27 Aralık 2013 Cuma

kafur

Merhaba,

Okulda bit varmış, panik yaptık yani. A bit yada pire temize gelir dediler, rahatladık ama sonra Ada da burada neredeyse 4 günde bir yıkanıyor, bize de gelir mi olduk.

Eczanede satılan tokalardan ve rozetlerden aldık. Bu işe yararmı ki derken burada ki arkadaşımız Aysun bize kızının t-shirt unde dikili muska gibi birşeyi gösterdi, bu nedir dedik; KAFUR  dedi.

Meğer eczaneden alınabiliyormuş, iki tanede ben yaptım, azıcık tülbente koyup muska gibi diktim, zamanla eriyormuş içinde, kokusu bitince yenilemek gerekiyormuş.

Bir şey daha öğrendik. :-)

Buyrun yararları, internet amcaya göre tabi;

Latincesi: Cinnamomum Camphora
Detaylı Açıklama:
Kafur agaci , Lauraceae (defnegiller) familyasindan vatani, Güney Çin, Güney Japonya ve Formoza gibi uzak dogu olan, 20-30 m uzunluga ulasabilen, tabii ormanlar meydana getiren agaç türüdür. Kafur agaci uzun yillar (2000 yil) yasar. Tropik bölgelerde kültürü yapilir. Agacin yapraginda, gövde kabugunda ve odununda bulunan yag hücrelerinde Camphora (kafur) meydana gelir ve yasli gövdelerde yariklar içersinde kristallesir. Sonra dal ve gövdelerinin su buhari distilasyonu ile kafur elde edilir.
Kafur elde etmek için 20-25 yaslarindaki agaçlarin odunu kesilip, uçucu yag elde edilir. Bu uçucu yag, sogukta bekletilince kafur kristallenerek çöker, süzülerek temizlenir. Tablet veya prizmatik kristaller halinde ticarete çikarilir. Tabii kafur, monoterpenik bir maddedir. Suni kafur rasemiktir ve pinenden çesitli islemlerle hazirlanir.
Kafur, sabun ve selüloit sanayiinde de kullanilmaktadir. Türkiye'de yilda 10-15 ton kadar kafur ithal edilmektedir. Kafur agaci bir tropik bölge bitkisi oldugundan, Türkiye'de yetistirilememektedir.
Içindekiler: Kafur-Terpen  
Faydalari ve Kullanim Sekli:
Kalp ve solunum antiseptigi olarak, çogunlukla yagli enjeksiyonlari halinde kullanilmaktadir. Akciger ve solunum yollarinda antiseptik bir etki yapar. Bu sebeple kafur tasiyan preparatlar bugu olarak veya kafur merhemleri, gögüs ve sirta sürülerek kullanilir. Viks kokusu kafur kokusudur. Banyo suyuna kafur esansi katip yikanin, iyi bir antiseptiktir, bas agrisini giderir, serinletir.
Kafur yagi, damitma sistemiyle elde edilen, peygamberimiz zamaninda esans olarak kullanilan haseralarin hoslanmadigi, meleklerin çok hoslandigi bir yagdir. Cenazenin etini sert tutar. Kafur, soguga da dayanikli bir agaçtir. Hasereler hoslanmaz, keskin kokusu ile hasereleri kovar.
2000 yil yasamasi ve 20 - 30 m. Yükselmesiyle sehir için agaçlandirmaya çok uygundur.
1) Agri kesici : Kafur yagi, zeytinyagi ile karistirilip agriyan sizlayan yerlere sürülür. (Romatizma, kulunç, bas ve bel agrilari)
2) Kan dindirici : Kanayan yere kafur sürülür.
3) Agiz yaralari : Kafur kaynatilip balla tatlandirilarak gargara yapilir. Bu çay içilmeye devam edilir.
4) Ates düsürücü : Kafur yagi zeytinyagiyla karistirilip haricen sürülür.Kafur kaynatilip balla tatlandirilarak soguk içilmeye devam edilir.
5) Kalp kuvvetlendirici : Kafur kaynatilip balla tatlandirilarak soguk içilmeye devam edilir.
6) Beyin uyarici : Kafur kaynatilip balla tatlandirilarak içilmeye devam edilir.
7) Kasinti, egzama : Kafur yagi, kasinan yerlere sürülür.
8) Göz iltihabi ve kanlanmasi : Kafur kaynatilip göz pansuman yapilir.
9) Haserat kovucu : Elbiselerin içine kafur konursa güve olmaz. Kafur bulunan yere zehirli hayvan gelmez. Evler hasera ile dezenfekte edilebilir.
10) Bronsit, nezle, astim : Kafur kaynatilip balla tatlandirilarak içilmeye devam edilir. 10 gr. Kafur yagi, 70 gr. Zeytinyagiyla karistirilip çocugun gögsüne masaj yapilir, (atesli vakalarda) 
11) Ishal : Kafur kaynatilip balla tatlandirilarak soguk içilmeye devam edilir.
12) Uyku kaçirici : Kafuru koklamak ve çayini içmek uyanik tutar.
13) Dis agrisi : Kafur yagi dise konur.
TAVSIYE :
YAN TESIRI : Fazla kullanilirsa böbreklerin tas tutmasina sebep olur. Balla kullanilmasi yan tesirini giderir.



 İşte böyle.
Öperim.
Kalın sağlıcakla
Daha dün d.günü olan 47 yaşında ki anne

21 Aralık 2013 Cumartesi

Dalyan da ilk ticari yürüyüşe katılış

Merhaba,

Geçen Salı, burada her Salı, Sonja adlı Hollanda lı şeker mi şeker, delikanlı mı delikanlı bir hatun tarafından düzenlenen ve epeyidir katılmak istediğim yürüyüşlere katıldım.  Diyeceksiniz ki Çiğdem ne para veriyorsun,kendinde yürüyebilirsiniz, evet ama bu da keyifli. Hem  ben o kadar adamı toparlayamam ve sohbet de güzel. Ayrıca kendimi birilerinin eline bırakmak zaman zaman hoşuma gidiyor.


Sabah, çok da uzak olmayan yürüyüş noktasına gitmeden, tam da arabaya binerken, pervazda güneşlenen baykuş u gördüm. Arada bir gözünü açıp bize baksada yerinden kımıldamadı. Sürüngenler ve baykuşlar, özel ilgim var onlara. Onlarda hep beni takipteler sağolsunlar.




Ve yürüyüş başlar. Bir sürü hanım. En güzeli.
Hemen sohbetler, nerdensin, neler yapıyorsun v.s.


Eskiden yaşanan bir ev.


Orkide  ailesindenmiş. Tek başına yürümek de keyifli ama size hemen bilgi verenler bulunmuyor


Neşeli ve pozitif ana kız.
Almanca hakimde grupta. Bu aralar ciddi ciddi düşünüyorum Almanca ya başlamayı.
Ama zor bir dil ha.
Kolay iş yok değil mi?




Harakulade manzaralar... Havada uçuşdan ayabancı diller, farklı kültürler, kimi bir yıllığına gelmiş, kimi evini barkını satıp gelmiş kimi bizim gibi. Bayılıyorum bu tarz gruplara.




Ah birde çöpler olmasa. Inanılır gibi değil. Torba bulamadık ki toplayayım.


Daha önce ailecek yürüdüğümüz bir rotaydı, sadece geçişler Sonja ya özgüydü. Alan Fenn in evinin önünden geçerken aaaaa... Ladies  diye bir nida duyduk, birsürü cıvıltılı hanım, hello  dedik Fenn e.
Bir baktım, Fenn e çöpler verildi. Birileri torba bulup toplamışlar çöpü. Ne güzel, yandaşların yanında olmak. Fotoğraf çekebilirmiyim dedim, nazlandı Fenn, kitap için teşekkürler deyince e hadi bakkalım oldu. Internet'ten bir araştırma yapın, değerli bir bey, Okçularda ki köy okulunuda adam eden bey de kendisi.




Sonja, herself.


Ben debelenirken.





Mola



Düştüm. Sonrada düşermiş gibi yaptım, haydi foto dedim. Kırmadılar.



Sevgili sırt çantam ve ben.


En son nokta, ley ley adlı rest. Oldu. Bir kahve höpürdettik, şirketten.
Üsteki disko spotlara dikkat.


Geçen sene teras olan yer kapanmış. Yalı çarkını da gördük. Bu lokanta birsürü Leylek ede ev sahipliği yapıyor.

Cem in fizik tedavisi bitene kadar ara sonra yürüyüşlere devam.

Kalın sağlıcakla
Sportif anne.


20 Aralık 2013 Cuma

Dalyan ve fırtına

Sehirde kar yağdığında burada da bir rüzgar başladı. Ama ne rüzgar, güçlü, üşüten ama harika manzaralar sunan bir rüzgar.




Inanılmaz olan, bizim sakin, hErzaman  dümdüz olan kanalımızın dalgalı halini görmekti. O kadar dar bir kanal ki, dalga veya rüzgarla kalkan ve savrulan suyun bir iki metre sonra tekrar suya inmesini ve o anda gökkuşağı oluşturmasını izlemek muhteşemdi, inanılmazdı.




Su, doğa. Kendini gösterdi. Bu üç gün boyunca evi ısıtmak mümkün olmadı. Ancak ilıttık.
Rüzgar heryerden evin içine girdi, anladıkki burası sadece Yaz mevsimi için yapılmış, baca yok yaw.

Biz burayı California'da sandık, bize öyle anlatıldı. Amma , Dalyan Kış ı ve nemi bize merhaba dedi.
Bugün bir haber okudum gazetede; 70 yaşında bir bey,  bu yaşıma kadar ben (-) dereceyi donu ,burada bu kadar şiddetli görmedim demiş. Narenciye ağaçları buz tutmuş. 

Karal lar, Dalyan a geldi açılın.



Bu arada bizim İstanbul da daha ekonomik olarak ısındığımız ve sefahat içinde olduğumuzda tecrübe ile anlaşılmış oldu.  Üstelik tüm ev ısınıyordu, burada sadece oda ısınıyor artı banyo v.s için açtığımız elektrikli, gezgin ısıtıcı hariç. Bakalım elektrik ne kadar gelecek. Tecrübeler, tecrübeler, güzel.



Sehirde giymediğimiz tüm kalın giyecekler burada full time kullanılıyor. Jeffrey in annesinin ördüğü , sadece dağa falan gittiğimde giydiğim kazak ise öff sıcacık.



Bu manzaraya bakarken artık arabanın içindeydik, ara ara sanki bir el arabayı kaldırıp kanala atacak gibi esiyordu rüzgar. Bu araba kaç ton diye sordum Cem e valla.



Ada dan inciler;

Çocukken annem benim odamdaki  çöpü karıştırıyor diye kızardım hep. 
Ben bişey atardım.. aa bir bakardım annem çıkarmış.
Şimdi kızım aynı şeyi yapıyor. Ben de pek akıllı değilim tabi. Ona haber vermeden bazı eşyalarını atıyorum ama onun çöpüne :) buluyor ve hesap soruyor, öyle şekerki.

Geçenlerde, dedimki, hımmmm üst kata bir çöp kovası daha koymalıyız. Bizimki  oradan atladı; Bu kata bir çöp yeter anneeeee zaten onu sen dolduruyorsun, herşeyimi atıyorsun.

Kalın sağlıcakla
Aynı zamanda film seyreden anne.

Not d-smart kesinlikle teledünya servisinden iyi.
Not2 Elif Şafak I'n yeni kitabı beni heyecanlandırdı. Henüz satışa da çıkmadı dimi.


Trabzon hurması nasıl kurutulur?

Günaydın,

Sabah, eşimi ve kızımı film kareleri gibi olan bir manzara ile okula gönderiyorum. Okuldan döndüklerinde de aynı manzaralar. Keyiften yarılacağım. Nazar değmesin.

Kocaman bir bahçe, içeriye giren bir araba, arabayı karşılayan bir köpek ve kediler. Maşallah. Şükür.
Bazan onlara katılıyorum bazan, mutfak camından keyif ve şükür duaları içerisinde onları seyrediyorum.

Bazan da yahu çok fazla Amerikan filmi izlemişsin kafana işlemişler güzel olan bu hayat diye diyorum ama bence sakıncası yok. Hayallerimi gerçekleştirebildiğim sürece, umrumda değil.

Bu arada, ayakkabı kutularım boş ama kimene :-)

Bu sabah yine aynı duygularla bahçeye bakarken, ağaçları incelerken gördüm Trabzon Hurmala rını, üzerlerinde çiğ, güneşin altında pırıl pırıl parlıyorlardı. Epeyidir, kimini ben kimini kuşlar yiyordu. Hepsini topladım ve kurutma macerası başladı.


On, onbir tane çıktı.


elma gibi soydum onları. İlaç görmemişer bu da ayrıca süper tabi.


Henüz kompost işini halledemedik ama içim gidiyor bu çöpleri çöpe atarken :-((
Dalyan da bu çöp ayırma işi de halledilmek için sıra bekliyor. Yaz mevsiminde traktör gelip ayırdığımız çöpleri alıyor ama Kış ın gelen giden yok. O kadar alışmışız ki çöpleri ayrıştırmaya şimdi çok rahatsız oluyoruz ve hatta atamıyor biriktiriyoruz.

Geçen hafta bir bey gördüm çöpleri toplayan. Onunla konuştum, adresi vereceğim gelip kapıdan alacak ayrıştırdıklarımız. Süper değil mi?


Tek tek iple bağladım. Pamuk iplik olması gerekiyor ama evde yoktu ben de naylon kullandım.



Kaynayan suda herbirini 10 a kadar sayarak beklettim.
Tıpkı Yaz ın siyah kokulu üzümlere yaptığım gibi. O konuda çok başarılı olduk biliyorsunuz.
Merak edenler için link. 


Cem in de yardımı ile terasa dizdik onları, çok hoş oldular.
Illede güneş görmeleri gerekmiyor ama havadar biryerde olmalılar. Yağmur almamalılar.


Sapı olmayan ipe bağlayamadıklarım da vardı, onları Cem the expert halletti.


File, pamuk ipliktir dedik ve sapı olmayanları file ye birbirine değmeyecek şekilde yerleştirdik.



işte bu kadarrr, şimdi beklemeliyiz. Herkes bu kurutma işini Kasım da yapıyormuş biz geç kaldık ama bakalım sonuç ne olacak. iki - üç ayda kuruyorlarmış. Geldiğin de bu meyveleri seven Şenay ve Tülay ( evsahibi) a da tattırabilirsem ne ala. Sanki Arzu da sever gibi ( Musa)

Orjinal bilgiler ve yazı için Meyvelitepe
Teşekkürler.

Kalın sağlıcakla
Hamarat anne

19 Aralık 2013 Perşembe

Ülke meseleleri,

Merhaba,

Inanamıyorum bu olanlara. Sonra da diyorum ki, niye?
Herşey gözümüzün önünde olmuyor mu?

Aslında gazeteleri okurken, yurdumda inşaat konusunda ki değişikleri görürken. Ada da gezerken, oradan bile görülen gökdelenleri görünce. Meteoroloji nin arsasında ki binalar yükselirken....

Aslında herkesin bildiği ama dillendirmediği olaylar su üstüne çıkıyor. yada inkar ettiğimiz.

Her ama her devirde, olan bize oluyor. Birileri para ile oynarken, bizim alım gücümüz düşüyor ve dünya da ki imajımız hep aşağıya gidiyor.

Offff ki öff.

Üzgün anne


16 Aralık 2013 Pazartesi

X-mas şenliği - Dalyan

Merhaba,

Buralarda bu tip etkinlikler çok oluyor, yabancılar çok yaşıyor tabi diye düşünürken, aslında heryerde olan bu etkinliklere daha önce trafik probleminden dolayı katılamadığımızı hatırladım.

Bu sene, buırada iki noel satışına katıldık. Biri,  Köyceğiz de yapılan ki bana göre Dalyan daki Yılbaşı pazarından sönüktü. Birisi de burada ki. Güzel güneşli birgündü, eğlendik.



El işi, bayıldım. Arzu, kulaklarını çınlattım. Sana çok iş çıkardı burada. Ah yokki maharatim.
Seneye bana mallarını gönderirsin ben satarım, ne dersin. Sadece masa parası var 40 Tl.
Sayende sükse yaparım. Ehi..



Hayvanları unutmamışlar, çocukların gösterileri çok hoştu.


Bu hanım, tüm pazarları dolaşıyor sanırım. Dağ çileği favorimiz.




Süper kaftanlar.


resimler. böyle standlarda keşke daha çok sanata ayırabileceğim param olsa diyorum. Ellerine sağlık.




Yan çıkan kurabiyeler. Aldık, Pelit geleneğimizi bozmadım. Bunlar burada yaşayan bir hanımın kızının kurabiyeleri İzmir den gelmiş.





Götürüyor Ada kız.




Tokasını kendisi beğendi  2 Tl.
Tacı demek daha doğru olur.



Dolandı, koşturdu.


Köpeklere de stil yapmışlar, bayıldım.


Noel baba dan hediye aldı. Heyecanla açtı.
3,5 Tl gibi sponsorlu bir fiyata aldı hediyelerini.



Hamburger çıkınca, çok üzüldü. Ağladı ağlayacak. Unutturdum, sonra yine geldi, söylendi, e haklı çocuk, o sırada konuştuğumuz Özden, konuş bir Sonja ile, o halleder dedi. Sağolsun. Yanına gittim, dedimki ya Sonja, böyle hediye mi olur, hamburger şuna bak, değiştirelim mi dedim, oda bana '' sen süzme salaksın'' bakışı attı ve tatlı bir şekilde kutuyuuu aaaç dedi.



Ada ya verdim açtı. aaaa güzel, numaraları olan saat ve ilk Haribo paketi.
Geçmiş ola.
Şenay ın dediği gibi, yedi, zor aldım elinden.


Anne bak bu şekil, şu şekil diye yedi.
Arkadaşlarınla paylaş dedim,i baktım bir tanesini, elleri titreyerek verdi, sonra ağacın dibine gidip transa girdi. Dedim ya, zor aldım elinden.


Ön dişler de yok ya, garibim yan yan yiyor.






Cem de gelecekti bizimle ama o başka bir programa takıldı, sonra katıldı ama bize.
Akşam da Çınar altında, diğer dostlarla ıhlamur içip dağıldık.

Pazar günü bahçede güneş keyfi, bugün yürüyüş, yarın bayaanlar yürüyüşü ohhhh, ah bide soğuk olamasa.


Kalın sağlıcakla
Nem i sevmeyen anne.