31 Mayıs 2013 Cuma

Müze tanıtımı.

Günaydın,

Ben de böyle müze tanıtımı istiyorum.
Sabancı lardan umutluyum.
:-)



Koç lardan da.

Kalın sağlıcakla.

28 Mayıs 2013 Salı

Taze fesleğen ve kekikli ev yapımı peynir.

Günaydın,

Malum havalar ısındı, sütü soğuturken dışarıda unutunca, bolca sütüm oldu ''içilemeyecek kıvamda'' olan. Ne yapılır peynir yapılır, elde ne var; fesleğen ve kekik hemde taze.

Buyrun tarif;

Zaten ekşimiş olan süt kaynatılır, sonra süzgeçten süzülür. Süzülen süt atılmaz, bu suyu  şişeye koyup buzdolabına koydum, ekmek, kek v.s. yaptığımda süt yerine, yoğurt yerine velhasıl tüm sıvıların yerine kullanıyorum.

Bu sefer sütü süzdükten hemen sonra tuz koydum, fesleğenide doğrayıp karıştırdım ve bastırdıktan sonra altında ki kabı ile birlikte dolaba koydum.







Sonuç süper lezzetli peynir, bir dilim ev ekmeği ve sütlü, french press kaave ile ıhm... elime sağlık.

Kalın sağlıcakla
Acıkmış anne

26 Mayıs 2013 Pazar

Gözdağı ve haftasonu

Merhaba,

Yaz geldi mi ne?

Yine yoğun bir hafta bizi bekliyor. Bakalım. Ya Bismillah diyelim.


Küçükyalı da, daha önce hiç girmediğimiz bir sokak bulduk.


Kızım da neredeyse onunla konuşan hamile kedi yi buldu, yada kedi onu bulduı diyelim. Şeker şeyler.


Bu gezi bu güzel sofradan hemen önceydi. Off ki of Yıldız döktürmüştü. Ellerine sağlık.
Bize güzel bir veda aile yemeği oldu.


Bugün birara Gözdağı na gittik. Şansa bakki uçakların yolları herhalde ''lodos'' sebebi ile değişmişti.
Oradan herzaman çok güzel gözüken uçaklar yoktu. Sadece kalkış için uzaklaşanlar vardı ama..
işeyaramazdı görüntüler.

Yeni bir tesisi yapmışlar. Belediyenin. Güzel diyelim. Fiyatlar makul. Mangal yasak ama pek dinleyen yoktu. Çocukluğumuzda Şile dönüşü bazan uğrardık bu tepeye. Şimdi ki manzara acaip değişik tabi.


Bayrağımız öyle güzel dalgalanıyordu ki.


Uzaktan Sabiha Gökçen.


Sanatsal çalışmam.


Güneşin alnında ki park.


Koçtaş ta beğendiğimiz yer döşeme taşları.

Akşam eve dönüş ve yine soğanlı, pastırmalı sando, yanına biraaa... Aaa birde Hatay pazarın dan aldığımız nefis salça.
Bize afiyet olsun.

Kalın sağlıcakla
Uykulu anne




24 Mayıs 2013 Cuma

Vatan gazetesi - Sanem Altan dan

Paylaşım günü,
Şiir sevmem ama nu güzel geldi, ve doğru;

Buyrun;

Bu rayihaya kanalım gitsin…

Bu aralar üzerine kuşların konduğu yemyeşil ağaçlar gibi hayat…

Gülüşler, sevinçler, aşka dair konuşmalar artıyor sanki etrafta…

Uzak rüzgarlardan çiçek kokuları çarpıyor insanın yüzüne…

Çiçekler çiçek kokuyor.

Aşıklar sarmaş dolaş geçiyor sokaklardan.

Eminim kumsallarda çıplak ayaklı koşuşmalar oluyor.

Hayat kartondan bir maske gibi durmuyor insanların üzerinde sanki artık…

Her şey sınırlarını aşıp daha fazla genişlemek istiyor.

Aşk aşka benzemek, mutluluk mutluluğa, hüzün hüzüne benzemek istiyor.

İşte sabahları yürüyüşe çıktığımda, sabahın erkence saatlerinde içinden geçtiğim kokular bana bunları düşündürüyor.

Ağaçlardan sokaklara yayılan rayiha insanı dertlerine, sıkıntılarına karşı uyuşturuyor sanki…

Bir süreliğine de olsa o acılar, o sıkıntılar yokmuş zannediyorsun.

Yaz gelirken belki de insan en çok çiçeklerle kendinden kaçmayı seviyor.

Kendini unutmak, diğer mevsimlerde olduğundan daha kolay sanki yaz olduğu zaman.

Kendimiz kendimize uzak bir diyarda kendimiz olmadan esiyorduk bu kokular olmadan…

Size de öyle olmuyor mu?

Sokağa yayılan yaz, insanı bir an bile olsa ümitlendirmiyor mu her şeyin aslında güzel olduğuna inandırmıyor mu?

Size de hayat çok kısa bir süre öncesine göre daha ışıklı gözükmüyor mu o rüzgar estiğinde?

Biz bizsizdik sanki önceden…

Kendi rüzgarımız kendimize, kendi elimiz elimize dokunuyor artık.

Sahillerin sesi size de gelmiyor mu?

Aklı karışıyor insanın…

Dertlerini mi uyduruyor insan yoksa kendini iyi hissetmek için seçtiği nedenleri mi?

Dertlerimiz mi daha yalan yoksa mutlu olmak için bulduklarımız mı?

Eski bir denizi yeni pencereden görüyor gibiyim ben bu kokuları duydukça…

Ve düşünüyorum, yaz mevsimini mutlu olmak için seçmek acılarımıza karşı ‘incitici’ bir tavır mı?

Yoksa gerçekten sıkıntılarımız, dertlerimiz, acılarımız, kendimizi çiçeklerin kokusuna bıraksak bir nebze olsa da azalır mı?

Yaz oluyor her yer yavaş yavaş…

Sabahın kokusu ve ışıkları, ağaçların ve insanların üzerlerine yayılıyor.

Şükredilecek bir sabah vakti insanı sarmalıyor.

Ve insan bildiği tüm hayatı unutup o kokuya ve o ışığa inanmak istiyor.

Öyle değil mi?

Yaz olurken hayat sanki manav tezgahları gibi renkli gözükmüyor mu insana?

İnsanların yüzlerine bakıyorum sokaklarda… Sanki herkes memnun bu ‘kandırmaca’dan.

Gördüğü ışıklara, duyduğu kokulara inanmaya hazır sanki herkes.

Bozmayalım bence bu güzel yaz başlangıcını… Rüzgarın getirdiği kokulara kanalım gitsin.


Kalın sağlıcakla

23 Mayıs 2013 Perşembe

Kenger bitkisinden yoğurt mayalamak 2



Merhaba,

Yaşasın, olduuuuuu...
''Kenger''  bitkisinin -kızımla birlikte topladığımız- çiçek bölümlerini kullanarak yoğurt yapmayı başardık. Kendim bile inanamıyorum. Hedef aynı maya ile peynir yapmak.

Biz Büyük Ada dan topladık ama şehirde de mevcut bu dikenler. Bakarak olun.



Bazılarınız, aştın sen diyor biliyorum ama bu iş benim hayalimdi, taaa neredeyse 20 yıl önce  ''Atlas'' dergisinde okuduğum, Aydın da bazı köylülerin sabah yaylalardan topladıkları 'çiğ'' lerle mayaladıkları yoğurt  yazısınından  bu yana.

Arada, karınca yuvası toprağı ile yaptığım başarısız denemelerde var tabi :-)

Efendim yazımı Ayfer hanımla paylaştım, sağolsun bana cevap yazdı, kendisi birebir denememiş amma bana mayayı çok koymuş olabilirsiniz dedi ki, haklı çıktı. Çok teşekkür ederim. 1 lt süte, 1 çay kaşığı kadar maya ile süper oldu.
 
Bu arada ağzıma attığım taze kekik ve kendi yaptığım ekmek, ipek hanım çiftliğinin manda tereyağı ile tam bir lezzet patlaması yaşıyor damağım. Şükür. Yanına mı, ''french press'' Tchibo kaavesi. Ada kız uyuyor, bugün okul yok.

Hemen detayları tekrar edeyim ki herkes bir denemede yapabilsin. Ayrıca diğer yazıma da bakılabilir.

  • Nisan -Mayıs aylarında kenger in mavi çiçeklerinden biraz toplanır. Evde masanın üstüne bir tülbent serilir ve bu çiçekler üstünde kurutulur. Ben bir hafta beklettim. Aman rüzgarsız biryer olsun, uçuyorlar. Bu ayrıca iyice kuruduklarının göstergesi.
 

  •  Daha sonra sarımsak dövdüğünüz havanda iyice dövülür. Sarımsak kokusu sinmesin diye başka bir havan yada iyice yıkandıktan sonra aynı havan kullanılabilir.
  • 1 lt süt için, bir çay kaşığı kenger çiçeği kurusu tülbentin içine koyulur ve burulduktan sonra, mayalanmak için hazır olan süte batırılarak, bir kaşıkla üzerinden iyice ezilir. Mavimtrak bir renk süte karışır, gözlemleyebilirsiniz.
  •  Gerisi aynı. Sabah sizi bir sürpriz beklemektedir. Diğer kurduğunuz yoğurtlardan daha koyu bir yoğurt. Rahiyası enteresan ve lezzeti de bitkisel.

Dikkat ediniz, üstünde su çok yok.





 Toprak kap ( çakma) ta olan kenger mayası ile yapılan yoğurt, diğer münevver hanım mayası ile.

 Savulun Aysun un sütleri, peynir fatihi geliyooorrrrr... ( Hedef kenger mayası ile peynir yapabilmek)

Kenger mayası isteyenler mail adresinden bana ulaşabilirler. İster yoğurt ister kenger in kendisini gönderebilirim.  Kargolar karşı ödemeli olacaktır, malum taşınma ve parasızlık dönemindeyiz. Amma kimin umurunda...

Gururlu anne
Kalın sağlıcakla










22 Mayıs 2013 Çarşamba

Kuru maya ile kek kalıbında ekmek.

Merhabaaa,

Amman, yazmaktan ve bilgisayardan,  bir elimi eteğimi çektimki sormayın. Ne oldu ben de anlamadım.
Yazılacak çok şey var ama ekmek tarifi ile  başlayıp sonra da ortaya karışık yazılar sunacağım artık ne yapalım.

Epeyi önce görmüştüm bu tarifi, denemek bugüne kısmetmiş. Ekmek çok lezzetli oldu, kesin deneyin derim;

Orjinal tarif Yemek tarifi adlı blog da. Teşekkür ederim.

Malzeme;

290 ml ılıksu (1 su bardağı + çeyrek su bardağı) ( BEN, PEYNIR ALTI SUYU KULLANDIM)
500 gram elenmiş un (4 su bardağı + 1 yemek kaşığı) ( BEN, İKİ AVUÇ UN DAHA EKLEDIM)
3 yemek kaşığı yoğurt
3 yemek kaşığı yumuşamış tereyağ ( BEN, ZEYTINYAĞI KULLANDIM)
1 yemek kaşığı bal
1 çay kaşığı tuz
1 paket + 1 çay kaşığı instant maya ( BEN, SADECE 1 PAKET MAYA KULLANDIM)
 
tarif;
 
Unu genişçe bir kaba alıp ortasını havuz gibi açalım.Bütün malzemeleri ortaya ekleyerek unu yavaşça dıştan içe alarak yumuşak bir hamur elde edelim.

   Kabın ağzını strech film veya kapak ile kapatalım ve sıcak bir yere alıp 45 dakika mayalanmasını bekleyelim. (BEN,20 DK BEKLETTİM.)

   Kalıbımızı yağlı kağıt ile kaplayıp hamuru nazikçe kalıba yerleştirelim ve yarım saatte bu şekilde mayalandıralım.

   Önceden ısıtılmış 200 dereceli fırında 10 dakika daha sonra ısıyı 170 dereceye düşürerek yaklaşık 30-35 dakia daha pişirelim.

   Ekmeğimizi fırından alıp havalanması ve hamurlaşmaması için  dışarıda tel ızgara üzerinde soğutalım.
 
Yarın sabah, ekmeği  Canan ın getirdiği peynir, çiftlikten gelen tereyağ ile yemek için sabırsızlanıyorum doğrusu.
 
Buyrun foto lar.
 

20 dk. da bu halde bekledi.


Böyle kabardı.

Foto lar yetersiz, yemek vakti nden kopyaladıklarım daha güzel;

 



 
Benim ekmek Yıldız ve annemin istediği gibi çok pişmiş oldu ama çok leziz oldu doğrusu.

Not: Melek, arayacağım. 

Ayağını burkmuş anne.
Kalın sağlıcakla

9 Mayıs 2013 Perşembe

Labneli keke ve Oradan buradan.

Merhaba,

Yine oradan buradan yazılar olacak.
Bu aralar kafamı toparlayamıyorum.
Iyi Cüceler de ki, pilates beni çok heyecanlandırıyor, o yüzden de her işimi yarım yamalak yapıyorum.
Farkındalık çalışmalarım gümbürtüye gitti yani.




 Ada sınıf arkadaşları ile parkta buluşunca çok mutlu oluyor.
Götürdüğünüz alet edavatla çok güzel oynuyorlar, bide birsürü meyve, oyuncak, kek olunca ohhhh..


Labneli kek i biz beğenmedik. Tadı çok güzel ama bize göre diil. Siz denemek isterseniz orjinal tarif burada.
Kek çok güzel kabardı ama sonra nedendir bilinmez hoop söndü. Kimi arkadaşlarım peynir ağır gelmiştir dediler !



Bir ara Kadıköy de Ada kız sız takıldık. Kuru et yedim ilk defa, güzelmiş yahu ama zararlı ziyan, isli.
Ara ara gelip Kadıköy de keyif yaparız dedik, sonra ben dedim ki ayol İzmir, Kordon var, ne işim var İstanbul da. Yada Marmaris, Bodrum, Datça....

Bu aktiviteyi yaptığımız günün sabahında  Cem geldi, yerde oynayan Ada yı gösterdi ve ona bir tekme atıyormuş gibi yapıp sonrada işaret ve baş parmağı ile, bizim için ;  yürüme işareti yaptı.

Bunu gören Ada ne demek istediğimizi sordu biz de anlattık. Seni Büyükanne ye atıyoruz ve biz gezmeye gidiyoruz. Çok güldük, sonunda büyükanne ye gitmek olduğu için bize hiç alınmadı. Şimdi hadi atın bana bir tekme de siz gezmeye gidin diyor, esprili kızım benim. 






Bir Pazar, sabah kahvaltısına gittik, simitler, tarihi taş  fırından, nevaleler evden. Hımm.. Ada kız götürüyor. Artık bir simidi bitiriyor kızım. Maşallah.




 




Geçenlerde, teyze ile iyi cüceler e gittiler.Ahşap boyama aktivitesi iptal olmuş. Teyze de ona ahşap boyama nın kendisini almış. Kahvaltı boyunca onu boyadı. Teşekkür ederiz Yaprak.

Ada kız dan inciler;

Hala ''proglem'' demeye devam ediyor, düzeltmiyoruz. Hoşumuza gidiyor.

Anne hani bir hanım vardı ya, saçları kıvırcık olan, sen sevmiyosun hani saçlarını, üzülme anne senin saçların o hanımın ki gibi değil, senin saçların güzel, hem sana çok yakışıyor. Hoyt moralim benim, kızım benim.

Banyo sonrası saçlarını kurutuyorum, elinde kum saati oynuyor; birden anne bu kırılırsa ve yere dökülürse ayaklarımızı yakar. Ben gülüyorum ve olur mu kızım, güneşin altında tüm gün duran kumlar insanın ayağını yakar. Ama anne Lara teacher, okulda ki kum saati kırıldığında bize çocuklar kıpırdamayın ayağınız yanar dedi, kızım cam parçaları için söylemiştir.

Yakında kum saati yanlışlıkla düşerse şaşırmayacağım, meraklı.

Menü; Bulgur pilavı ve pirzola ama düdüklüde. Epeyidir et yemiyorduk, damardan olsun dedim.

Heyezanlı anne
Kalın sağlıcakla.



8 Mayıs 2013 Çarşamba

Caddebostan yürüyüş yolu günü

Merhaba,

Hayırlı olsun, kızımın ''bahar alerjisi '' var. Bugün kendi dr. una gitmek için aradığımda ne oldu dersiniz. Yorgun bir sesi olan dr. a sordum, sesiniz, hayırdır. Cevap; bişi yok, Bahar a alerjim ve dolayısıyla baş ağrım var demezmi, gülermisin ağlarmısın.

Aslı - Bursa moralimi çok düzeltti bu sabah. Sağolsun  varolsun. Sevildiğini bilsin. Yoksa dün gece karalar bağlamıştık karı -koca.

Efenim bu iş; hamileyken, sizin beslenmenizle başlıyormuş ki, hiç merak etmeyin bu konulara girmeyeceğim.

Onun yerine oradan buradan ve Caddebostan gezi günümüzden bahsedeceğim.



Baba - kız 3 boyutlu animasyon ''güzel ve çirkin'' seyrediyorlar. Ada kız şimdi gördü fotoyu ve aaa ne zaman  çektin dedi, hesap edin ne kadar konsantre seyrediyor.


Yediğim hurma nın çekirdeği çıkmıştı Damat ın yanından hatırlarsınız. Şimdiki hali böyle.
Hızlı büyüyor ve toprağa öyle kuvvetli yapışıyorki. Hayat.


Hangi gün hatırlamıyorum galiba 1 Mayıs tı. Haydi yeşillik biryere gidelim dedik. Ada için geç kalmıştık. Atladık trene, indik Feneryolu nda ve ver elini Caddebostan ın trafiğe kapalı sahiline. Tren den iner inmez acıktım diyen kızıma yanımda getirdiğim soslu makarnasını yedirdim.

Öncesinde Carrefour dan Ada ya scooter almayı ihmal etmedik tabi. 26 Tl. Yine 3 tekerlekli. Tabi ki Barbie resimli. İki tekerlekli olsun dedik önce ama sonra vazgeçtik. Denge oluşssun önce dimi ya.


Oturur oturmaz hemen ayaklar fora ve yemek işi. Öyle acıkmıştıkki, mücvelerin fotoğrafı yok. Üstüne Şam kurabiyesi ve çubuk. Yanına da Cem e çay, bana ve Yaprak a kahve, Ada ya da adaçayı. Nasıl.


Teyze , yigen keyfi. Yaprak kitap okuyabileceğini zannetti ama :-)


Ada kız teyze ye küstü, kalktı gidiyor.


Scooter ı ile belki milyon kere gidip gelerek, herseferinde 3-4 adet  getirdi bu bitkileri, hala kenger de topluyor, kızım yazık ellerine yeter. Çiçek yaptım, bayıldı ve bayağı da  oyalandı.


Pilates çalışmaları, göbeğe/ mideye  dikkat.
Foto yan .

Ehi..


Zavallı teyze tenisten geldi, çanta ağır, kah enişte kah kendisi yüklendi çantayı yazık.

Bizde, oturduğumuz Fenerbahçe tarafına yakın yere kalabalık diyorduk. Ibar köşkünün orayı bir döndük, offf neler neler, çok kalabalık genç gruplar, orta yaşlılar, yaşlılar, görgüsüzler amma kimse kimseye dokunmuyor yada Yılmaz baba gibi, dokanmıyor.

Bayıldık, mangal dumanı da olmayınca süperdi yaw, tavsiye ederim. 



Akşam üzeri hava bir serinledi, Allah tan yanımda vardı Ada kız a yedek bişiler.


Galiba Mercan dı, karnımız toktu üstüne bir cila yapalım dedik.
Ailemmm.


Ada kız ın finali.
Sağlıksız biliyorum ama..


Teyzemizin finali.


Ada ve Cem öyle bir sıktıki mayonezi, sonuç patladı şişe tabi.


Muzip gülüş.

Dönüş taaa Suadiye ye yürüyüşle bitti. Oradan tren ve ev.  Ada scooter ın canını çıkardı, kendisininde, çok eğlendi.

Akşam Ada uyuduktan sonra gülen ve bize doğru scooter ı ,ile gelen ve neşe içinde olan yüzünü hatırlayıp durduk. Şükrettik.
 



Yan foto ama fikir müthiş değil mi, bayıldımmmm. At parayı al kitabı.
Ataşehir de otobüs terminalinde -Ulusoy un.-

Bu arada Fethiye yolculuğumuz gidiş te, dönüş te Metro, felaketti. Bizden geçmiş. Metro nun otobüs kalitesi ve şöförün hızlılığı ise apayrı bir konu.

Ammmaaa evi tuttuk ve Temmuz itibari ile ödemeye başlıyoruz kira ya. Viraaaaaaa

Bir parça hüzünlü anne