31 Ağustos 2013 Cumartesi

Üzüm kurutma ve ev halleri

Merhaba,

Ada, yapmaması gereken birşeyi şımararak yaptı, Cem de, bokunu çıkardın ama dedi. Ada dan cevap gecikmedi, pırt yapmadım bile, bok çıkarmadım bakın külodum temiz. :-)

Üzümler hem dalında hem tepside, bide yan ehi..

Bir de güzel kokulular ki.


Bir sürü. Bir kısmı da dalında kurudular.

Ve üst kattaki tüm gün güneş alan balkondalar.
 Yöntem mi, çok basit, üzümleri kaynar suya batır ve çıkar sonra da kopar ve temiz bir tülbentin üstüne diz. 3 gün güneşte kalsın sonra tepsiye al ve içeride kurumaya devam etsin. Kaynak Tijen.
Bir tık.
Ada nın odasını bir kısmı ve yaaan. :-(

Okuma alanı olmuşmuş.




Yatak odasının sevdiğim manzarası

Duşakabin hala yapılamadı.



Güzelim çiçekler.



Damat yerini sevdi.



Ada kız ın sinek yakalama kutuları.

Bisiklet kullanma eğitimleri bugün başlası bu yüzden yedek tekerlekler söküldü.



 Bir de yeni bir blog keşfettim. Bakın seveceksiniz. Bir tık da buraya.


İşte böyle.
Kalın sağlıcakla.
Son üç gündür burası da sıcak ama hala soğutucu açılmadı. :-)

Ek1. Üzüm lerin kurumuş halleri 07/09






Bahçesi olan anne.

30 Ağustos 2013 Cuma

Alakarga- Yuvarlakçay gezisi


Merhaba,

Bu güzel kuşun adı Alakarga. Bahçeye geliyor son birkaç haftadır. Karga demeye dilim varmıyor zira çok güzel. Palmiyelerde ki birikmiş tüm tohum yaprak v.s  hepsini aşağıya atıyor. Palmiye de habire tohum fırlatıyor, habire bahçe temizliyoruz, ertesi sabah hoop bidaa.

Palmiyeler pek bir arsızmış onu öğrendik.


Alakarga


Geçen Salı Ada kız burada bir yürüyüş aktivitesine katıldı. Yalnız bırakamadım ben de gittim.
Ama birdahaki sefere yalnız bırakacağım. Gayet güzel idare ediyorlar. Bir büyük bir genç rehber var. Sonja nın oğlu Boran da grupta.


Erkek çocuklar acaip yaramazdı ama yine de Sonja çok iyi idare etti durumu.


Bu ne çocuklar, Ada kız bildi ''mısır'' şaşırdım.

Maaledef hayvanlara vermek için ekiyorlar mısır ı ve en ucuz fideyi alıyorlar. Bir kere şahit olduk ki, büyük, üç yada dört tır geliyor en büyük ilçe ye ( Ortaca) , kapağını bir açıyor, silme fide ve çok ucuz. GDO!! Köylüler alıp ekiyorlar :-(


Yolda en az 3-4 lokanta geçtik.
Türkiye de kaç tane Yeşil vadi lokantası vardır acaba ( milyon tane :-))


Bir bağ evinin köşesinden manzara.


Eh düşmeler, kalkmalar oluyor tabi. Nazlı kızlar var aramızda.


Doğa süper.


Yuvarlakçay buz gibi. Vallahi giremedik, yani girdik de yüzemedik. Ayaklarınız da soğuktan uyuşuyor.


Kek arası.


Yemek yediğimiz lokantanın doğal havuzu. Çocuklar salıncağa bindiler ama çenelerinin takırdamasını durduramadan konuştular, gülüştüler.


başka açı.


Yemek bekleniyor.  Tavuk seçti Ada yemek için. İki şiş yedi ve daha sonra Sonja ya tam 3 kere sordu, başkasının yemediği diğer iki şişi de almak için. İnanamadık. Tavuk yemiyoruz tabi, çocuk özlüyor dedim ve konu konuyu açtı, artık Yuvarlakçay ın yukarısı köylerden Sonja sayesinde tavuğumuz da olacak. Fiyat mı, pahalı 30 Tl.  

Pek bir eğlendik. Değişik diller, ırklar, Ada için harika fırsatlar. Çevresinde birsürü yabancı dil havada uçuşuyor. Yarı Türkçe yarı Ingilizce konuşuyorlar.

Aklıma gelmişken yan komşumuz Alman çift ile de İngilizce konuşuyor Ada. Ah birde,  orjinal dil bulsam tadından yenmeyecek.

Trioid mi, ultrason filan, nodül çıkmadı, ilacı azalttık, bir ay sonra kontrole gideceğim. Bence Karatay diyeti ( sıkı olmasada) sayesinde oldu çünkü benim sadece dörtte bir triod im kalmıştı 97 yılında olduğum ameliyattan.

Boyun fıtığımda ameliyat gerektirecek bişi değilmiş. İki ayrı profesör gördü MR ımı. Ohh be.
Elim de uyuşmuyor o günden bu yana. Korktu tabi. 

Yani Muğla sağlık  kuruluşlarına bir miktar para sıkışmış benim için, harcadık kurtulduk. Sağlık olsun ( amann)

Kalın sağlıcakla
Birazdan bahçeye Roka dikecek anne.
Kereviz ve Pırasa, sadece birer fide ekildi bile.
Kaynak çiftlik.


26 Ağustos 2013 Pazartesi

Tatsız günler - Tiroid

Merhaba,

Ben gencken, işyerinde bir çay molasında laflarken; dedim ki, şu şu hayallerim var. Emekli olunca şunu yapacağım, bunu yapacağım derken bir bey geldi ve dediki, kızım; emekliliğe çok şey yükleme, ne istiyorsan, yapabildiğin kadarını şimdi yap. Eğer emekliliğe bu kadar şey yüklersen, emekli olduğunda bir hastalanırsın, yapmak istediğin  herşey kalır.

Çok yararlı bulduğum bu öğüdü tuttum ve hiçbirzaman unutmadım. Herkesle de paylaştım.

Ne oldu, Dalyan a taşındık ve hop hastalıklar peşimi bırakmıyor. Benim ihmalimden, hem de ne; Tiroid. Son iki yıldır tahlil yaptırmadım, aman..  ne gideceğim 6 ayda bir dedim. Ne oldu TSH ım yerlerde sürünüyor. Eksikliğinde birsürü arızaya yolaçabilen ve hastalık doğuran bu hormonu küçümsememeliydim. Akabinde kanda Sodyum ve Klor eksikliği de var. Iyotsuz tuz yenmeli v.s.
Kalbi yoruyor, böbrek hastlaıkları, kasılmalar, adet düzensizliği hatta kesilmesi, ne arasan var yani.

Perşembe günü gidip, bir ultrason çektirmeliyim, ya nodül var, yada ilaç fazla geliyor. Aklıma, acaba Karatay diyeti troid bezlerini de çalıştırıyor mu sorusu gelmedi değil !!

Bu arada Karpal Tünel de değilmişim ama yine de şikayetlerim aynı diye ikinci dr. Emre Korkmaz bana bileğe takılan o siyah eldiven gibi şeyden verdi. Kullanıyorum ama ana sebep boyun fıtığı, Muğla, SSK dr Serhat Aydıner, ameliyat dedi, şimdilik erteledik. Bakalım. Bel ki buda Tiroid e bağlı kasılmadan oluyor olabilir. Dr muyum neyim :-)

Dr. ameliyat diyince hemen tatilde olan Yaprak ı -kerdeşim çağırdım. Geldi sağolsun, şimdi ben üzlmeyeyim de kim üzülsün, Ada ya kardeş yapmadık diye. :-( Ameliyat a diye çıktık evden, yolda bir Prof arkadaşını aradı Yaprak, o raporu gördü, sakın haaaa ameliyat olmayın dedi ve birsürü olaydan sonra biz akşam eve döndük.

Yıldız, anneme söyleme. Tansiyonu fırlamasın, siz buraya gelince konuşuruz.   

Offf hep hastalık konuşan yaşlı insanlara döndüm. Hepsi geçecek. Önümde 90 yaşında Kaptan June var yaw.

Kitabını da okudum, tanıştım da. Oh..



kaptan-june-ve-kaplumbagalar-june-haimoff

tavsiye ederim, çok hoş yazılmış bir kitap. Kendisine bir kez daha teşekkür ederim tüm yaptıkları için.

Bugün de Cafe İz diye çok hoş bir yerden, The Adventures of Lola diye bir çocuk kitabını bulup aldık Ada ya..

İztuzu na bina yapılmaması için elimden geleni yapacağım.

Arada Karatay kahvaltısına katılmak için Datça ya gittik. Kargı adlı güzel bir koyda gün geçirdik. Hatta çıkıp konuştuk Ada ile, Karatya dan alkış bile aldık. Sonra kendimizi seyredince, yaw Karatay a mikrofonu birtürlü vermemişim diye gülüştük.

Ünlü anne

18 Ağustos 2013 Pazar

6,5 yaşında ki kızım ve taşınma


Merhaba,

Bugünkü yazımız '' kudret narı '' ile ilgili olacaktı ama artık foto hazır olunca. Bu arada bilgisi olanlar benimle paylaşssın. Bal içine koyma fikri hoşuma gitmedi, zeytinyağlı versiyonu daha hoş olacak gibi. Yapraklarına da bir çay demlesem???

Taşındık, ailde en çok kızıma zor geleceği konusunda da hemfikirdik, bence kolay da geçiş yapıyoruz amma henüz kızıma arkadaş bulamadık. Geçici olanları saymıyorum. Maalesef hayatımıza günde 2-3 saat tv veya bilgisayar girdi. Sonrası kendi başına oynama, böcekleri elleme v.s olarak geçiyor.

Maşallah kızım iyi gidiyor. Arada arkadaşlarımı özledim, niye buraya geldik diye bir gece krizini saymassak.  Nasıl mı atlattık, Irmak başka okula gidecek, Derya lar belki taşınır, ee Gülçin zaten taşınıyor, Melek ler kiracı, Elif zaten başka okulda, Esila tatilde... diyerek.

Havalar biraz serinlesin burada çocuklar ile aktivite yapan bir bayanada katılacağız ama erkek çocuk nüfusu yoğunlukta buralarda. Bakalım kısmet.

Bir blog yazraı şöyle bir yazı yazmış. Bir tık Ltf. 

daha yazacaklarım var ama merkeze pide yemeye gidiyoz, byee..

Kalın sağlıcakla.

Kıvırtık anne


16 Ağustos 2013 Cuma

Muğla, Sıtkı Koçman Eğitim ve Araştırma Hastanesi.

Merhaba,

Öyle çok şey oluyor ki, hangi birini yazayım şaşırdım.
Hani buraya gelince hayat yavaşlayacaktı diyor Cem. Zaman ne çabuk geçiyor diyoruz.
Bitmemiş o kadar çokşey var ki.

Derken...

Bir hastahane ( yeni yazılış Hastane) macerası yaşadık ki, şöyle bir silkelendim (k), hani cenazeye gitmişssiniz gibi, anlatabildim mi??

3,5-4 aydır süren  elimde ki uyuşma için, sanırım  ''Karpal Tendon''  teşhisi koydum demiştim ya, uyuşma artınca, ihmal etmeyelim dedik ve aldım SSK dan, internet ten randevu ve ver elini Muğla Sıtkı Koçman Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Bu arada eve, birkaçgün önce gelen bir Dalyan lı misafirimiz, aa aldınız mı randevu dedi, ben de ne olacakki zor mu dedim, evet yanıtını aldım. Allah Allah biz zorlanmadık!! Tesadüf uygun olan Beyin Cerrahi, Serhat Aydıner den de randevu aldım. Saat 13,40. Dalyan- Muğla 84 km, e bir saat takribi, nitekim zamanında vardık. Amma dr. un ameliyat ve vizite çalışmaları sonucu, koridorda önü tek kalabalık olan oda da ancak akşam saat 16 da içeriye girebildim, ne girmek odada 3 kişi var ve zavallı dr. ve asistanı aynen arı gibi çalışıyorlar. Hiç mi tuvalet ihtiyacınız olmaz, hiç mi su, çay içilmez. Acıdım. Istanbul da bile böyle yoğun çalışanına rastlamadım. Nedir şikayetin diyince Aydıner, hızlı hızlı anlattım ve özürdileyerek Karpal dedim, güldü, ne mutlu bana güldürebildim. Dedim ya çok üzüldüm, çalışma tempolarına.

MR dedi dr, ok dedim ve gittim Mr ın kapısına, gece 03,30 demez mi, dedim olmaz, ertesi güne verdi, amma sağolsunlar aynı akşam 22,30 da BOYUN  mr ını çektirmiştim, ben el diyorum uzman boyun diyor, neyse başa gelen çekilir, devlet hastahanesi tabi, halbuki sorsa bana dr, bende boyun düzleşmesi olduğunu, MR iki yıl önce çektirdiğimi, fizik tedavi gördüğümü, arada pilates sertifikası aldığımı, omurgam da da düzlük olduğunu   anlatacağım, sormadı ki. :-) Girdik yine o sefil makinaya, bu sefer gözlerimi hiç açmadım, titredim bide, dışarısı 35 içerisi 17 derece bırr.. Sonuç mu haftaya, bakalım muhabbetimiz bol olacak mi. El uyuşmasının sebebi %70 boyun düzleşmesi imiş, bakalım. Demekki yaşlılıkta tencere tutamayacağım, ne yapalım kader bende oturur kitap okurum, olmadı millete hayatı zindan ederim, ehiii kötü kaynana Çiğdem

Hastanedeyken neler neler düşündük, yaw biz nereye geldik, bu işin yaşlılığı var, ne yapacağız filan.
Sonra bin kez şükür ederek evimize geldik. Dedim ya arada böyle silkelenmek gerekiyor.

Bu arada Cem bir rahatsızlık için dr. a gitmek istedi, 12 km uzak olan Ortaca ya gittik, yarım saat sürmedi işimizi halletmek, e dr. da komşumuzmuş, arada pazar işinide hallettik. Ohh moralimiz düzeldi. Öğleden sonra da bir deniz patlattık.

 Muğla yı çok beğendik. Ben beklerken Cem ile Ada, müze kart kullanarak, dinazor müzesi beklentisiyle girdikleri müzeyi pek küçük bulmuşlar. Ben de dedim ki, küçük olabilir ama buluntular, sergilenenler çok eski imiş. Neyse birdahaki sefer bende gezerim. Kapıda ki bekçi, dinazor kemikleri diye lanse ediyorlar ( nedemse) amma Fil, Zebra neyin var demiş.



Sirkeler yapıldı, ikinci postalar kavanozda.


Süt düzene girdi. Oh.. bugün Cem hazırda ayran var mı dedi, he bey var dedim. Kapağı açtım, ayran dökülmüyor, meğer kaymak yapmış, şöyle bir çalkaladım şişeyi, ıhmm ayran mis.


Yumurta işi de tamam. Yumurta yiyoz be oh. Burada ki yardımsever dost Aysun dediki, yumurtaları sakın yıkama, ben de dedimki yok yaw, karpuz u cif leyen arkadaşlarım var ama ben onlardan değilim, sonra bi baktım, yumurtalar resmen ''bok'' kokuyor. O zaman anladım ne demek istediğini. Yok canım, yumurtaları değil elimi yıkıyorum :-)


Bahçeden ve yan komşudan gelen incirler. Fazla oldular, baktım tükenmiyor, tatlı yaptım. Komşu ile de paylaştım, ıhmmm Teşekkürler, Miskokulu Lezzetler


Ceviz içi.


kek pişmeden önce.

Şerbet.


Muhallebi yan.


Kek fırından çıktı.


Şerbeti döküldü.



Muhallebi yapıldı. Krem şanti falan kullanmadım ben. Süt kaymağı koydum. Bi de nefis köy tereyağı.


Dolaba girdi.


Leziz zeytinyağı. Sağolsun Aysun.




Bir sabah kahvaltısı.


Ada kız Muğla da.




Ada ya kitap almadan olur mu, bunları beğendi. 


Muğla sürprizlerle doluydu. Sanki illede şehir yapmaya çalışmışlar ama yeşillik  heryerden fırlamış.


dağ ( Hisarlı ) gözükmüyor mu böyle yolda yürüken bayılıyorum. Dalyan da öyle, Manisa da ve daha niceleri. Elektrik ve telefon direkleri sorun tabi.


Sokaklar. Mardin havası var eski şehirde. Tarihini okumadım ama ya Rum  ya Ermeniler den kalma olsa gerek. Çok zarif evler, sokaklar..



Kapı tokmağı. Bence muhteşem.








Kediciğin tek gözü kapanmıştı. :-(


Üzümler coşmuş.



Cami muhteşem, mineranın tamamı var ama o foto da yan çıkıyor :-)





Muhteşem eserler, param olsa dükkanı boşaltırdım. Hele taşlar üzerine yapılan yağlıboyalar  inanılmazdı.


Çeşme, içilebilir. Ada ya iç dedik, bardak yokki dedi. Yavrum avucundan su içmeyi bilmiyor ki :-(




Muğla ve yöresine özgü çatı düzenlemeleri.
Bahçe duvarlarında da çok hoş bir uygulama oluyor.


tabi ki o günkü dostumuz.
Biraz ileri git dediler, küstü gitti, sonra binbir naz geri getirdiler. Kerata.


Akşama rez li, rakı masası.


Meğer bizde varmış bu klimalı Şilebezi, gömleklerden.


Biz beğendik, fiyatlar da makul.
Büryan kebabı da ünlüymüş ama bilen yok.


Bir diğer süper cami.








Belediye ve Müzenin önü -park. Bayıldık, birdahaki sefer yaylalarada çıkacağız.
Haydi bana şifalar.

Ege li anne