29 Kasım 2013 Cuma

Pastahane poğaçası

Merhaba,

Cem e birsürü laf ediyorum ama Istanbul a gidince, eve gitmiş gibi oldum.

Bir de en önemlisi, dostlarla ayaküstü de olsa yaptığım ve özlediğimi farkettiğim sohbetler. Kendim gibi, böyle dersem yanlış anlaşılır, şunu söylersem acaba başka bişey mi çıkar diye düşünmeden yapılan sohbetler. Yüzeysel olmayan sohbetler. Şenay ile havalimanında yaptığım kısacık ama gönülden sohbetler.

Bu saatten sonra yeni dostlar edinmeye ,kendini anlatmaya üşeniyor galiba insan. Ki ben bu konuda fena diilimdir. Tek problem, herkesi kendim gibi bilmek ve bazan tonlamam yada olduğu gibi ( patavatsız)  söyleyerek yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermek.

Seneler önce işyerinde bir arkadaşım vardı, onu sevdim, en önce de ben arkadaş oldum. Yürüyemiyordu ama bu bizi yavaş yavaş da olsa kahveye evet evet, bayağı kahveye gidip çay içip 51 oynamaktan alıkoymuyordu. Aradan zaman geçti ve bir gün bir toplantıda ona bunca yardımı iş dolayısıyla yaptığım çıkıverdi ağzımdan. Oysa hiç de öyle değildi. Sanırım ben de düşünme eksikliği yada konuşurken düşünmeme zafiyeti var. Olan oldu. Yıllar geçti, o arkadaşımı görmedim ne yaptı iyileştimi, ne oldu bilmiyorum. İçimde ukdedir.


Arkadaşlarımı ve sohbetlerini özlemiştim. Ada sayesinde de çok güzel dostluklar edinmişim. Ne güzel.

Birde şu konu var insanlar sürekli niye blog yazıyorsun niye kendini teşhir ediyorsun v.s. gibi şeyler söylüyorlar zaman zaman. Yahu yok ki birbirimizden farkımız. Çekirdek bir aileyiz, başımıza farklı ne gelebilir yada yazılması sakıncalı olan ne olabilir ki. Bence hepimiz kendimizin farklı olduğunu zannediyoruz ama aslında değiliz. Farklı zamanlarda, farklı kişilerle hep aynı şeyleri yaşayıp gidiyoruz. Üstelik ben blog yazmamdan dolayı edindiğim dostluklardan da çok ama çok memnunum. Amn şu duymasın bu bunu söylemesin gibi bir derdim de yok. İnsanlara  malzeme veriyorum işte eğlensinler, eğlenelim  diyorum. Öperim.

Geldiğim için pişmanmıyım? Hayıııır. Ama dostlarıda getirebilseydim, tadından yenmezdi.

Bugün sabah Ada kızın isteği üzerine parmak böreği, öğlen hamburger ve akşam da Cem in isteği ile pizza yapıldı. Ada kız anne bugün çok karbonat yedik dedi. Karbonhidrat demek istiyor :)

Her yemekten sonra ona bilgi veriyorum; mesela, çorba ile ekmek yeme ikiside karbonhidrat diyorum, veya bu protein v.s öğrenmiş demekti. Zaten çocuklar muhteşem, o yüzden ekonomik gücü olup çocuklarını erken yaşta özel okula göderebilenleri kıskanıyorum + mutlu oluyorum.  Ergenlik gelmeden zaten açık olan dimağlarını doldurulabildiği kadar bilgiye yüklemek.

Öğretmenler günü çok güzel kutlandı burada. Kermes için bana da poğaça yapmak düştü.



Artık bu işte ustalaştım galiba. Tarife baktım ama yine de göz kararı unu genişçe bir cam kaba koydum. Yoğurt suyu, ılık su, maya, şeker, tuz ve yağ ı koyup, meşhur  kulak memesi kıvamında bir hamur yaptım. 20 dk kadar beklettim sonra eşit toplar yapıp avucumun içiyle açtığım hamura iç malzemeyi ilave edip yine avucumla kapattım. Pastahane poğaçası gibi oldu.

Orjinal tarif için seviminaşkanasına bir tık lütfen.

Tarifi denemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Öğretmenimize de bir velimiz üzerinde ''seni seviyorum'' yazan harkulade bir pasta yapmıştı. Eee kaavee dedim, öğretmen haydi kahve içmeye dedi, gittik meşhur çınaraltına, biz kaave içtik, çocuklar parkta oynadı ve onlar sınıfa biz evlere dağıldık. Tadından yenmedi yani.

Kalın sağlıcakla
Dalyan lı anne














2 yorum:

Ozlemaki dedi ki...

hmmm ben bunu sevgülüme yapayım =)

Unknown dedi ki...

aslında çok doğru bişey demişssin yok birbirimizden farkımız .sen yaz lütfen çiğdem okumayı seviyorum seni.Şu poğacayı bir de ben deniyeyim bakayım ellerine sağlık çok güzel görünüyor.