29 Kasım 2012 Perşembe

Capuccino - Ikea


Merhaba,

Geçen hafta Belgin ve Batuhan ile İkea yaptık. Resimleri koyamıyorum. ....++*/

Küçükken, annemler zaman zaman kahve içerlerdi. Ben içebilirmiyim diye soruncada, çocuklar kahve içmez, kara olurlar derlerdi ve bende inanırdım ki içmezdim.  Yarın aynı şeyi Ada ya söylesem eminim annnneee der.  Gerçi bir yedi yıl kadar sonra aramıza katılan ve ismini koyduğum kardeşim de yemiyordu benim yediğim numaraları o ayrı. Vardı ben de bir ''sazan''lık oldum olası.

Üniversiteye başladığımda geceleri ayık kalabilmek benim için çok zordu. Kahve iç dediler. O zaman Türkiye de ''nesscoffee'' yok. Yani şu hemen olanlardan yoktu. Türk kahveside beni ayık tutmuyordu.

Sonra bir gün Almanya dan gelen bir komşumuz ''instant kaave'' yaptı, haydi deneyeyim dedim ve çok acı bulup beğenmedim.

Gel zaman git zaman sevdim ben bu  kahve içme işini. Hatta hazır olanları, kardeşim kadar olmasa da tükettim taa ki Karatay hocamız, işlenmiş gıda onlar ne içiyorsunuz ne olduğu belli değil diyene kadar. Gerçi bir süre önce içtiğim kafeinsiz olanlarda işlenmiş gıdaymış o ayrı. Böyle devir devir hikayeler devam etti.

Gel zaman, git zaman Starbucks teşrif etti Türkiye ye ve ben gülen ve herkese Allah Allah ille o markanın kahvesi mi  olacak, o kadar para verip kağıt bardakda mı içeceğim filan diyen ben, böcek boyası neyin dinlemedim ve oldum mu Starbucks çu.  Bide istersem fincan da içebiliyorum da. Üstelik bazan dolanırken içmek istiyorum, soğukta çabuk soğusun kahvem diyorum, elim ısınsın diyorum vesaire.  

Ingiltere deyken alıştığım, bizim çaydanlığa benzer ( küçüğü) demleme aletiyle yaptığım sert kahveleri, Türk kahvesini ( taze çekilmişi), french press tarzına bayılıyorum yahu. Nereden nereye değil mi.

Bu sabah ''french press'' ı kırdım iyimi, ne yapacağım, yarın almalı biyerden.

Bunca şey nereden mi aklıma geldi, Tijen in blog unda ki post tan. Ne güzel yazmış, ben yazsam anca bu kadar olurdu dedim ve buyrun altta paylaştım;

Fotoğrafta koyamıyorum ya ilaç gibin oldu valla.

Bi de artık Tchibo dan biri bana şu köpürtücüyü almalı yaw. Sanırım o ben olacağım.







Geçen bahar bir hastalığa tutulmuştum. Antalya'nın en iyi capuccino'sunu yapan yeri bulmak gibi garip bir hedef edinmiş, fellik fellik capuccino yapan yerleri gezmeye başlamıştım. Eskiden kahveyi sadece yurt dışı seyahatlerinde içen ben (çaycıydım çünkü), birdenbire kahve delisi haline gelmiştim. Ara tara çoğunun öyle pek matah olmadığını görmüştüm. Düşünün yani, o garip renkli kokteyl şuruplarından koyana bile rastladım. Kahvenin asaletine aykırı düşüyordu. Yüzümü buruşturdum. Bulaşık suyu kıvamında kahveler de gördüm tabii. İçemedim. Öyleydi böyleydi derken ben bir kahve fanatiğine dönüştüm. Eskiden de kahve severdim ya bir dönem içtiğim kahveler midemi bulandırınca soğumuştum kendilerinden. Oysa hakkıyla yapılmış (tabii buna kahvenin kalitesi de dahil) bir kahvenin hakikaten kırk yıllık hatırı var. Sonunda -yani Antalya'da iyi capuccino yapan yer bulamadığımdan, bulduğum da pahalı geldiğinden- bu işe el atmaya karar verdim. Normalde iddialı bir insan değilimdir ama kahve konusunda iddialıyım: Antalya'da en iyi capuccino'yu ben yapıyorum. Neden mi, çünkü günde tek bir tane yapıyorum. Yani zoraki değil, bilakis, keyif ve heyecanla yapıyorum. İkincisi, çok kaliteli, kıvamında kavrulmuş kahve kullanıyor, kahveyi de günlük olarak kendim öğütüyorum. Uzmanlar kahvenin taze öğütülmesi gerektiğini söylüyor ki haklılar. Baharat gibi kahve de öğütüldükten sonra hızla yitiriyor aromasını. Ocak üzerinde buharla kahve yapan mekanik aleti kullanıyorum. (Şu fotoğrafta gördüğünüzün biraz daha eskisi. Kahve pişirme aletim Işıl'dan kalma, kullanmama izin verdiğin teşekkür ederim Işıl'cığım!) Pilli süt köpürtücüm var. Sütü önce kaynatıyor, sonra fincanda köpürtüyor, kahveyi de üzerine döküyorum. Bazen bana sürpriz yapıyor kahvenin son damlaları ve ortaya bir kalp çıkıyor. Tamamen tesadüf. Ya da belki değil. Belki bana, "teşekkür ederim, seni seviyorum" diyor kahvem. Asıl ben onu seviyorum. Her gün öğle yemeğinden sonra bir fincan içtiğim kahveyle aramız pek sıkı fıkı da işin kötüsü kendimi çaya ihanet etmiş gibi hissediyorum.

Link;  http://www.mutfaktazen.blogspot.com/2012/11/her-gun-evde-kahve-keyfi.html



Ikeada 40 Tl ye gördüğüm ve almadığım küçük kahve demliğini alaydım keşke. Ah.. ah. Belgiiin kulakların çınlasın.

Ada kız dan;

Carrefour a girdik bugün, cillop park yeri buldum, girerken biraz tereddüt ettim, bunu farkeden Ada arkadan, anne girme yaw şimdi sen bu yere, çarparsın filan,  aşağıda park yeri vardır nasılsa dedi iyimi.

Park ta oynarken çocuklara, bir çocuklar.. çocuklar, Hayır dedim size diyişi vardı ki, sanki o 15 arkadaşları 5 yaşında. Hey Allahım ya.




Film seyretmeye ve Adaçayı içmeye giden anne Çiğdem

14 yorum:

Ozlemaki dedi ki...

15 yıldan beri kullandığım bir frappe makinem var (evde 1 tane sabit, arabada 1 seyyar) sanırım onsuz yaşayamıyorum =)
okulda french press çekmecemde, bagajda yedek türk kahvesi, mini ocak, cezve. Seni çok iyi anlıyorum =)

Asortik Krep dedi ki...

Şeker, -burada şeker sen oluyorsun :))
Kahvenin yeri ayrı,çayın yeri ayrı.İkisi ayrı sevme hakkın var yani ayıramayanlar için şöyle bir düşüncem var, bir insan çocukları severken kızları seviyorum ama erkekler küsmesin diye söylemiyorum diyebilir mi? Hepsinin yeri ayrı bence, çay ve kahve kültürü ayrı şeyler, her ikisini de sevebilirsin :)) Öyle bir c şıkkı da var unutmadan.
Yani bana gelirsen her ikisinden de içmek zorundasın,söyleyeyim.. :)))

YüReKTeN DaMLaLaR dedi ki...


sevgili kahveci çiğdem;

öyle güzel anlatmışsınki yine
süpersin
seninle çay ve kahve konusunda da aynı duygulara sahibiz biliyomusun
ben sana benziyorum galiba
artık iyice anladım
kahve benim dünyamda bir numara
ama bende senin yapmak istiyorum
kendim kavurmak ve çekmek
ne güzel şeyler aşılıyosun bana sen bir bilsen

sevgiyle...

buzlubadem dedi ki...

bana da öyle derlerdi küçükken ama hiç inanmamıştım, çok kahveciyim.
Küçük tiryaki diye dalga geçerlerdi :)
French Press bana biar sert geliyor, sütlü ve şekerli olarak seviyorum

Unknown dedi ki...

hep özenirim niyeyse ben su ve birazda çaydan başka içeçek sevmem ve kahve içenlere özeniyorum:)hele kahvesiz güne başlamaynlar varya kalkar kalkmaz ilk kahve suyunu koynlar nasıl derim hep:)
bir ara canım çekti bir hafta içtim sonra guatrdan olduğunu öğrendim (hapsız kaldığım bir dönemdi:)hapıma başladım yine bıraktım .eşimde günde bir bardak içmezse başım ağrıyyo diyo bende hiç anlam vermeiyorum bu ne bağımlılık diye.
çok uzattım ama sevdiğim bloğa biraz uzun kalayım istedim:)
sevgiler

Oglak Kizlari dedi ki...

Özlamaki,

Nasılsın, geleceğim bugün sana vakit bulursam.

Bu arada benim acı kavun kırmızı olmadı neden ki, pembemsi.

Frappe makinası ne ola, bilmem ben.

Vayy sen beni geçersin bu kaave işinde .

Az tiryaki anne.

Oglak Kizlari dedi ki...

Asortik,

Diyemez tabi. Ama ben ööle tiryaki diilimdir. Bazan 15 bay çayı üstüste devirdiğim de olur hani. Bazan da hiç içmem. Ama şu aralar var ya, tadı bi güzel ki.

Sana bir gelsem, bu demektirki herşey yolunda gidiyor. O zaman ne versen gider.

Şeker anne.

Oglak Kizlari dedi ki...

Yürekten Damlalar,

Ben dimi, bak nasıl onore oldum. Sağol, varol.

Ciddi kıçı kalkmış anne. Bide duygulanmış, sağol.

Oglak Kizlari dedi ki...

Meliha,

Hımm ozaman küçük çaydanlığa benzeyen, Italyan olan da sana sert gelir. Tabi ben yazmayı unutmuşum, french de sütle yapıyorum ben kaaveyi.

Dandik tiryaki anne Çiğdem

Oglak Kizlari dedi ki...

Sezobigo,

Ben onlardan değilim. Hele Amerikan filmlerinde sabah ilk kahve içtiklerinde ıghh diyenlerdenim.

Ama severim, sütlü tercih ederim hep amma expresso yuda severim hani.

Ben hem hapı alıyorum hem kaaveyi. İlişkisi nedir ki, bilmezdim ben hiç.

Bak şimdi ne güzel birşey daha öğreneceğim.

Sağol Sezom, gururlandım.

Ozlemaki dedi ki...

çoook yorgunum çok! işten değil, insanlardan...neyse, acı kavunu kuralı 1 ay oldu değil mi? olmuştur artık. resmini e-maillarsan daha net bir şey söyleyebilirim. Frappe makinesi bir nevi kahve mixerı gibi. 30 sn de instant kahve türlerini hani kek için yumurtanın beyazını çırparız, sıkı bir köpük elde ederiz ya işte aynen öyle yapıyor. Sonra pastorize olmayan, günlük ve soğuk sütü de köpük haline getiriyoruz. Oldu bize 2 katman köpük. sonra çaktırmadan kıyı kıyı soğuk su ilavesi, bol buz. istersen üzerini süsle kakao veya tarçınla. veya sıcak kahve istiyorsan sıcak su ekle.
şimdi ben bi kahve yapayım. yanına da azıcık kendi yaptığım limon likörü.

Oglak Kizlari dedi ki...

Özlem,

Ohhh yarasın.
Resim mi, yarın çekip göndereyimdir.

sağol.
Minnettar anne

mine tozanlıoğlu dedi ki...

senin elinden bir şey kaçar mı yahu keyifli günler : )

Oglak Kizlari dedi ki...

Sağol Mine

Minnettar anne