Merhaba,
Geçen büyük şehir ziyaretimiz de bir dükkana rastladık. Adı Lemur du. Bizim ailenin litaratürüne ''Lemur'' , Ada kız le girdi. Üstüne dükkanına rastlayınca epeyi güldük. Dükkan sahibi ile de bunu paylaştık. Moda dan aşağıya inerken ara sokaklardan birinde tatlı mı tatlı, acaip mi acaip şeyler satan bir dükkan.
Paketlemesi de pek şeker.
İkinci el kitaplara bayılıyorum. Hem de hep gündemdeki kitapları okumuş olmuyorum.
Hediye de alıyorum çünkü sürprizlerle dolu oluyor.
Mesala bu kitapta çok önemli notlar alınmış, alan tarafından çok önemli olduğu düşünülmüş.
Kör olabileceğimizi de varsaymış :-)
Kremlerim buzdolabında. Pek bir gurur duyuyorum kendileriyle.
Köyceğiz ikinci el pazarına katılacağım 21 Eylül de. Vira Bismillah. :-)
Sevdiğim, bu evi kiralmama sebep olan etkenlerden biri. Kış mevsiminde gördüğümde, yapraklı halini hayal edip bayağı bir beklemiştim. Hüsrana uğratmadı beni.
İncirler daha tatlıymış eskiden. Evsahibimizin verdiği bilgi bu yönde.
Şimdi bazıları tatlı, bazıları ekşi.
Şöyle bir problem var, incirler olduğunda toplanmalılar. Yoksa arılar veyahut kuşlar yiyor. Yada çatlıyor, bizim işimize yaramıyor. Hergün 5-6 tane kesin çıkıyor.
İncir ağacı suyu sevmiyormuş, ne kadar çok sularsak, incirlerin tadı o kadar ekşi olurmuş!!
Topladıklarımı yıkadım ve kaynamış, 5 dakikada kekik ile kaynamış suya attım. Bilenler tuz ve zeytinyağı da atmak lazım dediler. 3-4 hadi 5 dakika su içinde kalsınlar. Ocağın altını söndürün lütfen o esnada.
Bazan da dalda ki olmuşları koparmadan bükün, dalında kurusun dediler. Ben öyle yapmadım ama kendiliğinden bükülmüş ve kurumuşları da kervana kattım.
4-5 gün işte incirlerin kuruma oranlarına göre, güneşte beklettim. Aman üstüne birşey örtün çünkü sinekler ve arılar geliyor, bir de kuşlar.
Sonra bir kavanoza defne yaprakları ve kuru incir olarak dizin ve Kışa a o lallalalalll olsun.
Geçenlerde çocuklar ve Sonja ile Toparlar şelalesine gittik. Ben önde oturunca şöför Şükrü bey ile muhabbet ettik. Bir ara Sonja ''incir uyutmasını'' nasıl yaptığımı sordu, anlattım. Şöför aa bilmiyordum dedi ama anasının Aydın da toprakları ve incir ağaçları olduğunu, dağ incirlerinin su görmediklerini ve bu sebeple çok daha tatlı olduklarını, geçen sene anasının sadece ona bastığı kuru incirin 20 kilonun, yeni bittiğini ve ara vermeden bizimle de paylaştığı yeni 20 kg kuru incirin geldiğini anlatıverdi iki arada bir derede. Sonrada, sanki yan taraftan inci çıkarıyormuş gibi, bir tek kuru incir bana bir kuru incir de Sonja ya verdi. Amannn diyim o ne lezzet, kim takar Karayay ı 4 saat ara vermeyi, leptin hormonunu. Ohh ne güzel, böyle tam kuru değil, ıslak da değil şerbet bişi. Yerken bundan ne güzel incir uyutması olur diye düşündüm ve hemen dağ inciri gelirse ben de isterim bir iki kilo dedim. Sonja da ısmarladı :-)
Demek ki neymiş, gıda işi yapanlar tarafından bile artık değerlenmiş. Bu iyi bişey, o kadar çok gerçek olmayan gıda var ki, kırsal kesim eski tatları kaybetmiyor. İyi birşey bu sahiplenme. iyi.
Bulgur salatam. Yerli sarı buğday. Değirmene gidemedim hala.
Yağmurlar başlamadan gitmem lazım.
Boncuk beyin, böule de yatılmaz ki halleri.
Sobamı özledim desem bana kızarmısınız.
Kalın sağlıcakla
Dört mevsim anne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder