29 Ocak 2014 Çarşamba

Zencefilli, tarçınlı kurabiye, Thcibo harf yazma aparatı ile

Merhaba,

Bu aparatları epeyidir istiyordum. Yaprak sağolsun getirdi. Şimdi indirinde 9.90 koşuuun.
Bence süper bişi, çok eğlenceli ve pratik. Hani neredeyse ben niye daha önce düşünemedim diyorsunuz.


Bir süre çözemedim, hatta kesme işini yanlış anlayıp bir harfi boşa harcadım.
Ama sonuç süper, hem biz hem Ada çok eğlendi.


Önce ters Ada.



Ve sonra diğerleri tamam, gibi :)



Çıkan kartonlardan Ada kız ın yaratıcılığı.


Ah foto patlamış ama Karal ların kurabiyeleri.
Selma sende belki bunları çukulatalar için kullanabilirsin. Ne de olsa sevgililer günü geliyor.



Bu da yağmurdan sonra, yan taraftaki gölümüz. İşte tam bu yüzden o arazide ekim, dikim yapamıyoruz. Yani birtürlü permakültür e giriş yapamıyoruz. Koyduğum, kompost için artıklar bazı yerlerde yüzüyor. Acınası halimiz.

Nermin in zencefilli tarçınlı kurabiye tarifi;

2 adet yumurta, bir su bardağı toz şeker,bir su bardağı istediğiniz bir yağ, ben tereyağ erittim ( gülme Pelin) 2 tatlı kaşığı toz zencefil, 1 tatlı kaşığı tarçın, 1 kabartma tozu, 1 vanilya ve aldığı kadar un.

Yumurta ve şeker çırpılır, içine yağ azar azar eklenir, diğer tarafta 1 bardak una, diğer kuru malzemeler ve istenirse portakal kabuğu rendesi veya ceviz katılabilir, sonra karıştırıp kulak memesi kıvamında bir hamur. Oklava ile açılır ve kalıp yada çay bardağı ile şekillendirilir. Fırın 180 dereceye ayarlanır ve 12-15 dk pişirilir.

Afiyet olsun.
Teşekkürler Nermin.

Neşeli anne



Dalyan ve yeni duygular

Günaydın,

İnsanın evi neresidir. Herşeye alışmış yaşarken hiç düşünmediğim bir konuydu bu. Ama şimdi bu kadar sevdiğim bir çevrede yaşarken bile, sokağa çıktığımda eğer kafam çok meşgulse kendimi şehirdeki evin sokağında yürüyor zannediyorum.

Komik mi? Yaşlılık mı, neden çünkü yaşlı insanlar hiç yer değiştirmek istemezler ya hani. Yada evlerini mütahide vermek istemezler, kısaca korkarlar değişiklikten. Dün o insanların duygularını anladım. Tamam daha önce de empati yapmaya hep çalıştım ama tecrübe etmek çok güzel, derinden anlamanın değeri paha biçilmez.

Yani demem o ki, bize çok hoş, değerli tecrübeler yaşatıyor Dalyan maceramız.

Measela misafir ağırlamayı öğreniyoruz. Şehir de hiç yatılı misafirimiz olmazdı, burada hem o keyfi tadıyoruz hem zorluklarını görüyoruz. Hem de özlemi gideriyoruz. Kızım camda bekliyor arkadaşlarını, ne hoş.

Arkadaşlarımın bilmediğim özelliklerini öğreniyorum, benim cadı Şenay ım çok titizmiş meğer, Ada nın odasında ölü sinek görünce yüzünü görmeliydiniz. Olur Şenay, bir ara temizleriz dediğimde büyüyen gözleri. Sonuçlarını düşünmeden, saçlarınız çok dökülüyor dediğim de, makinayı çalıştırıp ortalığı süpürmesi, kırdım mı, oysa bizim de kılımız tüyümüz dökülüyor. Hiç de sevmem misafirimi raahatsız edecek diye onların yanında makina çıkarmayı. :)

Bunlar hep bize katılan değerler, Dalyan sayesinde.


Ada dan inciler;
Bu arada kızım dün bişey için; teleddüt etme anne  dedi, büyüyür kuzu, gözümüzün önünde büyüyor.
Dile hakimiyeti bence üst seviyede. Kkendini çok iyi ifade ediyor ve esprler yapıyor kuzu.
Kitap okurken ki dikkati ise takdire şayan. Dün gece biz kitap okuyorduk, e hadi bırak I pad i bak kaitap okuma saati dedim, önce bir itiraz ve sonra ailece kitap okuma seansı, biz bıraktık tabi kitapları, onu dinler, mimiklerini seyrederken mest olduk. O okuma ile anlamamıştır dedik ama kitabın sonunda ki sorulara doğru yanıt verince şaşırdık. Bol bol kitap alalım kızıma.
Maşallah.

Hava pek güzel ama acaip bir rüzgar var. Ağır, demir sandalye uçar mı, uçar. İnanamadık ama uçuyor.
Bu yazı eski günlere ait, şu aralar havalar tadından yenmez durumunda.

Birkaç gündür foto yükleyemiyorum, çok ağır çalışıyor. Blogger da mı, net te mi problem bilemiyorum. Bu yuzden yazılacak ve anlatılacak çokşey olmasına rağmen maalesef  aklıma geldiği gibi takılıyorum.


Kalın sağlıcakla
kuru bamya çorbasını pek lezzetli yapmış anne

27 Ocak 2014 Pazartesi

''izleyiciler'' gadget

Merhaba,

Çok yararlı bir yazı, hemmen paylaşıyorum. Ama ben vazgeçtim '' izleyiciler'' gadget'' indan. :-)


25 Ocak 2014 Cumartesi

Dalyan da bir erken sabah

Günaydın,

Kuzey doğu dan sert bir rüzgar esiyor. Ona mı uyandım, yoksa I pad ime ulaşmak için mi uyandım bilinmez. Sabahın köründe kalktım. Ada bile uyuyor düşünün.

Mutfağa indim, kendime bir kahve yaptım, vay kardeşim, ne keyif yapmışssın burada farkedememişim.

Dışarıda manzara mükemmel, sanki ben akvaryumdayım ve seyrediyorum. Ağaçlar eve değiyor, yatıyor, kalkıyor. Sanırsınız kopacaklar ama kopmuyor. Keçiboynuzu çok mu eğilmiş ne, Allah tan Avakado ağacına koyduğumuz buyük, uzun, taaa nerelerden taşıdığım çubuk onu sağlam yakalamış. Bir ileride ki Palmiyeler ise görsel şölen.

Bu fırtınalar, ağaçların belini büken narenciyeleri yere dökmek için mi acaba, malum doğanın döngüsü.

Bir de gelen giden siyasetçilerin döngüsü var, şu aralar İztuzu nu imara açmak istiyorlar, yine Mesut Yılmaz gibi bir diğeri çıkıp, üç beş kaplumbağa der mi acaba. Demesin. Yapmasınlar. İnsan kalabalığı zaten Şile gibi oluyor, İztuzun da , Yaz mevsiminde. Daha da arttırmasınlar kalabalığı. O canım hayvanlar buraya gelmeye devam etsin.  Birlikte yüzelim. Yüzsün ve görsün onları çocuklarımız.

Ohhh sütlü kahveden bir fırt, nefis, kocamın hediyesi thermos, kardeşimin hediyesi I pad, şenay ın hediyesi, yaw çok mu bedevacı oldum, hayyııır yaşlanıyorum, dostlar çoğalıyor, değerleniyor. Yeniler ekleniyor. Şanslıyım ben şanslı.

Yağmur başladı.kocaman yağıyor, şehirde ki gibi değil bir başka, orada kaçırdığım herşey burada.
Hava nasıl desem, çok aydınlık, evet, bulutlar var ama beyaz ve ilahi bir aydınlık var.

İlahi mi, ne diyorum ben, bu kadar romantik olamam ben;
Ardından güneş açarsa, herşey iki dakkada kuruyor burada. Camlarıda iyiki silmiyoruzzzz ohhhh.
Buyrun, salisede gerçek hayat :)

Kızım karne aldı dün, pek endişeliydi, zayıfım gelmez dimi anne, gelmez kızım. Onu okul kapısında beklerken, bir diğer veli  ile sohbet ettik, benim torunların karneleri hep beş dedi, acaip bir yüz ifadesi ile, bende gayet normal değil mi yahu, birinci sınıf onlar dedim. Aa. Olur mu zayıf olanlar da var dedi. Sen koru beni böyle hırslı bir ebeveyn olmaktan Yarabbim. Yanlış anlaşılmasın öyle düşünenler olabilir ama ben olmiim ööle ne olur. Kızım mutlu olsun da varsın çok başarılı almasın, e ikisi de olsa tadından yenmez tabi :)

Dönüşste bir baktım, yüzgeci oynayan Levrekler var tezgahta. İki koca balığa ki 1 kg tuttu, 20 tl verdim ve akşam leziz bir ziyafet çektik, Gül hnm dan porsiyonu 10 tl yede çiğköfte e daha ne olsun. Gerçi bence denizden çıkmış balık ve Dalyan için 20 Tl pahalı ama burada herşey pahalı. Ayıklarken, üzüldüm nefessiz kalmış balıkların haline ama sonra yerken insan oldum yine. :( 

Memleketim için de, benim hala umudum var şarkısını mırıldanıp, sabah keyfine devam diyelim.

Kalın sağlıcakla
Keyf annesi





22 Ocak 2014 Çarşamba

Alkali diyet meselesi

Merhaba,

Uzun zamandır alkali diyet meselesi dönüyor, bundan yaklaşık bir yada iki yıl önce Nurhayat larda turnosol kağıdı gibi birşeyle ph ölçmüşlüğüm bile var. 7 yani nötr çıkmıştı galiba sonuç. Sanki eskiden böyle birşeyler varmış gibi, herneyse günü takip etmek lazım dimi, yerel ağızla de mi?

Bu sabah da gazetede bir litre suya bir çay kaşığı karbonat  geyiğini okuyunca, bu kaçıncı okuduğum aynı bilgi bir deneyeyim dedim. Kalktım, kaynattığım suya karbonatı ekledim ve ilk deneyimimi, içinde yıldız anason, taze zencefil, tarçın çubuğu ve limon dilimleri olan bardağıma boşalttım, başlangıç olur dedim. Fakat o ne bu kadar güzel şeye rağmen tadı iğrenç. Aman canım alışırım dedim ama ı ıh, vallahi bir litreyi bitiremedim ve bugün hiç yemediğim kadar çok yedim.

Yani iştah açıyor çünkü midede taş gibi duruyor su. Benden paso, karbonatlı su ve alkali falan bana uymadı. :)

Bu öğlen  Ada yı okuldan almaya giderken ben istememe rağmen ( çünkü termosifon, bahçe de duruyordu) Poyraz da benimle geldi. Normalde bisikletle evden çıktığımızda, Poyraz gelmez. Ben hızlandıkça o koştu ve ben de onunla konuştum, güzel oğlum, sen anne ile mi geliyorsun, a..a. Vuf ve garip sesler; resmen Poyraz benimle konuşuyor. Tabiki tembelin nefesi yetmedi, çeyrek yolda ekti beni ama çok şeker yaw. Onu seviyorum. Ada da diyor ki, hah sen Poyraz ın annesi ol benim annem olma. Bu aralar Ada da bu tarz söylenmeler var. Aaa. Kızım olur mu hiç, ben senin annenim ama Poyraz ı veya Boncuk u da çok seviyorum. Seni de. Cevap hımmm..

Bugün Ada kız la okulun farklı kapılarından girdik, normalde benim bisikleti alıp eve dönmem gerekiyordu ama acaba Ada okula girdimi diye bakayım dedim ve onunla kapıda karşılaştım. Ne gördüm, Ada kız elinde iğrenç baharatlı çubuk kraker, hiçbişey demedim ve bye diyip ayrıldık. Ama kötü baktım tabi.

Sonra özür diledi, parayı da arkadaşı vermiş. Kızım büyüyor ve benden ayrı zamanlar geçiriyor. Kendine gel Çiğdem diye bayağı bir telkinde bulundum kendime.

Karşımızda ki hotel bu yıl faliyete geçecek, bir aile geldi ve bakımlar tamiratlar yapılıyor. Ada yada arkadaş geldi, Tuana, çok güzel oynuyorlar ama geçen seneki huUrumuza bye bye diyeceğiz sanırım.
Artık Yaz akşamları karanlıkta oturmak hayal oldu gibi. Bakalım.

Eyvah fırında ekmek var. Yettiiim.
Yanmamış, güzel gözüküyor.

Çiftlikten gelen unlarla yaptığım ekmekler, hazır maya kullansamda çok güzel oluyorlar.
Pek yakında ekşi mayayı halledeceğim ve burada ki herkese dağıtacağım, işte o zaman maya problemi de ortadan kalkacak, nıhaaaa....

Kefir mayam kayboldu. Münevver e bir paket yapacaktım zaten, o zaman tekrar maya da sorayım.
Sonra artık güncel olmayan blog unun adresini de veririm.  Malum I pad den yazıyorum.

Bu arada kardeşim, ne kadar hayır duası alıyorsun bi bilsen. Teşekkür ederim bu güzel hediyen için.
Ah birde açık radyoyu dinleyebilsem. Olmuyor, olmuyor.

I pad meselesini ayrı bir post yapmam lazım.

Cem bugün yağlı, elektrikli bir kalorifer aldı, bilgisayrın olduğu çalışma odası için. Burada adet galiba, beyefendi getirdi ama bahçede bırakıp gitti. Neyse Cem geldi ve içeri taşıdı sonra dedi ki, yahu böyle mi getirdiler, hani bunun kutusu, kullanma klavuzuv.s. Neyse bir süre geçti ve yemek yedik. O arada Cem, dediki bu çok güzel bir kalorifer; düşerse otomatik sönüyor, termostatı var, Ada oradan çok normal bir ses tonuyla, işte, kullanım klavuzunu ne yapacaksın babacım, herşeyi biliyosun ya. Cadı ya...


Kalın sağlıcakla
Oradan buradan anne















15 Ocak 2014 Çarşamba

Akyaka 2

Günaydın,

Fotoğrafları görünce herkes Akyaka ya gitmek istiyor. Kardeşime de söz vermiştik, sabah geldi, öğleden sonra Akyaka daydık.
Muhteşem bir yer, yine yeniden.

Şenay aklından geçeni biliyorum ama bir saat, tek araba, 3 çocuk, sen bilen :-)




Ada kız kumsalı özlemiş. Onu bir ara İztuzuna arkadaşlarını ve oyuncaklarını alıp götürmek lazım.


kedi ve köpeklerimiz eksik olmaz bilirsiniz.


Kiralık karavan diyince bizde sandık ki bildiğimiz karavan. Bu tarz mış. Hep orada duruyor siz de kiralıyorsunuz.


Bu seneye kadar yakında ki Yücelen Hotel e aitmiş. Şimdi Hizmet Vakfı yada ismini doğru hatırlayamayabilirim, Muğla ya bağlı vakıfa geçmiş. Şimdi bakım yapıyorlar ki bence gerekli, sonrası bakalım belki kalınır bir gece. Gerçi ev buradayken biryerde kalmak bize garip geliyor ama alışacağız herhal.


Tüm kıyıda, kaynak su çıkışı var. Kabarcıklar süper görünüyor. Yaz mevsiminde suyu serin mi yapar acaba bu kaynak suları.



Gelecek sefere bir küçük şişe z.yağı ve limon, kestaneler çıkartılacak ve yenilecek. Kulakların çınlasın Bozcaada Ümit ve Sonja, Özlemaki.


Deniz yıldızı nı seçebildiniz mi, ah ''go pro'' olsaydı. Teşekkür ederiz kardeşim, sponsorumuz.
''Çubuk'' alınca bunları da çekebileceğiz. Hele, Yaz mevsiminde şnorkelle, oohhh hayale bak. süper.




Ver patini oğlum, hoop. Kuzu.




Renkler, benim gibi bir renk körü için bile muhteşemdi.
Yaz olsa cup yapsak, saatlerce snorkel yapsak akşam da evimize dönsek, tabi yemek yedikten sonra, bidaaki sefer Orfoz adlı rest. deneyeceğiz.



balıkları görüyormusunuz :-)


ya bu şirinleri. Ada yapıştı teyzesine, özlemiş.




burada kendimi snorkel yaparken hayal ediyorum.





bu hangi bitki bilmiyorum


Yaz ın mükemmel olacağını düşündüğüm cafe. Sonbahar da şöminesi de harika oluyordur.




Geçen sefer bu merdivenleri kaçırmışız.




böyle muhteşem bir küçük yere çıktı.
yine Yaz mevsimi ve yüzmeeeek.







Ve çıkış, Ada bize dönüp, Come oooon dedi ama ne deyiş. Vallahi gurur duyuyorum kendimle.
Haftada bir İngilizce derslerimiz de başladı.
Dün sessiz film oynadılar, pek eğlendiler.
Bi de benim birtürlü telafuz edemediğim boncuklar kitabını okuttum, sağolsun Marie ye.


bu güzel düzenleme Yaz - Kış orada olan karavan ın bahçesinde :-)


bahsi geçen karavan. Süper değil mi??


Bir diğer sahil. Beton dökmüşler diye üzülüyorum ama... tadından yenmez olmuş.


heryer kişniş.
Ada da öğrendi.





Miniş heryerde. Sağolsun auntie. Konsepte uygun miniş almış.


Miniş düştü, denize düşse hiçşansı yoktu :-)


mutlu son.


pek şirin değil mi.




Cadı.



Doğa. sanatçının kendisi zaten.




Akyaka tarzı. Tarihsel bişi değilmiş. Bi usta gelmiş ( kesin gayrimüslümdür) ve bir iki ev yapmış, beğenen diğerleri onu takip etmiş ve iyiki öyle olmuş.

Al bana araştırmadan yazarsam böyle olur. Asortik bilgi iletmiş bana aynen aktarıyorum;

Halet Çambel(önceki gün kaybettiğimiz ünlü arkeolog) - Nail Çakırhan çifti, Nail Çakırhan'ın bozulan sağlığı nedeniyle doktorların tavsiyesi üzerine 1970'de Akyaka'ya yerleşti. Nail Çakırhan burada geleneksel mimari özelliklerini günümüz şartlarıyla buluşturan ve çevre ve doğayla bütünleştiren bir ev inşaatı gerçekleştirdi. Ardından arkadaşlarından, özel kişilerden ve turizm işletmelerinden benzer evler yapması için teklifler aldı ve alanında bugün Akyaka Evleri diye bilinen ekolü oluşturdu." diye kısa bir bilgi ama Nail Çakırhan Ula'lı yani zaten o eski evlerden doğan kültürden biri ve sadece o kültürü yaşatması dolayısıyla bile çok özel biri benim için :) Bu arada bir gün Muğla'ya giderken Ula'dan geçmenizi de tavsiye ederim.

Buraya yazmamıştım ama Ula da gelecek planımız da.

Aklıma gelmişken İztuzuna ve Fasalis e hotel yada başka birşey yapılmasını kesinlikle, katliam olarak kabul ediyorum. Lütfen takip edip imzalayın.



Bu da koyu renklisi.


Şömine ve kızım. Yine Nadir in yeri ndeyiz.





keyf.


eksik kalmaz.



ve gece. Kısa bir yürüyüş yaptık nehir kenarında bir hotel keşfettik. Görülmeli Ottoman Palace.
ve Ottoman Konak tam da Azmak ın üstünde. Bahçe süper, dekorasyon ve mimarı süper. Bu aralar 150 Tl den başlayan fiyatlarla. Yukarıda ki link te daha ekonomik fiyatlar :-)


Eve dönüş, şömine soba keyfi ve cuup yatak.

Kalın sağlıcakla
Şömine den bıkmayan anne