5 Mayıs 2018 Cumartesi

Dalyan - Kalkan - Kaş bisiklet gün 1

Merhaba,

Hava Haziran gibi, ama biz  bisikletlerimizle yollardayız. Kayınvalidem, namıdiğer "kiki" geldi, ve bir gün sonra biz yollara düştük. Zira bu sefer sadece 7 gün iznimiz var. En son karı-koca birlikte bir 1000 km yapmıştık, kısmet ancak iki yıl sonraya denk geldi. Bu sefer evden arabaya zarzor sığdırdığımız de monte iki bisikletimizle sabah yola çıktık. Kalkan a gelip, Aysin lerin evinin oralarda bir gölgede binbir küfürle monte işini tamamladıktan sonra yola çıkacaktık amma, Cem in bisikletinin gidon vidası tam sıkışmadı. Benim bisikletin arka tekerliği hava katbetmişti, hava pek sıcaktı. Bisiklet tamircisi merkezde olabilir dediler. Olabilir!  Bu cevap bu kadar yokuşu olan Kalkan da pek yetersiz bir cevap. Ne yaptık üç beş kişiye sorduk ve sonunda herkesin toplu olarak bizi yönlendirdiği Akbel semtine doğru yola çıktık.



Marketteki delikanlı, abla şuradan dönün kestirmeden çıkın dedi. 1 km kısa dedi. Gözlerimiz parladı ama yokuşu görmeliydiniz. Pek nadir bisiklet taşırız ama burada maalesef bisikletleri ittik. Bana öyle ağır geldi ki dur bineyim dedim ama sonuç hüzran. Pek güzel düştüm. Cem çok kızdı, güneş tepedeydi filan. Neyse bir şekilde ana yola çıktık ama oradan da daha tepeye, biraz daha bisiklet it v.s. derken,ter akıtmayan ben bile şıpır şıpır terledim. Varın Cem i siz düşünün. 

Bir ara mola verdik, vermek zorunda kaldık. Gölge yok, etraf bildiğiniz yerli kasaba. Sıkıcı. Sıcak. Pis. Sığındığımız yer otobüsdurağı. Aramızda espri yaptık. Meğerse gideceğimiz yer 100 metre sonraymış diye. Ama kalp atışlarımı sayıyorum Cem aaa yaşım 50. Dinlenelim dedim. Dinlendik. Ohh suda içtik ve gerçekten 100 metre sonra tamirciler silsilesine kavuştuk. Abi vida değil, senin allen grubu ayvayı yemiş dedi. Hemen sıkıştırdı, para almadı. Yeni allen takımı alın şurada ki nalburdan dedi. Sağolsun. Nalbur 45 Tl dedi ne yaptık almadık. Vardır Cem in bir bildiği. 



Orada vurduk yokuş aşağı. Ohhh ne güzel geldi rüzgar. Aşağıda ışıklardan sola ve nihayet yola çıktık. Manzara harika, rüzgar kuvvetli değil, yol cillop. Yihhhuuuu.



Kısa bir süre sonra karnım guruldadı. 25 km sonra beraber Kaş ta yeriz demiştim ama Cem zorladı. Ben de yedim. İyi ki yemişim. Keyifsiz olurdu yol. Kalkan çıkışında Gümüş ün yerinde mola verile, manzara harika. Fiyatlar tuzlu, servis geç ama leziz. Aşağıda biryerlerde arıtma kurulmuş ama kokusu gelmiyor.  



Biz orada otururken Antalya dan gelen bayağı kalabalık bir motor grubu geçti. Ne kadar güzel motorlar var. Hedef motor ama 60 dan sonra 🙂

Arada kocaman pahalı bir mercedes geldi. Bozuk Türkçeli bir çift; saklı kente nasıl gideriz dedi. Yaw ters istikamet gelmişssiniz dedim. Koca bir ekranı vardı konsolda, e şunu kullanın dedim. Ya bırak güvenmiyorum ben ona dedi. Kahkalar arasında döndüler ve gözden kayboldular. Bulmuşlarmıdır saklı kenti.

Ve nihayet sabah düşmemiz gereken sahil yoluna düştük, neredeyse 5 dk. sonra Kaputaş mağarasına gelmiştik bile. Aman bir kalabalık bir kalabalık. Yolu sıcak asfalt yapmışlar, otoparklar yapmışlar. E güzel olmuş. Aksaklıklar ve istemediğim şeyler var ama biz yola odaklanalım. Bisikletleri bırakıp aşağıya inmedik. Bir ara Cem sen inersin bir de çıkarsın bu 200 basamağı dedi ama yemedim. Manzara yine muhteşemdi. Yıllar önce annemin çakıl taşlarında kıyı da yuvarlanışı geldi aklıma pek güldüm. Sahilde çakıl falan kalmamış. Kum haberiniz ola.



Kaputaş tan sonra Kalkan a kadar yol harıika. Bence ve Cem ce her bisikletlinin yapması gereken bir yol. Trafik ise çok değil ki bugün Cumartesi idi. Yarın yolada olmak istemiyoruz. Pazar günleri herkes yollarda oluyor biz eksik kalalım. 


Kaş a giriş yaptık genelde çadır gecelik 50 tl. Bungolowlar 120-290 aralığında. Yol üstü kalmak istemedik. Yıllar önce John ile kaldığımız kampı bulmak istedim ama beceremedim, benzetemedim derken bir tabela gördük yoldan ayrılan ve yokuş olan. Üşenmedik Kaş camping tabelasını takip ettik ve bingoooo. Harika bir yer. Değişmemiş, gelişmiş. Daha fazla karavan almış ve harika bir cafeterya eklenmiş. Etrafta güzel insanlar, denize atlayanlar, kitap okuyanlar, ünlüler. Duşlar temiz, su sıcak. Daha ne isteriz. Üstelik Kaş a 10 dakika yürüme mesafesinde. 




E yine birşeyler yedik tabi. Ve bişey söyleyeyim mi, bisikletten sonra bir yorgunluk birası ve birlikte olmak gibisi yok. Şükür. Bin şükür. 

Çadır kuruldu, bu satırları Kaş ta, internetini de kullandığımız Palmiye cafe den yazıyorum. Beldenin merkezindeki mezar yine harika. Dükkanlar,tasarım işleri, meyhaneler, lokantalar pek güzel. Kaş ı oldum olası sevmişimdir zaten.

Namaste
Sevgiler, bisikleti seven anne













3 yorum:

Barış H. dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Barış H. dedi ki...

Süpermiş... sizin yüzünüzden erken emekli olup canımız İstanbul'u terk edeceğiz...yapmayın böyle şeyler... yaptınız yayınlamayın... :)))

Oglak Kizlari dedi ki...

Ol valla Barış. Hayat kısa.
Para konusunu hiç açmıyorum tabi.

İmza
Vurdumduymaz kremci anne