26 Ağustos 2010 Perşembe

Minubus maceramiz ve oradan buradan.



Ada kız yüzünü boyamaya bayılıyor ve biz hayret ediyoruz ama çok da güzel boyuyor. Hatta lokantaya gittiğimizde diğer çoçukları ikna edip onların bile yüzlerini boyadığı oluyor. Kereta.

Boya kalemleri bitti ve yenisini almadım. Onlarda Senay ın hediyesiydi, sagolsun. Çünkü bu işe çok sardığını düşündüm. Sizce haklımıyım??

Diğer resim haftasonu katıldığımız bağbozumu gezisi. Sagol Yaprak. Gezi çok güzeldi. Ramazan sebebi ile anıları bayram sonrasına. Sunu belirtmeliyimki şapkaları bize hediye etmelerine pek sevindik, dönüş yolundaki dondurmada ilaç gibi geldi. Bağdaki üzümlerin tadı ise mukemmeldi.

Dün Ada ile kuaföre minübüs ile gittik, bayıldı, bayıldı. Arada bir ayağada kalktı. Oturuken onun belinden sarıldım ki ani fren olursa bişey olmasın,- daha doğrusu korumaya çalıştim amma pek hoş bir çözüm değil tabi. Arabalarda çocuk koltuğu zorunlu tutuldu ama toplu taşıma arçları ne olacak. - Ayağa kalktıktan sonra ikinci oturuşunda minübüs duruyor diye onun belinden sarılmamiştim. Ne yaptı biliyormusunuz. Oturdu ve elimi alıp beline koydurdu. Bu ne güzel bir duygudur arkadaşlar. Iyiki var Ada. Sonrada bana sokulup, seni çok seviyorum anne demez mi, gelde yeme veleti.

Bazı diyaloglar;

-Anneeee cırt cırt mi yapıcak sana Mehtap.
- Evet kizim.
-Tamam, bende çiçekleri sularım.


-Annneee neden insanlar cabuk cabuk inip biniyorlar.
- İnecekleri yere geliyorlarda ondan.
- Biz ne zaman gelecegiz.

Yolda PTT ye uğramamız gerekti, indi bindi yaptık. Inince;

- Anneee ben arabamiza binmek istiyorum, yürumek istemiyorum.
- Ama kizim bak yuruyunce daha guzel, herşeye dokunabilir çeşitli şeyler görebilirsin.
- Ben hiçbirşeye dokunmak istemiyorum, der demez bir domatese dokundu.

yani kizimiz luxe alıştı. Ancak havaların normale dönmesi ile birlikte heryere toplu taşıma araçları ile gideceğiz. Haberi yok tabi :-)


Dönüş yolunda da minübüse bindik, tesadüf hep kadın vardı, Ada biner binmez;

-Anneee, bu kadınlar minübüsü.

Minübüsten bir kahkaha tufanı koptuki sormayın.

Bahçeyi suladık, baba geldi, eve çıktık. Mutfakta bana yardım etmeye bayılıyor. Renklı plastik taburesini getirip üstüne çıkıyor. O sırada ben bıçakla patlıcanları kesiyorum ve kabuklarını çöpe atmak için, çöpü yanıma alacağıma nedense Ada nın arkasında dolanıyorum. Ne dese beğenirsiniz.

Annnneeee, ( bilmiş bir ses tonu) bıçağa dikkat et yoksa artık bir kızınız olmayacak.

Önceki gün havuzdayız. The World is mine diye bir parça çalıyor. Ada şöyle dedi.

-Anneee, bu Dünya hepimizin neden benim diyor.

Daha var da, artık öteki yazilarımıza kalsın. Sizi sıkmayalım.

Bu arada ''disney on the ice'' için davetiye arıyoruz. Bilginize. Ada bayılacak bu gösteriye. Sanırım Ekim de.

Şaşırmış anne Çiğdem

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Disney ice tarihini bizede bildir lütfen Buse de çok sevecektir.
Alev

Elifim uyurken dedi ki...

sevgili çiğdem ,
maşallah çok tatlı ada.
bizde disney ice için bilet arıyoruz hatta hürriyet çocuk klübünün web sayfasından da giriş yaptık bakalım şansımıza.
sevgiyle
özlem

Oglak Kizlari dedi ki...

Alev,

Gunaydın,

http://www.hurriyet.com.tr/magazin/magazinhatti/15624975.asp?gid=373 bu adrese gidip uye olup adımları talkip et. Belki sizde bir davetiye çıkar.

Ben bilet aldıgımda haber ederim.

Buse yi op bizim icin.

Yardımsever annE Cigdem

Ozlemcim,

Bana da o sayfayı Eda soyledi. Bizde giriş yaptık ama bakalım.

Herkese bol sans.

Yeri herhalde yine Haliç Kongre Merkezi olur degilmi.

Takipçi anne Çigdem