değil mi? Ben kilo ile alıyorum. Kilosu 40 TL. Yarım kilosunu 2 aydan fazla süre kullanıyorum sanırım. Ki ben her gün çalıştırıyorum makineyi. Bu arada uyarılar üzerine araştıdım. Çin'den ithal limontuzunu kilosu 3,88 TL'den satıyorlar (http://www.kimyasalfiyatlari.com/index.asp?git=d&id=55). Gıda hammaddesi olarak da kilosu 7 TL'den satılıyor (http://www.gidahammaddeleri.com/urun/limon-tuzu-parca-1kg/465). Doğal ürün pazarında ise kilosu 14 TL'den satılıyor (http://www.sadepazar.com/LIMON_TUZU_250_gr_U4309.html). Ben küçük bir kasabada oturuyorum. Buradaki köylüler kendileri yapıyorlar sanırım limon tuzunu, çünkü her zaman bulunmuyor pazarda. Sanırım o nedenle pahalı satıyorlar. Limontuzunun kalitelisi, kalitesizi oluyor mu diye araştırdıktan sonra internet üzerinden satın almak bana daha karlı gelecek sanırım.
  2. Arapsabunu veya boraks ve karbonat karışımı kullansak olur mu? Her makinede farklı sonuç veriyor olabilir gerçi ama benim makinemde limon tuzu haricindekilerin hepsi camlarda matlık ve/veya metallerde su izi yaptı. Ayrıca arapsabununda, diğer tüm sabunlarda olduğu gbi kostik var, sık kullanılmasa iyi olur (Kostiksiz un üretiminin mümkün olmadığı hakkında bkz: http://sabunagaci.com/2012/04/17/kostiksiz-sabun-olur-mu/) (Kostik riskleri için de bkz.: http://www.kostik.gen.tr/kostik-tehlike.asp. Ancak unutmamak gerekir ki tüm sabun çeşitlerinde kostik var ve insanlar vücut temizliklerini yüzlerce yıldır kostikle üretilmiş sabunlarla yapıyorlar: http://www.kostik.gen.tr/kostik-tehlike.asp ve http://www.kostik.gen.tr/kostik-tarihi.asp). Boraks zaten tehlikeli bir madde, çocuklu evde bulunmasa daha iyi olur. Ben yenilebilir ürünleri kullanmayı terci ediyorum.
  3. Makine bozulmuyor mu? 5-6 senedir tuz yerine limontuzu, parlatıcı yerine de sirke kullanıyorum. Makinem hala taş gibi. Deterjan yerine limon tuzu kullandığım son 6 aydır da herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Karşılaşsam da önemli değil ayrıca. Tamir ettiririm, yedek parçasını değiştiririm; olur biter. Yeter ki bende sağlık sorunu olmasın. Makinenin bozulacağı şeklindeki ifadelerin şehir efsanesi olduğunu ve kimilerinin işine geldiğini düşünüyorum.
  4. Limon tuzunu makinenin neresine koyuyorsun? Bulaşık makinesi tuzu yerine kullandığım zaman, tuz bölümüne dolduruyorum. Bulaşık deterjanı olarak kullandığım zaman da her yıkamada deterjan gözüne koyuyorum.
  5. Limon tuzu dediğimiz, turşu tuzu mu? Evet, turşu yapımında da kullanılıyor. Ama turşu tuzu ile kastedilen kaya tuzu filansa, hayır, limon tuzu, normal tuzdan farklı. Yukarıdaki linklere bakabilirsiniz. Limon tuzu, yani aslında sitrik asid, E330 kodu ile koruyucu olarak pek çok gıda maddesinde kullanılıyor. Reçel yapımında da geleneksel olarak kullanılmaktadır. Doğu yörelerimizde ekşili dolma yaparken ya da salatalarda limon ve tuz yerine suda eritilerek kullanılır.
  6. E330 kanserojen değil mi? Hayır, değil. Bu da sık duyduğumuz için doğru zannettiğimiz şehir efsanelerinden biri. Ben zaten paketli ürün yememeyi tercih ediyorum. Sitrik asit de neticede bir kimyasal ve yemeklerin içine eklenmesinden hoşlanmıyorum. Ama az miktarda gıda olarak tüketildiğinde herhangi bir zararı olacağını düşünmüyorum. Yine de Doğu illerine yaptığımız geziler haricinde, limontuzunu hç gıda olarak tüketmedim. Bulaşık makinesinde kullanmanın ise zararlı olacağını düşünmüyorum. Bu konuda bir tartışma için bkz.: http://www.klasikyoga.com/forum/index.php?action=printpage;topic=2630.0 ve genel bir açıklama için bkz.: http://www.ggd.org.tr/sehir_efsaneleri2.php?id=47
  7. Benim makinemde deterjan olmazsa bulaşıklar yağlı kalıyor? Makinenizin içinin temiz olduğundan emin olun. Bazen yemek artıkları, su püskürten pervane üzerindeki delikleri tıkayabiliyor. Bu durumda o delikleri bir kürdan yardımı ile açmanız gerekiyor. Eğer delikler tıkalıysa, deterjanın kimyasal özellikleri yağı söküyor ama aslında susuz yıkanmış oluyor, az suyla yani. Deterjan koymayınca da yıkanmadığı belli oluyor. Bir de makinenin en altında bir süzgeci vardır. Onu da arada çıkarıp fırçalamak, deliklerini açmak ve sirke ile yağda arındırmak gerekir. Yine de yağlı çıkıyorsa, bence servisi çağırın, belki makine ile ilgili başka bir sorun vardır. Çünkü limon tuzu koyup da 70 derecede yıkanan bulaşıkların yağlı çıkmaması gerekir. Düşünsenize, sitrik asit... Muhakkak tertemiz yapması gerekir, hem makinenin içini hem de bulaşıkları.
  8. Bulaşık makinesi için koku giderici ürünler var? Onlar yerine de suyunu sıktığınız limonun kabuklarını tavsiye ediyorum. Ben çatal bıçak sepetine koyuyorum. Sizin için makinede uygun olan neresi varsa, oraya koyabilirsiniz. Gerçi limon tuzu kullanınca zaten hiç koku olmuyor ama ekstradan limon kokusu isterseniz, aklınızda bulunsun... Portakal, mandalina ve elma kabuğu kullananlar da varmış. Önce kokuyu gidermeyen deterjan yapıp, sonra da koku giderici ürün pazarlıyorlar. Akıl alır gibi değil!
  9. Evde enzim üretmek ve her türlü temizlikte onu kullanmak mümkün. Ama ben tembelim :) Enzim üretmekle uğraşamıyorum. Sabun cevizini zaten her türlü temizlikte kullanabiliyorum. Limontuzu da kolay temin edilebilir, her zaman bulunabilir bir madde. Ayrıca enzimle temizlik için, baştan deneme yanılma yolu ile yıkama yapmam ve oranları belirlemem lazım. Kim uğraşacak? Ben sabun cevizi sıvısı ve limontuzu ile rahatım şimdilik.
  10. Limontuzu farklı kalınlıklarda oluyor, robotta çekip inceltmek gerekir mi? Kesinlikle hayır! En kalınını bile kullandım, böyle bir parmak boğumu kadardı her bir tanesi; yine de suyla temas edince çözüldü. Ne temizlikte, ne de makinede sorun yaratmadı. Camları filan da çizmedi. Robotta inceltmekle uğraşmaya değmez.
  11. Camlarda matlık yaptı? Bu durumun çeşitli nedenleri olabilir. Bulaşık makinesinin tuz ve parlatıcı bölmelerinin dolu olduğundan emin olun öncelikle. Sonrasında bulaşık makinesi pervanesinin üstündeki deliklerin açık, makinenin alt tarafındaki süzgecin de temiz, yağsız ve gözenekleri açık olduğundan emin olun. Limontuzu olmadan yüksek ısıda çalıştırmayı deneyin. Eğer yüksek ısıda çalıştırdığınız halde yağlar arınmıyorsa, makinenin servisini çağırın. Eğer servis de herhangi bir sorun tespit edemediyse, makineniz iyi yıkamıyor demektir. Bu durumda deterjansız yıkama yapmak, sizin makinenize uygun değildir.
Son olarak denemelerim sonucu yemeklik olarak satılan, saydam görünümlü ve ince olan limontuzundan ziyade, turşuluk olarak satılan, mat görünümlü ve kalın taneli limontuzunun daha etkili olduğunu da tespit etmiş bulunmaktayım :)

Meraklı annenin not; Şimdi ki meselemiz, limon tuzu nasıl yapılır olmalı.

Kalın sağlıcakla

Araştırmacı anne





18 Ocak 2013 Cuma

Darüz-Ziyafe köftesi ( yufkaya sarılmış köfte)

Merhaba,

Yine Umut Sepeti ve bu sefer harika bir tarif var sırada.
Bizim haftalık tariflerimize kesin girdi. Ada kız 10 numara verdi daha ne olsun. Üstelik diğer yarısını bu akşam için fırına koydum diyince; evvveeet dedi.

Neden mi bahsediyorum; Darüz Ziyafe köftesinden. Kaynak; http://umutsepeti.blogspot.com/

Tarif; Umut Sepeti ellerine sağlık.

Tavuk eti koymadım. içine konan biber salçası acaip bir lezzet veriyor. Deneyiniz, şiddetle tavsiye ediyorum.

Darüz-Ziyafe Köftesi
malzemeler:



  • 400 gr. yağlı kıyma
  • Yarım tavuk göğsü ( Robottan çekilip kıyma haline getirilmiş.)
  • 1 adet büyük soğan
  • Yarım fincan galeta unu
  • 2 diş sarımsak
  • 1 çorba kaşığı biber salçası
  • Tuz,karabiber,pulbiber,kimyon,kuru nane,kekik
  • 2 adet yufka
hazırlanması:
  1. Kıyma,tavuk kıyması,rendelenmiş soğan ve yufka hariç diğer malzemeleri karıştırma kabına alıp, güzelce karıştırıyoruz.
  2. İyice yoğurduğumuz kıymalı karışımı yarım saat kadar dinlendiriyoruz.
  3. 1 adet yufkayı düz bir zemine güzelce serip, 3'te birini örtecek şekilde içe doğru kapatıyoruz.
  4. Kapattığımız kısma hazırladığımız köfteli harcın yarısını yerleştirip rulo yapıyoruz.
  5. Yufkayı rulo yaptığımız köftenin üzerinden sıkıca sarıp,yufkayla birlikte rulo yapıp,diğer yufkaya da aynı işlemi uyguluyoruz.
  6. Köfteyi sardığımız yufkaları yarım saat dolapta dinlendirdikten sonra 2 şer cm.genişliğinde kesip çöp şişlere geçirip yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisine yerleştiriyoruz.
  7. Fırınımızın ızgara ayarında ,köfteler kızarana kadar pişiriyoruz.


Fotoğrafları Ada kız çekti.



Umut sepeti, 1/ 3 katlama şekli dooru dimi??


Eldivensiz olmazzz.


Çubuklar.
Neden yapılmış, Çin den mi geliyor bilemedim.



Makina eline geçti ya, kendini çekmiş Sıpa.


Geniş açı çalışmış kızım.


İlk çubuk.


Bir çubuk daha derken.


Çoğalıyorlar.
Ada kız da yaptı.




Ada kız bu işi öğrenmiş mi ne. Fotoğraf çekmeyi yani.


Çeşitli yeme şekilleri.


 Hımmm, gerçekten leziz.  Biber salçanız tuzlu ise lütfen tuz ayarına dikkat ediniz.

Yarın Ada kızın büyüklerle d. günü yapılacak. Bu sene 40 gün-40 gece olacak herhal kutlamalar. :-)

Kalın sağlıcakla
Çeşnicibaşı anne



17 Ocak 2013 Perşembe

Kereviz çorbası

Günaydın,

Umut sepeti sık ziyaret ettiğim blog lardan biri.
Link; http://umutsepeti.blogspot.com/

Geçenlerde ''kereviz çorbası'' yapmıştı, neden olmasın dedim ve denedim.

Buyrun;

KEREVİZ ÇORBASI :)
malzemeler:


  • 1 adet orta boy kereviz
  • 3 çorba kaşığı zeytinyağ
  • 1 adet kuru soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 3 çorba kaşığı un
  • 5-6 su bardağı sıcak su
  • tuz,kuru nane, karabiber,pulbiber
  • domates sos
hazırlanması:
  1. Soğanı incecik doğrayıp tencereye alıp,üzerine zeytinyağı ekleyip soteliyoruz.
  2. Kabuğunu soyup rendelediğimiz kerevizi de tencereye alıp,4-5 dakika kavuruyoruz.
  3. Unu bir kaseye alıp,üzerine 1 bardak soğuk su ilavesiyle açıyoruz.
  4. Açtığımız unu,kerevizlerin üzerine alıp topaklanmaması için sürekli karıştırarak 5 veya çorbanın kıvamına göre 6 su bardağı sıcak suyu  çorbaya ekleyip,kaynamaya bırakıyoruz.
  5. Çorba bir taşım kaynadıktan sonra,rendelenmiş sarımsak,tuz,karabiber ve pulbiber ekleyip biraz daha kaynatıp ocaktan alıyoruz.
  6. Üzerine domates sos gezdirip servis yapıyoruz.

Cem beğenmedi, Ada kız ve ben hapur hupur olmasada içtik. 
Bidaa yaparmıyım; hayır. Amma domates sosunun kereviz çorbası ile uyumu bir harika.

Buyrun tabağımız.



Ada dan inciler;

Öğretmeni anlattı, sınıfta hergün birşeyler okunuyormuş, o günde ''güneş'' şiiri okunmuş ve öğretmen son paragrafa geldiğinde susmuş. Sınıfın tamamlamasını beklemiş ve Ada ilk öğrenci olmuş; Siz de bizim güneşimizssiniz öğretmenim demiş. Vallahi bravo, dinlerken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Afferin kızıma.

Kendi annem de çocukken benim de  bu tarz şeyler söylediğimi anlattı bana sonrasında.

---------------------------

Okula gidiyoruz, doğumgünü çok yaklaştığı için oldukça heyecanlı. Anne, herkes bana hediye alacak çok güzel, cevap verdim; ama kızım, ille herkes hediye almak durumunda değil, bazan bir öpücük yada güzel bir söz de olabilir, öyle herkesten hediye beklenmez ayıp, durdu, biraz yürüdükten sonra ''gör bak sen ne çok hediye gelecek''  dedi.

Oyuncaklar üstünüze yıkılacak dedi ve kıkırdadı hasbam.


-----------------------------

Bu hafta cimnastiğe tren ve otobüs ikilemesini kullanarak gittik. Çok rahat oldu. Tren kalkınca inşallah İstanbul da olmayız. 

 Kalın sağlıcakla
Hala Karatay ın yeni kitabını alamamış anne.