Merhaba,
Epeyi oldu kitabı okuyalı. Ben Sabahattin Ali ile kızı sayesinde tanıştım.
Filiz Ali. Yazarın kızı ile ilgili kitabını bulamadım, yıllardır arıyorum. Baskısı olan varsa gönderdin lütfen, okur size geri yollarım.
Öyle böyle derken, Sabahattin Ali nin karısına yazdığı mektupları içerem kitabını buldum ve başladım okumaya. Başlamadan amaaan diyordum. ne sıkıcı olur. Ama hiç öyle olmadı ve ben tüm kitaplarını okumayı hedef koydum kendime.
İlk defa bu kadar istediğim ve tümünü okuyacağım dediğim yazarın kiğtaplarını satın almadım. Mektupları aldım ama diğer ikisini yeni bir arkadaşımdan Zuhal den ödünç aldım, sağolsun.
Gerçi sizi bilemem ama benim kitap okuma hızım bayağı düştü I pad sayesinde. Ne zaman boş vaktim olsa I pad e sarılıyorum. Öyle çok vakit harcamıyorum ama yanımda yöremde olmassa hafiften elim titremiyor değil hani :-)
Kitaba bayıldım. Tüm kitaplarına, yazım diline, naif liğine, dürüstlüğüne. İnsan karekterleri ve davranış biçimleri hakkında yaptığı değerlendirmeler. Bazan geri dönüp tekrar okuyorum. Vaay diyerek. Şöyle uzaklara bakıp iç çekerek düşünmemem de sebep olduğu oluyor.
Alınız okuyunuz. Şiddetle tavsiye ediyorum.
Face de bayağı bir takipçisi de var.
Sırada önce kitap klubünün Ada sı ve sonra Sabahattin Ali nin kuyucaklı Yusuf u var.
Kalın sağlıcakla
I pad kurdu anne
19 Şubat 2015 Perşembe
18 Şubat 2015 Çarşamba
Tahtakale
Merhaba,
Aslında dün, Sonja ile harika bir yürüyüş yaptık. T-shirt lerimizle! çay bahçesinde oturduk, off sıcacıktı yine. Eve döndüm, annem arıyor heyecanlı, Kar yağıyor burada hemde lapa lapa. Hopbalaa, ne kar ı yaw.
Eh buraya da soğuğu gelir dedim, bugün bize 30 km olan Döğüşbelen ve Köyceğiz de kar yağıyormuş iyi mi? Son 50 yıldır yağmamış. Burada birşey yok, dereceyi dışarıya koydum +6 derece.
Bakalım gece ne olacak.
Fena halde aklımı Özgecan ve kiracıya takmış vaziyetteyim. Allah sonumu hayır etsin diyip geçiyorum. Üstüne Nuh, üstüne mecliste kavga. Kendimi Stephan King kitabının içinde bir karakter olarak görmeye başladım.
hayat devam ediyor. Son İstanbul ziyaretimiz de, Tahtakale yaptım iki kere demiştim. Can Oba lokantasının fotoğrafını çekmemişim amma epeyi fotoğraf var. Buyrun;
Şişeler,kavanoz dükkanları. Benim için birer cennetler artık. İki adım yürüme mesafesinde ki fiyat farkları ise inanılmaz. İnsanın arkadaşına rezil olmaması imkansız gibi. Bir dükkan aynı kavanoza 50 kuruş derken, diğeri 2,5 evvet 2,5 Tl diyebiliyor.
Bu dükkan ''Kanka'' hiç gözüme ilişmemiş daha önce.
Vitrini de muhteşemdi.
Çok güldüm bu dükkanın ismine ama acaba bilmediğim bir ünü mü var. Ne de olsa ben artık köylüyüm. Oh.
Ekşi sözlük söyle diyor; eminönün'de hizmet veren, nusret ya da günaydın steakhouselardan daha aşağı olmayan lezzetinin yanına makul fiyatlarıyla takdir edilesi restoran. zaten bilinen steakhouseların tümüne burdan gidiyormuş etler anlatılana göre. tek dezavantajı içki olmaması.
Cennet cennet.
Pilavcılar fazlalaşmıştı bayağı. Hepsinin de sunumu harikulade.
Köftecilerde bir sürüüü.
Ama ben kokoreç aradım hep. Bulduğumda da çeyrek orada, çeyrek burada lüfüşledim.
Sefam olsun.
Gerçi Ortaca da da Sunan nın yeri varmış, bakalım.
Kenarda minicik ama Dünya zengini bir dükkan.
İnanılmaz bir pazar. Topran miknatıslı eşarp iğnesi de gelmiş.
Detaylar muhteşem.
Vazgeçilmezim, vapurum.
Kirli
Trafiği çok fazla
Pahalı
ama güzel. Gezmeye gitmek çok hoş yaw.
Kalın sağlıcakla
Turist anne
Aslında dün, Sonja ile harika bir yürüyüş yaptık. T-shirt lerimizle! çay bahçesinde oturduk, off sıcacıktı yine. Eve döndüm, annem arıyor heyecanlı, Kar yağıyor burada hemde lapa lapa. Hopbalaa, ne kar ı yaw.
Eh buraya da soğuğu gelir dedim, bugün bize 30 km olan Döğüşbelen ve Köyceğiz de kar yağıyormuş iyi mi? Son 50 yıldır yağmamış. Burada birşey yok, dereceyi dışarıya koydum +6 derece.
Bakalım gece ne olacak.
Fena halde aklımı Özgecan ve kiracıya takmış vaziyetteyim. Allah sonumu hayır etsin diyip geçiyorum. Üstüne Nuh, üstüne mecliste kavga. Kendimi Stephan King kitabının içinde bir karakter olarak görmeye başladım.
hayat devam ediyor. Son İstanbul ziyaretimiz de, Tahtakale yaptım iki kere demiştim. Can Oba lokantasının fotoğrafını çekmemişim amma epeyi fotoğraf var. Buyrun;
Şişeler,kavanoz dükkanları. Benim için birer cennetler artık. İki adım yürüme mesafesinde ki fiyat farkları ise inanılmaz. İnsanın arkadaşına rezil olmaması imkansız gibi. Bir dükkan aynı kavanoza 50 kuruş derken, diğeri 2,5 evvet 2,5 Tl diyebiliyor.
Bu dükkan ''Kanka'' hiç gözüme ilişmemiş daha önce.
Vitrini de muhteşemdi.
Çok güldüm bu dükkanın ismine ama acaba bilmediğim bir ünü mü var. Ne de olsa ben artık köylüyüm. Oh.
Ekşi sözlük söyle diyor; eminönün'de hizmet veren, nusret ya da günaydın steakhouselardan daha aşağı olmayan lezzetinin yanına makul fiyatlarıyla takdir edilesi restoran. zaten bilinen steakhouseların tümüne burdan gidiyormuş etler anlatılana göre. tek dezavantajı içki olmaması.
Cennet cennet.
Pilavcılar fazlalaşmıştı bayağı. Hepsinin de sunumu harikulade.
Köftecilerde bir sürüüü.
Ama ben kokoreç aradım hep. Bulduğumda da çeyrek orada, çeyrek burada lüfüşledim.
Sefam olsun.
Gerçi Ortaca da da Sunan nın yeri varmış, bakalım.
Kenarda minicik ama Dünya zengini bir dükkan.
İnanılmaz bir pazar. Topran miknatıslı eşarp iğnesi de gelmiş.
Detaylar muhteşem.
Vazgeçilmezim, vapurum.
Kirli
Trafiği çok fazla
Pahalı
ama güzel. Gezmeye gitmek çok hoş yaw.
Kalın sağlıcakla
Turist anne
Etiketler:krem,CrocuS, ağrıma derman
İstanbul gezileri
16 Şubat 2015 Pazartesi
Gerebiç Kalıbı
Merhaba,
Bir on günlük İstanbul arası verdik.
Iyi oldu. Beslendik. Her anlamda beslendik :-)
İki kere Tahtakale yaptım, kendime inanamadım, şehirdeyken, neredeyse hiç gitmezdim. Şimdi bu krem yapımı, atölyeler derken bana Tahtakale cennet gibi gözükmeye başladı.
Bu sefer Marmaray ı da denedik, bizden geçer not aldı. Erdoğan ın treni diyorlar ki, yıllardır yapılmıyordu, bence doğru bir betimleme. Hoop Cağaloğluna çıkıverdik. İsterseniz hoop Sirkeci garının içinde de çıkabilirsiniz. Gerçi o taraf bayağı uzun epeyi bir yürümek gerekiyor.
O sefil, iskelelere yakın alt geçitten geçmek zorunda olmamakda harika birşey. Oldum olası sevmem o alt geçitleri. Havasız. Hep boğuluyor hisssederim kendimi.
Bu sefer Mısır çarşısınıda girmedik. Bir ihtiyaç yoktu. Hep çok kalabalık e o zaman, turistlere bırakalım dedik.
Hikaye uzun, parça parça yazacağım.
Gerebiç kalıbından başlayayım. Epeyidir aklımdaydı, görünce alıverdim, birini bıraktım, birini aldım, en sonunda birini seçtim.
Bugün de evdekiler, tatlı isteriz. bakkaldan birşey almayacağız diye protesto bayrağını açınca, e hadi kalıbı deneyeyim dedim. İyi oldu. Püf noktası, sakın ha kabaran bir kurabiye tarifi yapmayın, şekil mekil kalmıyor piştikten sonra.
Güzelliğe bakarmısınız.
Ben kendi özhakiki Şam Kurabiyesi tarifimi denedim.
Siz şuraya da bakabilirsiniz. Güncelleme yaptığımda ikinci tarifi ve tecrübeyi de paylaşırım burada.
Bu yeni versiyon birde eskiden mesela anneannemden kalan bir tahta kalıp olsaydı değil mi. Yeri gelmişken ışıklar içinde yatsın.
Belki Ayfer Tuzcu da vardır.
Görsel şölen.
Ada da bayılır, birdahaki sefere onada denettireyim.
Ve pişmiş halleri. Yarısı bitti bile.
Gaziantep, Kilis yöresine ait olan bu kurabiyenin bir de genel bir tarifini buldum. Bazı sayfalarda da Mersin yöresine ait deniliyor. Ben henüz bu tarifleri denemedim. Link
Malzeme : 2 kg. un, lkg. irmik, 1/2 kg. şeker, 1/2 kg. pudra şekeri, yeteri kadar ceviz içi, lkg. zeytinyağı (diğer bitkisel yağlar kullanılmaz), bir kahve kaşığı karbonat, yeterince hazırlanmış gerebiç baharatı (tarçın, karanfil, zencefil, hindistan cevizi, mahlep)
Yapılışı: Un ve irmik karıştırılır. Bu karışıma az tuz ve iyice dövülmüş mahlep ve karbonat katılır. Zeytinyağı tavlanarak, bunların üzerine soğuduktan sonra dökülür. İyice yoğrulur ve bir tarafta toplanır.
İçinin Hazırlanması: Ceviz içi çok ufak doğranır. Dövülmüş gerebiç baharatı ve şeker karıştırılır. Hazırlanan hamurdan içli köfte sıkımlarından daha küçük sıkımlar oluşturulur ve el yar- dimi ile içli köftede olduğu gibi bu sıkımlar oyulur. Oyulan sıkımların her birinin içersine hazırlanan içten yarım çorba kaşığı kadar konur. Ağzı kapatılır ve gerebiç kalıbına konarak şekil verilir. Kalıba vurulmuş gerebiçler tepsilere tek sıralı diziler halinde sıralanır. Gerebiçlerin tepsiye yapışmaması için tepsi yağlanır. Çarşı fırınında pişirilir. Pişen gerebiçlerin üzerine pudra şekeri serpilir. Kilis de Ramazan Bayramının simgesi gerebiçtir. Her Kilis evinde bayram öncesi yapılır ve bayramda gelen misafirlere ikram edilir.
Oktay Usta da şu tarif var ki süper gözüküyor.
Üzerine sıvı yağı, eritilmiş margarini, vanilyayı, irmiği ilave edip karıştırmaya devam edelim.
Son olarak unu, kabartma tozunu ilave edip, kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edelim.
Buzdolabında 10 dk bekletelim.
Bir kabın içine ceviz içini ve tarçını koyup karıştıralım.
Hamurdan, cevizden biraz daha büyük parçalar koparalım.
İçli köfte gibi açıp, içine harcımızdan koyup kapatalım ve fırın tepsisine dizelim.
Önceden ısıtılmış 180° fırında üzeri kızarana kadar pişirelim.
Eğer bulabilirsek orijinal köpüğe, yoksa koyu kıvamlı krem şanti hazırlayıp, içine kerebiçlerimizi atalım.
Buzdolabında bir süre dinlendirdikten sonra servis yapalım.
Çöven kremasının hazırlanışı:
Çöven otunu yıkayalım.
Tencereye koyalım ve 4 bardak su ilave edelim.
Bir gece su da bekletelim.
Sabah çöven otunu 2 saat kaynatalım ve suyunu süzelim.
Kaynama esnasında suyu azalırsa 1,5 bardak su ilave edelim.
Suyu sıcakken pudra şekerini ilave edelim ve karıştırarak eritelim.
Biraz ılıdıktan sonra, blenderle köpürene kadar çırpalım.
Kıvamı koyulaşınca çöven köpüğümüz hazır demektir.
Hazırladığımız çöven köpüğünün içine kerebiçleri atalım.
Üzerine tarçın serpip servis edebiliriz. Afiyet olsun.
Not: Antep fıstığı kullanacaksanız, antep fıstığının içine tarçın ilave etmeyebilirsiniz. (arzuya göre)
Bir de şu hoş film var. Link.
Siparişlere devam. İlk instagram satışımı da yaptım.
Amatörlük işte pek bir sevindim.
Eh 10 gün olmayınca ev haliyle tamtakırdı, sütün siparişini uçağa binmeden verdim. Yoğurt tamam. Ekmekler de tamam, ama mayam bana küsmüş. Yenisini yapmak lazım. Yemek işleri de tamam. Temizliğin bir kısmı tamam. Kefir i kurtardım gibi. Daha çamaşır falan var, bahçede uyanıyor. Yoğunum yoğun. Kiracımı, çoook gecikmeli ödüyor ve onun yüzünden borca giriyoruz. Bakalım. Allah sağlık versin diyoruz. Kiracıya da bol para tabi.
Afiyet olsun.
Özgecan a canı çook ama çok sıkılmış, kız annesi.
Kalın sağlıcakla
Bir on günlük İstanbul arası verdik.
Iyi oldu. Beslendik. Her anlamda beslendik :-)
İki kere Tahtakale yaptım, kendime inanamadım, şehirdeyken, neredeyse hiç gitmezdim. Şimdi bu krem yapımı, atölyeler derken bana Tahtakale cennet gibi gözükmeye başladı.
Bu sefer Marmaray ı da denedik, bizden geçer not aldı. Erdoğan ın treni diyorlar ki, yıllardır yapılmıyordu, bence doğru bir betimleme. Hoop Cağaloğluna çıkıverdik. İsterseniz hoop Sirkeci garının içinde de çıkabilirsiniz. Gerçi o taraf bayağı uzun epeyi bir yürümek gerekiyor.
O sefil, iskelelere yakın alt geçitten geçmek zorunda olmamakda harika birşey. Oldum olası sevmem o alt geçitleri. Havasız. Hep boğuluyor hisssederim kendimi.
Bu sefer Mısır çarşısınıda girmedik. Bir ihtiyaç yoktu. Hep çok kalabalık e o zaman, turistlere bırakalım dedik.
Hikaye uzun, parça parça yazacağım.
Gerebiç kalıbından başlayayım. Epeyidir aklımdaydı, görünce alıverdim, birini bıraktım, birini aldım, en sonunda birini seçtim.
Bugün de evdekiler, tatlı isteriz. bakkaldan birşey almayacağız diye protesto bayrağını açınca, e hadi kalıbı deneyeyim dedim. İyi oldu. Püf noktası, sakın ha kabaran bir kurabiye tarifi yapmayın, şekil mekil kalmıyor piştikten sonra.
Güzelliğe bakarmısınız.
Ben kendi özhakiki Şam Kurabiyesi tarifimi denedim.
Siz şuraya da bakabilirsiniz. Güncelleme yaptığımda ikinci tarifi ve tecrübeyi de paylaşırım burada.
Bu yeni versiyon birde eskiden mesela anneannemden kalan bir tahta kalıp olsaydı değil mi. Yeri gelmişken ışıklar içinde yatsın.
Belki Ayfer Tuzcu da vardır.
Görsel şölen.
Ada da bayılır, birdahaki sefere onada denettireyim.
Ve pişmiş halleri. Yarısı bitti bile.
Gaziantep, Kilis yöresine ait olan bu kurabiyenin bir de genel bir tarifini buldum. Bazı sayfalarda da Mersin yöresine ait deniliyor. Ben henüz bu tarifleri denemedim. Link
Malzeme : 2 kg. un, lkg. irmik, 1/2 kg. şeker, 1/2 kg. pudra şekeri, yeteri kadar ceviz içi, lkg. zeytinyağı (diğer bitkisel yağlar kullanılmaz), bir kahve kaşığı karbonat, yeterince hazırlanmış gerebiç baharatı (tarçın, karanfil, zencefil, hindistan cevizi, mahlep)
Yapılışı: Un ve irmik karıştırılır. Bu karışıma az tuz ve iyice dövülmüş mahlep ve karbonat katılır. Zeytinyağı tavlanarak, bunların üzerine soğuduktan sonra dökülür. İyice yoğrulur ve bir tarafta toplanır.
İçinin Hazırlanması: Ceviz içi çok ufak doğranır. Dövülmüş gerebiç baharatı ve şeker karıştırılır. Hazırlanan hamurdan içli köfte sıkımlarından daha küçük sıkımlar oluşturulur ve el yar- dimi ile içli köftede olduğu gibi bu sıkımlar oyulur. Oyulan sıkımların her birinin içersine hazırlanan içten yarım çorba kaşığı kadar konur. Ağzı kapatılır ve gerebiç kalıbına konarak şekil verilir. Kalıba vurulmuş gerebiçler tepsilere tek sıralı diziler halinde sıralanır. Gerebiçlerin tepsiye yapışmaması için tepsi yağlanır. Çarşı fırınında pişirilir. Pişen gerebiçlerin üzerine pudra şekeri serpilir. Kilis de Ramazan Bayramının simgesi gerebiçtir. Her Kilis evinde bayram öncesi yapılır ve bayramda gelen misafirlere ikram edilir.
Oktay Usta da şu tarif var ki süper gözüküyor.
Kerebiç Tarifi İçin Malzemeler:
İçi cevizle, yeşil fıstıkla ve benzeri ile doldurulan irmik, un ve yağ ile yapılan kerebiç‘in bir özelliği, çöven otunun şekerle karıştırılmasıyla elde edilen bir köpükle servis edilmesi. Kerebiç ve çöven kreması birbirlerine çok yakışıyorlar.- 2 adet yumurta,
- 1 çay bardağı sıvı yağ,
- 100 gr eritilmiş margarin,
- Yarım paket kabartma tozu,
- 1 paket vanilya,
- Yarım çay bardağı irmik,
- 1 çay bardağı pudra şekeri,
- Alabildiği kadar un.
- 2 su bardağı iri çekilmiş ceviz içi ya da çekilmiş antep fıstığı,
- Tarçın.
- 2 adet çöven otu,
- 5 su bardağı pudra şekeri.
Kerebiç Yapılışı
Bir kabın içine yumurtayı, pudra şekerini koyalım ve karıştıralım.Üzerine sıvı yağı, eritilmiş margarini, vanilyayı, irmiği ilave edip karıştırmaya devam edelim.
Son olarak unu, kabartma tozunu ilave edip, kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edelim.
Buzdolabında 10 dk bekletelim.
Bir kabın içine ceviz içini ve tarçını koyup karıştıralım.
Hamurdan, cevizden biraz daha büyük parçalar koparalım.
İçli köfte gibi açıp, içine harcımızdan koyup kapatalım ve fırın tepsisine dizelim.
Önceden ısıtılmış 180° fırında üzeri kızarana kadar pişirelim.
Eğer bulabilirsek orijinal köpüğe, yoksa koyu kıvamlı krem şanti hazırlayıp, içine kerebiçlerimizi atalım.
Buzdolabında bir süre dinlendirdikten sonra servis yapalım.
Çöven kremasının hazırlanışı:
Çöven otunu yıkayalım.
Tencereye koyalım ve 4 bardak su ilave edelim.
Bir gece su da bekletelim.
Sabah çöven otunu 2 saat kaynatalım ve suyunu süzelim.
Kaynama esnasında suyu azalırsa 1,5 bardak su ilave edelim.
Suyu sıcakken pudra şekerini ilave edelim ve karıştırarak eritelim.
Biraz ılıdıktan sonra, blenderle köpürene kadar çırpalım.
Kıvamı koyulaşınca çöven köpüğümüz hazır demektir.
Hazırladığımız çöven köpüğünün içine kerebiçleri atalım.
Üzerine tarçın serpip servis edebiliriz. Afiyet olsun.
Not: Antep fıstığı kullanacaksanız, antep fıstığının içine tarçın ilave etmeyebilirsiniz. (arzuya göre)
Bir de şu hoş film var. Link.
Siparişlere devam. İlk instagram satışımı da yaptım.
Amatörlük işte pek bir sevindim.
Eh 10 gün olmayınca ev haliyle tamtakırdı, sütün siparişini uçağa binmeden verdim. Yoğurt tamam. Ekmekler de tamam, ama mayam bana küsmüş. Yenisini yapmak lazım. Yemek işleri de tamam. Temizliğin bir kısmı tamam. Kefir i kurtardım gibi. Daha çamaşır falan var, bahçede uyanıyor. Yoğunum yoğun. Kiracımı, çoook gecikmeli ödüyor ve onun yüzünden borca giriyoruz. Bakalım. Allah sağlık versin diyoruz. Kiracıya da bol para tabi.
Afiyet olsun.
Özgecan a canı çook ama çok sıkılmış, kız annesi.
Kalın sağlıcakla
2 Şubat 2015 Pazartesi
Oradan - Buradan
Merhaba,
Şimdi arada bir sürü şey oluyor ama ben bu oda soğuk olduğu ve I pad de google problemim olması sebebi ile istediğim sıklıkta yazı yayımlayamıyorum.
Ama günü de yakalamak lazım.
Buyrun; oradan buradan
Kızım Derya dan mektup aldı, aman bir sevindi, bir sevindi, hemen cevap yazdık.
Sürdürmek istediğimiz bu aktiviteyi bize hatırlatan Deniz ve Canan a ailesine teşekkür ederiz.
Umreleri de Allah katında kabul olsun.
Arada kaçamaklarım. Tamam diğer odalar soğuk ama sobanın keyfi de bir başka canım.
Annetella ve ekmek sipraişleri evlerine gitmeden az önce.
Arada teke tek yapılan atölyeler.
Benim gibi olan hanımlar, yüzlerine doğal birşey sürmek isteyenler sürekli almak sonra nasıl yapıldığını öğrenmek istiyorlar. Umutluyum. gururluyum.
Mürver halleri.
yağlar, yağlar. isterseniz soğuk distilelerini bulup kremi öyle hazırlayabilirsiniz. Maliyetli olur ama size ve ailenize.
Oldu bile.
Kış ın ''e'' vitamini olursa iyi olur.
Balmumu çeşidi 1
2
akşam yatmadan önce sıcak odada giyinen çırpı kızım :-)
Poyraz ımız.
Sev beni.. sev beni.
Daha çok sev beni :-)
Başka açılardan annetella.
getiriyorum İstanbul a isteyenler haber etsin. nasıl yapıldığını öğrenmek isteyenlerde toplaşssın ben gelirim.
Yine annetella ve Yılbaşı çiçeği ve kaktüs ve yerini beğenmemiş aloevera.
keyf.
Sobanın arkasında ki dekorasyonu herkes odun dizdik sanıyor, eve gelince hepsinden istisnasız ''aaaaaaaaaaaaaaaaa'' nidaları çıkıyor. Oduncu bizim yüzümüzden bayağı meşgul olacak seneye.
Fahri nin, Cafe Fernando mayası ve usulü ile olan ekmeğim.
Bu arada Istanbul da Mutfak Pencerem den atölye yapıyor, kaçırmayın derim. Fiyat da gayet makul.
Arzu nun şapkası ile Ada. Muhteşem değil mi, hangisi mi, tabi ki ikiside :-)
sipariş için hazırlanan ekmeklerim, kremlerim, serumlarım... aa.. annetella ve fıstıkanne yok. Kirpik besleyicim yok, seloluit aman yazamadım yağım yok.
Kiracımı hala ödemedi. Çırpınıyoruz :-(
Haydi atölyelerime gelin, birlikte eğlenelim.
Atölye tarihleri; 07. Subat Cumartesi saat 15,00, Caddebostan-Iyi Cüceler Kitapevi.
08. Subat Pazar saat 11,00, Galata Şifahanesi - Bi Garip Atölye
Beklerim
Kalın sağlıcakla
Emekli ama çalışan, mutlu anne
Şimdi arada bir sürü şey oluyor ama ben bu oda soğuk olduğu ve I pad de google problemim olması sebebi ile istediğim sıklıkta yazı yayımlayamıyorum.
Ama günü de yakalamak lazım.
Buyrun; oradan buradan
Kızım Derya dan mektup aldı, aman bir sevindi, bir sevindi, hemen cevap yazdık.
Sürdürmek istediğimiz bu aktiviteyi bize hatırlatan Deniz ve Canan a ailesine teşekkür ederiz.
Umreleri de Allah katında kabul olsun.
Arada kaçamaklarım. Tamam diğer odalar soğuk ama sobanın keyfi de bir başka canım.
Annetella ve ekmek sipraişleri evlerine gitmeden az önce.
Arada teke tek yapılan atölyeler.
Benim gibi olan hanımlar, yüzlerine doğal birşey sürmek isteyenler sürekli almak sonra nasıl yapıldığını öğrenmek istiyorlar. Umutluyum. gururluyum.
Mürver halleri.
yağlar, yağlar. isterseniz soğuk distilelerini bulup kremi öyle hazırlayabilirsiniz. Maliyetli olur ama size ve ailenize.
Oldu bile.
Kış ın ''e'' vitamini olursa iyi olur.
Balmumu çeşidi 1
2
akşam yatmadan önce sıcak odada giyinen çırpı kızım :-)
Poyraz ımız.
Sev beni.. sev beni.
Daha çok sev beni :-)
Başka açılardan annetella.
getiriyorum İstanbul a isteyenler haber etsin. nasıl yapıldığını öğrenmek isteyenlerde toplaşssın ben gelirim.
Yine annetella ve Yılbaşı çiçeği ve kaktüs ve yerini beğenmemiş aloevera.
keyf.
Sobanın arkasında ki dekorasyonu herkes odun dizdik sanıyor, eve gelince hepsinden istisnasız ''aaaaaaaaaaaaaaaaa'' nidaları çıkıyor. Oduncu bizim yüzümüzden bayağı meşgul olacak seneye.
Fahri nin, Cafe Fernando mayası ve usulü ile olan ekmeğim.
Bu arada Istanbul da Mutfak Pencerem den atölye yapıyor, kaçırmayın derim. Fiyat da gayet makul.
Arzu nun şapkası ile Ada. Muhteşem değil mi, hangisi mi, tabi ki ikiside :-)
sipariş için hazırlanan ekmeklerim, kremlerim, serumlarım... aa.. annetella ve fıstıkanne yok. Kirpik besleyicim yok, seloluit aman yazamadım yağım yok.
Kiracımı hala ödemedi. Çırpınıyoruz :-(
Haydi atölyelerime gelin, birlikte eğlenelim.
Atölye tarihleri; 07. Subat Cumartesi saat 15,00, Caddebostan-Iyi Cüceler Kitapevi.
08. Subat Pazar saat 11,00, Galata Şifahanesi - Bi Garip Atölye
Beklerim
Kalın sağlıcakla
Emekli ama çalışan, mutlu anne
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)