18 Aralık 2011 Pazar

Cumartesi, kızlar ve çocukları sofrası.

Merhaba,

Cumartesi günü kızlar geldi. Çok eğlendik, yedik içtik. Ha.. Karatay diyetimi, o nedir??

Çocuklar bizden çok daha fazla eğlendiler tabi. Ben de hastalığımı Nurofen diye bir ilaç alarak gizledim. Ama sesim hala çok kalın.

Gerçi tek erkek kalan Ömer Kaan zaman zaman sıkıldı ama yine de çok eğlendi. Bir ara tuvaletten çıktılar ve Ömer Kaan dan şöyle bir ses geldi '' ha.. ha.. ha.. Nil in kukusunu gördüm '' Ben de dedim ki,  ne var Nil in vajinasın da, niye seni bu kadar ilgilendirdi. Söyle bakalım neye benziyordu dedim. Nil in vajinası, çiviye benziyor dedi. Bu arada tüm anneler içeride ki sohbeti kesti bizi dinliyorlar. Peki dedim, senin pipin neye benziyor? Benim ki piyona benziyor dedi. Koptuk tabi.

Bir ara onunki içe göçmüş v.s dedi ama pek deşmedik.

Dün Ömer Kaan günüydü. Nil in pantolonu ıslandığı için, yenisi giymek üzere ıslak olanı çıkardı ve verdiğim yeni pantalonu giyemeden az önce Ömer Kaan kıçını suratında muzip bir ifade ile avuçlayıverdi. Gülmeyi de ihmal etmedi.  Eh yani erkekler.. Nil hiçbirşeyin farkında diildi.



Bir ara bir baktım Ada kız ın odasının kapısı kapalı ve Ömer Kaan dışarıda, elinde bisiklet havaya kaldırmış bekliyor. Tam zamanında oradayım yani.  Ne oldu Ömer Kaan dediğimde; kapıyı açın diyorum, açıp beni içeri almıyorlar, ben de kapıyı kırmaya hazırlanıyorum demesin mi. Neyse kızlar kapıyı açtılar da kriz atlatıldı.

Yine birara Ömer Kaan çok hüzünlenerek, salonda ki sandalyeye oturdu ve Ada artık beni sevmiyor dedi. Bende Ada ya rica ettim, bak Kaan çok üzgün dedim. Bizim kızın gönül alması da takdire şayandı doğrusu. Ah bu cilveli kızlar.

Acar bebek, çok şekerdi. Maaşallah. Hepimizin çocuk doğurası geldi.


Tavuklu,pırasalı,havuçlu uydurma böreğin içi pişerken.

Pırasalar katıldı.

 Maydanozzz, eklendi ve gül börek yapıldı, ama sonra baktımki borcam dan çıkmıyor, üzerine kalan yufkaları kol böreği gibi yaptım ve boşluğu da börek içini koydum. Uyduruk ama şekli ve tadı güzel bir börek oldu. Bitti.


Soframız.

Pırasalı Börek

Kabak Tatlısı ; Link  http://oglakkizlari.blogspot.com/2011/11/kabak-tatls.html


Kısır. Bulgur, İpek hanim Çiftliğinden. Öyle güzel kokuyorduki ve rengi...


Ekmeklerimizde o gün fırından çıkmış ve güzel kokuyordu.


Zeytinyağlı dolmalar, sekersiz ve tuzsuz bulundu ama hepsini çocuklar yediği için problem yok.


Vişneli kek çok güzel olmuştu. Buzluktan çıkardığım vişneleri süzgeçte bir gece beklettim. Iyice suyunu bıraktı. Kek kalıbının altına önce ince sıra toz şeker, sonra vişneler ve yine ince sıra damla çukulta ve üstüne bildiğiniz 3 yumurtalı kek hamurunu boşalttım. Çok beğenildi ama herkes, keşke vişneler aralarda olsaydı dedi. 


Acar bebek. Hakan ın kopyası. Maşallah.


Acar bebek. 

Bakışa bakarmısınız. Sıpa.
Eda ya da getirdiği muhallebili kek için teşekkür ederiz.
En kısa zamanda tekrar toplanmak üzere efem.

Özlemiş anne Çiğdem

15 Aralık 2011 Perşembe

Ay büyürken Uyuyamam

Günaydın,

Bakınız Necati Cumali bey, Ay büyürken uyku uyuyamam demiyor. Ay büyürken uyuyamam diyor.
Uyku uyumak dilimize iyice yerleşti bence yanlış. Full-dolu da kullanılıyor, o da yanlış. ( Canan kulakların çınlasın.)



Zekiye anne haftada bir bize gelip Ada ya bakarim diyince, ben bu fikirin üstüne atladim tabi. Sağolsun, varolsun. Saat 15,30 a kadar vaktim vardi. Önce kahvaltı, ardından film ve pazar yaparak eve canhıraş 15,15 de döndüm.

Sabah o ara tesadüf arayan Yasemin ile güzeeel ama acele bir simit-çay kahvaltı yaptık. Aralık 14 ve biz dışarıda yedik. Eski simit fırınını Yasemin bilmiyormuş, ögrendi, begendi. Sonra koşturarak Canan ile buluşmaya ve ver elini Kozzy. İstediğim filmi ya Canan seyretmiş ya da Kozzy de yoktu. Böylece ''Ay büyürken uyuyamam'' filmine girdik. Benim beğenmediğim çok az film vardır, bu da onlardan biri olarak kayırlara geçecek.

Şerif Gören, 15 yıl sonra dönmüş ama bence ( uzman diilim) eski Türk filmleri gibi çekmiş filmi. Kopukluklar var, benim gibi filmi- genelde - ağzı açık izleyen bir seyircinin bile farkedebileceği kopukluklar. Ayrıca senaryoda da eksiklikler ve bu zamana göre gerilikler var. Bence biraz daha çağa uydurulmalı yada zamanımızda geçiyor gibi kurgulanmamalıydı film. Görüntüler hoş, ses yine iyi değildi. Mavi denilen karekter neden öyle acaip konuşuyordu anlaşılmaz, birçoğunu duyamadım bile.

Karekterleri de yeterince diyaloga katmamışlar. Oyuncularla ilgili bir söyleyeceğim yok, sonuçta iş yönetmen de biter.

Erkek seyirciler için görüntüler hoş. Kadının içinde olan cilve hoppalık yine toplumumuz anenelerine uygun olarak - kızım var artık o cilvelerin doğuştan geldiğini biliyorum - perdeye yansıtılmış. Din ve toplum, karşıt görüşler ve bu fikirlerin nasıl karşılaştıkları iyi yönde - filmin sonuna bakarak - irdelenmiş. Kitapta bu konu nasıl işleniyordu  hatırlamıyorum açıkçası.

Kitabını daha önce okumuştum ve aklımda kalan kitaplardan birisi. Oykülerin daha rahat geçişler yaptığı ve sex oyunları-gelenekler, dini inanışları, bazen yanlışları irdeleyen bir kitaptı. Ortaokuldaydım ve beni çok heyecanlandırmıştı kitap. Bence Film olmamış, en azından Necati Cumali nin demek istediği gibi olmamış. Onun penceresinden bakamamış Şerif Gören bence. Kitabı edinip okumanızı tavsiye ederim.

Filmsever anne Çiğdem